cerebrum jailed |taejin

life is getting shorter

bu hafta bolum atamam diye dusunuyordum fakat hastalanmam sonucu eve tikilmemla beraber bolum yazacak zamanim oldu. bol bol yorum yapmayi unutmayin, keyifli okumalar dilerimm

" Nereye? " Seokjin misafir odasından çıkar çıkmaz üzerine simsiyah kıyafetler ve şapka geçirmiş bedene bakmış, Taehyung ise altındaki şort ve esnediği için t-shirtü kalkan bedene kısa bir bakış atmış, onun yatağından çıkmış olduğunu anlaması kısa sürmüştü.

" Yatağıma çabuk girdin, Seokjin. " Seokjin diğerinin imasını en başında anlamasa da sonrasında fark ettiği durumla kaşlarını çatmış, Taehyung diğerinin uykulu şapşal haliyle hafifçe gülümseyip salona doğru ilerlemeye devam etmişti.

" Aramızdan biri diğerini yatağına atmış olsaydı bu sen olurdun Taehyung, sanırım beni o kadar çok istiyorsun ki saçma sapan hayaller kurarken yatağımda uyuyakalmışsın. " Taehyung duyduğu cümleyle arkasını dönmeden sırıtmış, ardından hiç utanmadan konuşmuştu.

" Nereden bildin, yatağı temizlediğimi sanıyordum? " Seokjin duyduğu cümleyle yüzünü buruşturmuş, bir süre o yatakta yatmaktan çekineceğine emin olmuştu.

" Sen- iğrençsin. " Taehyung öfkeli sesle beraber umursamazca omuz silkmiş, salonda sızmış bedenin kafasına koltuktan aldığı yastığı atmıştı. Cheol çizgi film izlerken uyuyakalmıştı muhtemelen çünkü televizyonda hala bir çizgi film açıktı. Diğerinin elinden düşmek üzere olan bira şişesi Taehyung'un diğerine yastık fırlatmasıyla düşmüş, Cheol büyük bir sakinlikle gözlerini aralamıştı.

" Gidiyoruz. " Seokjin diğerinin hiç sorgulamadan ayağa kalkıp çantasını aldıktan sonra evden çıkmasını şaşkınlıkla izlemiş, Taehyung'un da diğerini hızlı adımlarla takip ettiğini görmüştü. Doğrusu nereye gittiklerini ve ne yapacaklarını merak ediyordu fakat bunu dile getirecek biri değildi. 

" Yine mi kızı yatağına atıp ağzından bir şeyler almaya çalışacak? " diye mırıldandı kendi kendine. Evin kapısı çoktan kapanmış, Seokjin diğerlerini umursamayıp mutfağa kahve yapmaya gitmişti.

" Aptal, tam bir aptal. " diye mırıldandı kahvesi için en sevdiği bardağı çıkarırken. Saatin kaç olduğuna dair hiçbir fikri yoktu fakat kararmış hava onun uzun süredir uyuduğunu gösteriyordu. Mutfağındaki saate bakmak için kafasını kaldırdığında saatin durmuş olduğunu görmüş, iç çekerek yattığı yerden telefonunu almak için adımlamaya başlamıştı.

Oysaki saatin pilini değiştireli birkaç gün olmuştu, ne ara bittiğine anlam verememiş- 

" Siktir. " hızlı adımlarla mutfağa dönmüş, saate biraz daha dikkatli baktığında yanıp sönen kırmızı ışığı görmüştü.

" Siktir. " dedi yeniden korkuyla. Panikle mutfaktaki sandalyelerden birini kavramış, saati çıkarmak için hızla uzanmıştı. Çıkardığı saati hızla yere fırlatmış, annesinin hediye ettiği saat büyük bir sesle parçalara ayrılmıştı.

" Sikeyim. " dedi kabloları ve kamerayı görünce. Ne yapacağını bilemeyerek elini ağzına götürmüş, büyük bir sıkıntı çıktığının farkında kameraya yaklaşmaya bile korkmuştu.

" Ne oluyor? " bir anda mutfağa giren bedenle yerinde sıçramış, Taehyung da onun korkuyla baktığı yere dönmüştü. Seokjin diğerine bir şey yapmasını ister gibi yalvararak bakıyorken Taehyung yalnızca yere eğilmiş, minik kamerayı eline alıp dikkatlice bakmıştı.

" Saati kontrol etmemiş miydin? " dedi soğuk bir sesle. Seokjin diğerinin her an onu boğazlayabileceğinden emin bir şekilde sertçe yutkunmuş, Taehyung elindeki kamerayı yere atıp ayağındaki botla sertçe ezmişti.