"Çağrı ben ne yapacağım?" diye sordum vereceği cevaba muhtaç bir halde. Mailime gelen videoyu buluştuğumuz gibi ona göstermiştim. O telaşla bir an kimin gönderdiğine dikkat etmemiştim, sonradan videoyu gönderenin aynı lisede okuduğumuz Mavi adında biri olduğunu fark ettim. Açıkçası kendisini çok tanımıyor ve ne amaçla bu videoyu bana yolladığını bilmiyordum fakat işime yarayabilirdi.
Çağrı yatağımda oturup sırtını yatak başlığına dayamışken kafası ellerinin arasındaydı. "Dün geldiler, yalandan özür diliyorlar bir de. Ege anlamış Berk ve Cemre'nin birlikte olduğunu." diye devam ettim. Gözlerimi ondan çekerek halıya bakmaya başladım. "Kafam iyice karıştı. Tek istediğim artık masum olduğumun kanıtlanması."
Bir iç çekme sesi, ardından sırtımda hissettiğim bedenle gözlerimi kapattım. Kollarını karnıma sardığında "Az kaldı Zeyno." dedi. "Yine eskisi gibi olacak her şey. Şimdi güçlü olmak zorundayız. Çok yaklaştık."
"Sence Cemre ve Berk'in Duru'nun ölümüyle bir ilgisi olabilir mi?" kısık sesle sorduğum soruyla kısa bir süre sessizlik oluştu. "O gece seni bayıltan kimse o kişinin bir ilgisi olabilir." dedi sıkıntılı bir sesle. Bu konu her geçtiğinde çok öfkeleniyordu.
27.06.2022 - mezuniyet gecesi
Çağrı'dan
Telefonda Zeyno'nun telaşlı sesini duymamla ayağa kalkıp tuvaletlerin olduğu alana doğru koşmaya başladım. Arkamdan seslenen Egelere açıklama yapmaya bile fırsat bulamamıştım. Bir yandan da "İyi misin? Ne oldu?" diye sorularımı sıralıyordum. Bir kez daha "Çağrı..." dediğinde titreyen sesinden ağladığını anladım.
Yumruklarımı sıkarak sakinleşmeye çalıştım. Sakinleşmezsem ona yardım edemezdim. "Neredesin?"
Sorduğum soruya bir cevap alamadan bir çarpma sesiyle eş zamanlı olarak Zeyno'nun acı inlemesini duydum. Biraz sonra telefon kapandı.
"Zeyno!" telefona şokla bakarken bağırarak küfür etmeye başladım. Kızlar tuvaletine bir hışımla girip boş olduğunu anlayınca koşar adımlarla karanlık ormana yürümeye başladım. Her adımımda çaresizce Zeyno'nun adını sesleniyordum. Ama ormanda 'ölüm sessizliği' vardı.
Ne kadar süredir yürüdüğümü bilmiyordum ama ilerideki ağacın dibinde baygın yatan bir beden görmemle oraya ilerledim. Bu Arap'tı.
Bedeninin hemen yanında Zeyno'ya aldığım kalpli kolye ve Duru'nun saçında gördüğüm inci toka vardı.
İkisini de cebime koyup var gücümle Arap'ı sarsmaya başladım. "Uyan! Arap, Zeyno nerede? Uyansana!"
En son dayanamayıp güçlü bir tokat atmamla ayılması bir oldu. Ayıldığı gibi tokat atmadığım yanağına bir yumruk geçirdim. İçimde öyle büyük bir endişe ve sıkıntı vardı ki. "Zeyno nerede?" dedim bağırarak.
Vücudunu taşıyamıyordu bile, bilinci yerinde miydi emin değildim. "Duru..." dedi aydınlanmışçasına. "Duru'ydu. Zeyno haklıydı." Ne dediğini anlayamasam da bana bir cevap vermek zorundaydı. "Arap, ikisi de yok ortalıkta. Zeyno'ya zarar verdiler, Duru kayıp." Cebimden toka ve kolyeyi çıkarıp ona gösterdim. "Senin yanında buldum. Neredeler?"
"Duru'ya gitti." dedi. Beni hala tam olarak anlayabildiğinden emin değildim. "Ben ona inanmadım, Duru'ya gitti." Bir süre sonra gözler öfkeyle doldu. "Hayır bana yalan söyledi. Abim benim intikamımı alacak!" dedi.
Sarhoş değildi ama hareketlerini kontrol edemiyordu. Kıpkırmızı gözlerine baktığımda uyuşturucu etkisinde olduğunu anladım. Büyük ihtimalle bunları hatırlamayacaktı bile.
![](https://img.wattpad.com/cover/337476811-288-k404484.jpg)