Sezen Aksu - Yalnızca Sitem🎶
"Bugün büyük gün Çağrı." dedim heyecanla. "Sonunda tüm bunlardan kurtulacağım. Üstelik Önder Hoca beni ve annemi yanına alacakmış!" gülümseyerek güzel yüzüne baktım. "Artık hep birlikteyiz."
Dün geçirdiğim ufak çaplı kriz annemin beni sakinleştirmesiyle son bulmuştu. Verdiği ilaçların yan etkilerinden dolayı öyle söylemişti, zaten artık o ilaçları kullanmayacaktım. Gülen gözlerle Çağrı'ya baktım.
Çağrı benim aksime daha durgun bir sevinçle beni izliyor verdiğim tepkilere tebessüm ediyordu. Bir yandan da gözleri dolu doluydu. Onun bu halini iki yıllık esaretimin bitmesine yorsam da bu hali hoşuma gitmemişti. Yanına gidip parmak uçlarımda yükseldim ve boynuna sımsıkı sarıldım. Elleri belimi bulurken, burnunu boynuma yaklaştırdı. "Böyle hüzünlü bakma, geçti artık hepsi!" dedim onu neşelendirmek isteyerek.
"Senin adına çok mutluyum Zeyno'm. Başardın. Özgürsün artık."
"Başardık." dedim onu düzelterek. Yüzüme bakıp gülümseye devam ederken dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. "Yeni hayatımızın ilk günü, ha?" dedim gülerek.
Babamın Arap'a tecavüz ettiği görüntüler ve illegal işlerinin belgelerini karakola teslim edecektik. Ayrıca Hazal'ın sayesinde ulaştığımız yazışmalar ve Aslı'yı kullanarak yaptığı tehditler onun cezasını çekmesine fazla fazla yeterdi. Konulacağı koğuşta çocuk tecavüzcüsü olduğu özellikle söylenecekti.
Belasını bulacağına adım kadar emindim.
Çağrı üzerime eğilip dudaklarımı öpmeye başladığında bunun diğerlerinden çok daha farklı bir öpüş olduğunu hissettim. Sanki... Sanki son kezmiş gibi öpüyordu.
"Hadi git de şu pisliğin cezasını çekmesini sağla. Seninle gurur duyuyorum." dedi gözlerini silerek.
Birkaç saniye duraksasam da hemen işimi halledip Çağrı'nın duygusallığını yenmesi için onunla özel olarak ilgilenmem gerektiğini düşündüm. Kapıya ilerleyip arkamı döndüğümde elimi kaldırıp "Görüşürüz Çağrı, hemen döneceğim. Umarım artık şu itirafı alabilirim senden." dedim neşeyle.
Bana tebessüm edip "Umarım sana hissettirebilmişimdir ama duyacaksın tabii ki. Hoşça kal Zeyno'm." dedi ve odamda ilerleyip çiçeklerimin yanına gitti. Bana arkası dönükken "Hadi, aşağı in. Ben de sana camdan bakayım." dedi.
İyi hissetmiyordum. Sanki bir terslik varmış gibiydi. Çağrı bunu hissetmiş olacak ki arkasını döndüğünde göz göze geldik. "Ben çok iyiyim. Hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Sadece bir yanım buruk işte."
Neden diye soracağım sırada "Şu an olmaz Zeyno, nolur..." dedi. Onu daha fazla zorlamak istemedim. Son kez yanına gidip sıkıca sarıldıktan sonra odadan ayrılıp hızlı adımlarla aşağı indim. Cama baktığımda Çağrı'yı gördüm. Bana gülümseyerek el sallıyordu.
Ben de babamın kasasından aldığım boynumdaki kolyeyi kaldırıp cilve yaparcasına öptüm ve ona elimi salladım. Güle oynaya karakolun yolunu tuttum çünkü Fırat Sarı'yı tam anlamıyla bitirecektik.
""
Önder Hoca bizi evine getirdiğinde kimseye bir şey demeden hızlı adımlarla Çağrı'nın odasına çıktım. 2 yıldır buraya gelmiyordum. Odada değişen hiçbir şey yoktu, yalnızca oldukça tozluydu.
"Ah Çağrı, insan biraz temizlik yapar ya!" dedim yalandan bir sitemle. Yüzümdeki tebessümü bozmadan aşağıya indiğimde annemle Önder Hocanın koltuklarda oturup beni izlediklerini gördüm.