0.4

2K 158 82
                                    







Siyah sırt çantamın içine gerekli kitap ve kalemlerimi koyup fermuarını çektim. Okullar başlayalı 1 hafta olmuştu. Aynadan son kez üzerimi kontrol edip evden çıktım. Saatime baktığımda otobüsün gelmesine çok az bir vakit olduğunu görüp asansörü es geçerek merdivenlerden koşarak indim. Binadan çıkıp alt sokağımızda bulunan otobüs durağına doğru yürümeye başladım. 

Ben durağa geldiğimde otobüste gelmişti. Binip telefon kılıfımın arkasından akbilimi çıkardım ve bastım. "Yetersiz bakiye" YeTeRsİz BaKiYe. bir kere de dolu ol be. Garibanın yüzü güler mi? "Ben basarım." deyip ayağa kalktı bir çocuk. "Teşekkür ederim." deyip çantamdan bozukluk çıkardım ve çocuğa uzattım. Sonra da  en arkadaki teyzenin yanına oturdum. Çantamdan telefonumu çıkarıp açtım. Dersimin başlamasına 30 dakika vardı. Zaten yol oldukça yakındı bir 20 dakikaya okulda olurdum. 

Yanımdaki teyzenin telefonundan ses gelmeye başlayınca oraya odaklandım. Bir ses kaydıydı büyük ihtimalle. Biliyorum insanların telefonlarını dinlemek hoş değil ama kızın cırtlak bir şekilde bağırması da hiç hoş değil. 

"Yeter anne. Sürekli şunu giyme kızım bunu giyme kızım günah günah deyip diyorsun. Sana kaç kere diyeceğim Hristiyanım ben hristiyan(böyle mi yazılıyordu ya?) Deme öyle günah günah deyip duruyorsun. Yeter ya rahat bırak artık beni!" dediğinde ses kaydı kesildi. Kadının yüzüne baktığımda ağladığını gördüm.

Kızının iyiliğini isteyen ve büyük ihtimalle ergen olan annesinin değerini bilmeyen bir kız. Yanımda oturan kadından belli çok güzel bir ailede büyümüş. Edepli, ahlaklı ve saygılı. Çocuk ailede ne görürse onu yapar lafı bazen pek de işe yaramıyor işte. Bazen yanlış arkadaş seçimleri katkıda bulunuyor bu tür şeylere. 

"İyi misiniz?" diye sorduğumda telefonumu mu dinledin falan diye bağırmaktansa başını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. Sadece gülümsedi. Hiçbir şey demedi. "Kızınızın böyle olmasında sizin hiçbir suçunuz yok biliyorsunuz değil mi? Büyük ihtimalle kızınız kötü arkadaşlıklar kurmuş. Ama onu bu kötü yoldan çıkarmak sizin göreviniz ağlamayın lütfen."

"Denemedim mi sanki kızım? Çok denedim her bulduğum fırsatta Allah'ı hatırlattım ama yok işte olmuyor.". dedi. "Belki de ona iyi arkadaşlar bulmanız gerekiyordur. Etrafınızda ahlaklı edepli kimse mi yok?" diye sordum. Bana buruk bir şekilde gülümseyip "Bizim sülalede bir tane bile müslüman yok. Tek müslüman ben ve eşimiz. Bir de oğlum. Kızıma ne oldu ne zaman oldu bilmiyorum ama çok kötü oldu." dedi. İneceğim durağın geldiğini gördüğümde hüzünle kadına baktım. 

"İnmem gerekiyor çok üzgünüm. Umarım bu sorunu halledebilirsiniz." deyip ayağa kalktım. "Allah'a emanet ol." dedi. Kapıdan inerken bağırdım. "Sizde."

Otobüsten inince okuluma doğru yürümeye başladım. Yaklaşık 10 dakika boyunca az da olsa gelen kuş sesleriyle yürüdüm. Saat sabahın 6sı olduğu için etraftan en fazla 5 araba geçiyordu. Okulumun önüne geldiğimde içeri girdim ve ilk dersimiz olduğu sınıfa yöneldim. 

Ben gazetecilik okuyorum. Bu yeteneğimi oldukça geç keşfetsem de iyi ki keşfetmişim. Benim geleceğe dair planlarım asla olmadı. Plansız yaşadım. Her şeyin planına 1 saat önceden falan yaptım. Ama üniversiteye geçtiğimden beri fazlasıyla planlı yaşıyorum. 

12 sınıftayken gazetecilik okumaya karar verip gazeteci olma kararı almıştım. Ondan öncede yazar olmak istiyordum. Hoş aralarında pek bir fark yok. Hatta şuana kadar yazılmış tamamlanmış ama basılmamış 2 kitabım var ve ikisi de çekmecemde duruyorlar. 

Bu sene üniversitede 2. yılım. Hep kitap okuyorum gibi görünse de oldukça fazla çalışıyorum. Sınıfa girdiğimde herhangi bir yere oturup defterimi çıkardım. Dersin başlamasına 2 dakika vardı ve sınıf çoktan dolmuştu.

"Günaydın herkese." diye giren hocamızla telefonumdan ses kaydını açtım. Evet derslerde ses kaydı almamıza izin veriliyor. Bu mükemmel bir şey ve oldukça işe yarıyor.

"Bir sonraki derste görüşürüz gençler." diyen hoca ile defterlerimi toplayıp çantanın içine koydum. Kalemlerimi de içine atıp yerimden kalktım. Evet üniversite 2 ye gidiyorum ama benim kalem kutuluğum hala yok.

Bahçeye çıkıp kahve arabasına ilerleyip bir tane kahve istedim. Kahveyi aldığımda bir sonraki dersin olacağı sınıfa doğru ilerledim. Okumayı seviyorum. Garip gelecek ama okula gitmeyi okuldan dönmeyi, ders çalışmayı seviyorum. 

...............

Bütün derslerimin bitmesiyle okuldan çıkıp durağa doğru yürümeye başladım. Yürürken önünden geçtiğim bir kitapçıya uğrayıp bende eksik olan ve almak istediğim 2 roman, 3 klasik kitabı alıp gelen otobüse bindim. 

Otobüste yine en arkalarda bir yere oturup defterimi çıkardım. Derslerde aldığım notları eve dönerken inceleyip evde gerekli alıştırmaları yapıyorum ve oldukça işe yarıyor. Kütüphaneye gitmem içinde ek zamanım kalmış oluyor. 

Evet kütüphanede de çalışabilirim ama ben liseye geçtiğimden beri bir kez olsun kütüphanede çalışmadım ve çalışamam da. Her kütüphaneye gittiğimde karşımda ses çıkarta sakız çiğneyen mi dersiniz, asla ders çalışmayıp böm böm bakanlar mı dersiniz var da var. İnsanların olduğu ortamlarda ders çalışmak hiç bana göre bir şey değil. 

Bakın kitap okurum ama. çünkü kitap okurken başka bir dünyaya ışınlanıyorum ve insanların sesleri bakışlarını görmüyorum bile. 

Otobüsten inip yokuşu çıktıktan sonra anahtar ile kapımı açıp içeri girdim. İlk önce başörtümü sonra da üstlerimi çıkarıp kısa kollu pijama takımımı giydim. Kütüphaneme geçip büyük masama oturup çantamdan kitap defter ve kalemlerimi boşalttım. Hepsini yerlerine yerleştirip derste aldığım notları temize geçirdim. 

acıktığımı hissedince de mutfağa girip açık olan saçımı topladım ve makarna yapmak için su koydum. 



Geç saatlerde bölüm atmak = ben Geç saatlerde bölüm atmak mükemmel oluyor. Açıkçası sabah bölüm yazasım gelmiyor o yüzden akşam yazıyorum ve dayanamayıp akşam atıyorum.

Kütüphane görevlisi -Yarı Texting |TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin