2.6

516 33 39
                                    

Yaklaşık 7 ay sonra...,

Yeşim ve Mine'nin elleri klavyesinde hızlı hızlı gazetede yer alacak kendi bölümünü yazarken arkama yaslanmış klavye seslerini dinliyordum.

 Biraz eski de kalmış bir şey olsa da her hafta mahallemizin yeni gazetesi çıkıyordu. Sadece bizim mahalledeki bakkallar, marketler ve çiçek dükkanları gibi yerler alıyordu. Ve gazete de genellikle mahallede olan yeni şeyler yazıyordu. Mesela şuraya bir market açıldı, şunun oğlu evleniyor gibi. Ama sadece bunlar da yer almıyordu. Spor, ünlüler ve onun gibi şeyler yer alıyordu.

 Bu yüzden mahallemizin içinde bu gazetelerin yazılması için küçük bir ofis vardı. Mahalle gazetesi olduğu için fazla çalışanı yoktu.

 Eskiden beri bu işi yapan Yabgu amca, kendisine yardımcı olan eşi Pınar teyze, kızı  Mine ve mahalledeki gençlerden biri olan Yeşim vardı.

 Mine ve Yeşim daha çok gençlerin dikkatini çekecek şeyler yazarken Yabgu amca ise daha çok yaşlıların dikkatini çekecek şeyler yazıyordu. 

Ben de onların editörlüğünü yapıp yazdıkları şeyi ufak ufak düzeltiyordum. Tabi ki boş olduğum zamanlarda ben de onlara yardımcı olup yazıyordum ama asıl işim editörlüktü burada.

 Normalde burada çalışmaya pek niyetim yoktu. Ne de olsa mahalle gazeteciliği ne kadar para kazanabilirdim ki?

Ama ne kadar çabalasam da hiçbir yerde işe giremediğim için mecbur buraya gelmiştim. Ama az para alsam da eğleniyordum. Ortamı iş ortamı gibi değil aile ortamı gibiydi. 

yeşim ve Mine kardeş gibiydi. Zaten çocukluklarından beri arkadaşlardı.

 Pınar teyze ara ara herkesin yanına yaklaşıp bir şeye ihtiyacı olup olmadığını soruyordu. Sabahları işe geldiğimizde buz gibi sularımız masanın üstünde oluyordu. Evi buranın üstünde olduğu için biz gelmeden 10 dakika önce inip hafif atıştırmamız için bir şeyler hazırlayıp su koyuyordu herkesin masasına. 

Yabgu amcanın havası bir başkaydı. sabah biz gelip de oturduktan 15 dakika sonra gelir koltuğuna oturur gömleğinin kollarını sıvardı. Masası en uzaktaydı. Loş sarı rengindeki masa lambasını açar gözlüğü takıp kalemini eline alırdı. Biz bilgisayar ile yazarken o kağıda yazardı. 

Öğle zamanında hepimiz kenardaki uzun masaya toplanıp Pınar teyzenin hazırladığı yemekleri tatlı bir sohbet eşliğinde yerken o masasında yazısını yazarken yerdi. Asla yazısını bitirmeden kalkmazdı. Bazen bizden çok geç bitirip biz çıktıktan sonra bile oturduğu oluyordu. 

Omzuma dokunulmasıyla kapalı gözlerimi açıp omzuma dokunan Pınar teyzeye döndüm. "Efendim Pınar teyze?" dedim. "Kızım iyisin ya? Çok yorgun görünüyorsun istersen bugün erken çık." dedi. "Yok Pınar teyze yapacağım bir şey kalmadı. Biraz gözümü kapattım birazdan başlar benim işlerim iyiyim ben." dedim gülümseyip. Pınar teyze de gülümseyip "O zaman dur kurabiye getireyim." dedi ve hızlıca yukarıya çıktı. 

Elinde 3 tabak kurabiye ile inip bana, Yeşim'e ve Mine'ye verdi. Teşekkür ettiğimde ellerini havaya kaldırmış esneyen Mine "Sena abla gönderdim benimkini." dedi. Gülümseyip "Tamam kontrol ediyorum." dedim ve maillere girdim.

. . . . . .  . ..  . . . . . . . ... . . . . . .. . . . .. . . 

 . . . .. . . .. . . . . . . . . .. . . .. . . . . .. .  . . .. . .

. . . . . . .. . . . . . . . . .. . . .  ..  . .. . . . . . . .

Nasıslınızzz

Kütüphane görevlisi -Yarı Texting |TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin