Final

365 24 8
                                    

3 yıl sonra...

"Anni hayi uyan." diyen Kasım ile gözlerimi açıp minik oğluma baktım. Kahverengi kıvırcık saçları gözlerinin önüne düşmüştü. Saçlarını Ömer den almıştı. Ela gözlerine pencereden sızan güneşin ışığı vurmuştu. O kadar tatlı gözüküyordu ki kucağıma alıp yanıma yatırdım ve kolunu hafifçe ısırdım. Daha sonra gıdıklamaya başladığımda tekmeler atarak kahkahalarla gülüyordu. Şey tekmeleri biraz ağır olabilirdi...

O sırada kapıya yaslanmış kollarını bağlamış ve kaşlarını çatmış Zeynep'i gördüm. Kasım'ı bırakıp doğruldum ve kollarımı Zeynep'e açtım. Gülümseyip koşarak geldi ve kollarıma atladı. İkisi de neredeyse üç  yaşında olacaklardı ve ikizlerdi. 

Telefonum çalınca ikisini yatakta bırakıp kalktım ve telefonu açtım. 

"Alo"

"Uyandın mı güzelim?" diyen Ömer ile gülümsedim. "Evet çocuklarla oynuyorduk." dedim. Çocuklar da babalarıyla konuştuğumu anlamış olacaklar ki yataktan atladılar. Ancak Zeynep'in boyu çok kısa olduğu için yüzüstü yere kapaklandı. Tam yanına gidecekken bir şey olmamış gibi kalkıp yanıma koştu. İşte bizim çocukların da baba sevdası böyleydi. Sesli bir şekilde güldüm ve "Kapatıyorum görüntülü arayacağım." dedim.

Görüntülü arayıp telefonu komodine dayadım. Çocukları kucağıma alıp Ömer'in açmasını bekledim. Ömer kısa sürede açmıştı. 

Ömer telefonu açınca Kasım ve Zeynep bir ağızdan "Ne zaman geleceksin baba?" dediler. Sandalyesinde oturmuş, saçları birbirine girmiş ve yorgun gözüken Ömer "Geleceğim az kaldı. Bende özledim sizi." dedi. Gülüp gözlerimi devirdim. Sanki işe gideli daha 4 saat olmamış gibi. Çocuklar uyanalı daha yarım saat bile olmamıştı halbuki. Kucağımdaki pembe gecelikli, saçlarını ikş yandan at kuyruğu yapmaya çalışmış kızım "Baba zaten gelince de hep ancim ile oturuyorsun." dedi ve başını eğdi. Ağzımı sonuna kadar açtım. 

Asla yalnız vakit geçiremiyorduk her yerden fırlıyorlardı. "A-a yalana bak. Babanla sizin yüzünüzden oturamıyoruz ki baş başa. Heh hadi siz gidin de biz tek konuşalım." dedim ve kucağımdan indirdim. Telefonu elime alıp koşarak oturma odasına girdim ve koltuğa atladım. Evet hala büyüyüp anne olduğumu kabul edemiyorum.

Ancak ben oturur oturmaz bir şeyin kırılma sesi gelmişti. Hızla koltuktan atlayıp telefonu bıraktım ve geldiğim gibi geri koştum. Bizim odamızdan gelmişti ses. Hızla odaya girdim. Duvara dayalı boy aynayı düşürmüşlerdi ve paramparça olmuştu. İlk iş olarak adımlarıma dikakt edip kıpırdamamalarını söyledim ve ilk önce Zeynep'i sonra da Kasım'ı kucağıma alıp yatağa oturttum. Hemen her yerlerini kontrol edip bir şeyleri var mı diye baktıktan sonra inmemelerini söyleyip odadan çıktım. Böyle durumlar fazlasıyla olduğu için hep faraş bulundururduk evimizde. Faraş ile bir güzel cam parçalarını temizledikten sonra elektrikli süpürge ile görünmeyen parçaları çektim. 

Çocukları indirmeden önlerinde diz çöktüm ve "Ben sizinle ne konuşmuştum?" dedim. Bir azar şarttı. Zaten korkmuşlardı biliyordum ancak her hafta bir cam kırılıyordu. Eskiden nazar çıkıyor diyordum ancak üstümüzde bu kadar da nazar olamazdı canım!

İkisi beraber ezberlemişler gibi yavaş yavaş konuştular. "Artık hareketlerinize dikkat edin. Her hafta cam temizliyorum. Ya bir yerinize bir şey olursa." 

"Evet aynen öyle. Ne kadar da doğru konuşmuşum görüyor musunuz?"

Başlarını salladılar. Aramızdaki sessizlik ile içeriden gelen bağırma sesini ancak duyuyordum. Ayağa kalkıp odadan çıktım ve oturma odasına girdim. Ömer'in sesiydi ve telefondan geliyordu. "Alo Sena!" diye bağırıyordu. Telefonu alıp yüzümü gösterdiğimde derin bir nefes çekti. Arabadaydı. Büyük ihtimalle endişelenip yanımıza gelmek için yola çıkmıştı. "İyiyiz nazar çıktı." dedim ve gülümsedim. Aramızda bir kod haline gelmişti. O da ağzının kenarıyla güldü. "Yola çıktım bir kere geri dönmek olmaz eve geliyorum." dedi. Başımı sallayıp biraz daha konuştuktan sonra kapattık. Saçlarımı bileğimdeki toka ile toplayıp mutfağa girdim. Pankek yapacaktım. Gerekli malzemeleri çıkarıp yapmaya başladım. 

Pankekin kokusunu alan Zeynep ve Kasım mutfakta bitmişti. Kasım geceliklerini çıkarmamıştı fakat Zeynep çıkarmış ve üstüne kahverengi bir elbise giymişti. Saçlarını açmıştı ve papatya şeklinde tokalar takmıştı. Masaya oturduklarında pankekleri tabağa koyup önlerine koydum. 

Kapı çalınca gidip kapıyı açtım ve Ömer'i görmemle gülümsedim. İçeri girince kapıyı kapatıp ona sarıldım. Tam o sırada çocuklar mutfaktan çıktılar ve "Baba!" diye bağırıp Ömer'in üstüne atladılar. Galiba pankeki biraz az koymuşum.

......

Merhabalar!

Nasılsınız? 

Normalde bilirsiniz ki çok önceden bu kitabı final etmiştim ancak bir kaç değişiklik yapıp tekrar etme kararı aldım. 

Umarım beğenmişsinizdir!

Sorularınızı buraya yazabilirsiniz...

🎉 Kütüphane görevlisi -Yarı Texting |Tamamlandı hikayesini okumayı bitirdin 🎉
Kütüphane görevlisi -Yarı Texting |TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin