16. BÖLÜM: ÖLÜM YANILSAMASI

17.1K 1.9K 1.7K
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutma lütfen. Keyifli okumalar dilerim!

 Keyifli okumalar dilerim!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hidden Citizens & Ryan Innes, Monster

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hidden Citizens & Ryan Innes, Monster

16. BÖLÜM: "ÖLÜM YANILSAMASI"

Bazen bir insanı tanımak için, önce onu kafanın içinden tamamen silmen gerekiyor. Kafanda oluşturduğun insanın yıkılıp yeniden var olabilmesi için, bunun olması şart.

Araf'ı kafamda oluştururken onunla ilgili çok düşünmemek benim seçimimdi çünkü erkeklerle alakalı çok düşünmezdim. Erkekler ya çapkın olurlardı ya olgun ya da geveze ama baktığımda bu üçünü de onda gördüğüm olmuştu. Üç özelliği taşıyor olsa da benim için diğerleriyle aynıydı çünkü onlardan daha farklı bir özelliği yoktu.

Ama şimdi sahnede saçları terden yüzüne yapışmış, dudakları mikrofona yaslı şekilde büyüleyici bir ses çıkaran bu adama baktığımda, tanıdığımı sandığım adam bir aynanın önüne geçiyor, ayna ise onlarca farklı parçaya bölünerek adamın suretini değiştiriyordu. Yere düşen parçalardan birinde, belki de en keskinin de yeniden onu gördüğümde, saçları uzundu ve dudakları mikrofona yaslı duruyordu.

Şaşkınlığın birçok rengi olabilirdi ama en bariz rengi, bu gece benim gözlerimde görebilirdiniz. Kalabalığın dudaklarından onun mahlası dökülürken ve yüzü aynı bir yabancı olarak dudaklarını o mikrofona yaslayıp sesiyle melodilere yön verirken, damarlarımın genişlemesine neden olan o histen bihaber olduğuna emindim.

Çevremdeki tüm hafızalar açıktı, sesleri duyuyordum, onla alakalı düşünceleri; çoğu ahlaksızlıkla dolu, seks kokan düşüncelerdi, çoğundaysa saf sevgi ve sonsuz hayranlık vardı. Bazı düşünceler onun görüntüsünü izlediğim saniyelerde canımı sıkarken, bazıları beni gülümsetecek kadar içtendi.

Araf'ın gözleri tekrar gözlerime sabitlendi, elektro gitarın parmaklarının ucunda attığı çığlıkları duymaya başladığım anda dudakları sabitti, artık sesini duyamıyordum ama parmaklarının var ettiği çığlıklar her yanı sarıyordu. Kollarından, şakaklarından, boynundan akan terleri izledim; ışıkların altında ilerleyen ter dereleri iksir dolu nehirler gibi görünüyordu.

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin