Merhabalar, bundan böyle Hafıza da tıpkı artık İhtilal'de olduğu gibi düzenli gelecek. Sonunda. Şükürler olsun... (Eğer unuttuysanız bölümleri kısaca kontrol edin lütfen, artık unutmanıza gerek kalmayacak. 🦭)
Yıldızı renklendirip bana gerekli motiveyi sağladıysanız, buyurun bölüme efendim... Haftaya görüşürüz (:
18. BÖLÜME BAŞLAMADAN ÖNCE, BİR ÖNCEKİ BÖLÜMÜN SONUNDAN HATIRLATMA:
Araf, gözünü bile kırpmadan gözlerimin içine bakıyordu.
"Bir tabutun içinde yattığımı gördüm," diye fısıldadım, ellerim sarı saçlarımın arasına gitti, saçlarımı hafifçe karıştırıp yüzümü buruşturarak o anları tekrar gözlerimin önüne çağırdığımda hissettiklerimi bakışlarıma yansıtmamaya çalıştım. Asırlar, Araf ile gözlerimizin arasına serilmiş ve anılar ikimizi de içine yutmaya başlamış gibi hissettim. "Sen de oradaydın. Yan flüt çalıyordun. O sendin." Parmağımı kaldırıp onu işaret ettim ama bu onda bir şeyleri uyandırmadı, sadece gözlerimin içine baktı; büyük bir boşlukla. "Seni daha önce de görmüştüm. Flüt çalarken. Kimono giyiyordun."
"Kimonolarla aram iyi değildir," dedi sadece.
"Yalan söylediğimi düşünmüyorsun. Hatta ne gördüğümü sen de biliyorsun. Gözlerinden görüyorum bunu."
"Gerçekten çok yorulmuşsun," diyerek ayağa kalkacağı sırada ellerimi göğsüne koyup onu zorla koltuğa geri oturttum.
"Sana ne söylediğimi duymak ister misin?"
"Hera," diye fısıldadı Araf kafası karışmış gibi ama gözleri farklı bakıyordu.
"Sana şöyle söyledim."
"Hera..."
Yüzümü yüzüne yaklaştırdım ve "Kralım," diye fısıldadım.
Bana ait fısıltı, bir an için kulaklarıma bir yan flüt sesinin dolmasına neden oldu. Araf'ın çizgisiz, mermer gibi duran alnında etrafı mavi, içi gözlerinin rengine benzer yeşillikte bir ışık büyüdü; göz bebeklerim genişlediğinde, yüzüme alnındaki ışığın vurduğunu ve onun da ışığın yansımasını gördüğünü biliyordum. Araf'ın alnında ışığın oluşturduğu sembolü tanıyordum. O gezegenin sembolü. Plüton'un sembolü.
Anlık olarak mavi, yeşil bir alev gibi yandı; alnında belirdi ve söndü.
"Peki ben?" diye sorarken, alnındaki ışığın yansımasının yüzüme vuruşunu gördüğüne emindim. "Ben sana ne dedim Hera?"
Araf'ın gözlerinin içine bakarken geçmiş alevlerini geleceğe savuruyordu.
"Kraliyet Kargası."
Güzel kafan karışmasın diye mini bir karakter hatırlatması! 👇🏻
Araf Murat Akalan: Şimdilik onun bir Kar Leoparı olduğunu biliyorsunuz, ileride başka şeyler de öğreneceksiniz.
Baha Kutlubey: Araf'ın en yakın arkadaşı ve bir Gölge Teğmeni, yani doğaüstü askeri.
Carmella Halvorsen: Huzurgetiren.
Zeyna Walker: Su Tanrıçası. (Su Tanrıçalarının son vârisi.)
Rose de Jong: Adli tıp uzmanı. Lilith'in kaburga kemiğinden yaratılan Cehennem Perisi.
Mahru Arslan: Dansçı. Havva'nın kaburga kemiğinden yaratılan Cennet Perisi.
Farah Akalan: Murat'ın ablası. Adli tıp uzmanı ve aynı zamanda da bir Beyaz Kaplan, dört elementin bekçisi.
Asil Aksan: Şeytan. Cehennem Prensi.
Velencoso ailesinin tamamı: Kanbaz.
Reagan Gallo: Kanbaz.
Noyan Aktekin: Dedektif. Aynı zamanda bir Karmagetiren.
Jadira Monteiro: Polis. Aynı zamanda bir Çöl Cadısı.
Ayevi Ulukan: Şifagetiren. Ay Dokunuşu.
Hermes Günse: Gelecek Okuyan & Haberci
Donovan Burke: İnsan soylu. Adli tıp uzmanı. Dövüş eğitmeni.
Meriç Hararslan: İnsan soylu. Başkomiser.
Hera ve Hemera hakkında şimdilik hafıza duyabildikleri ve hafıza değiştirebildikleri biliniyor.
Aytuğ Özdeniz: Tulpar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAFIZA
FantasyDamarlarında bir soy dolusu cesedin kanı dolaşıyordu. O gece ay, gökyüzünde karanlıktaydı; bu görüntü göz çukurlarının içine gömülmüş siyah gözlerini hatırlatıyordu. Şehirde dolaşan bir katilin hayatının sınırlarına indirmeye başladığı darbe, keşfe...