Herkese merhaba yeni farklı türde bir hikaye ile karşınızdayım.Uzun zamandır yazdığım ama yayınlamaya fırsat bulamadığım hikayeme nihayet başlayabildim verebileceğiniz tavsiyeleri ve yorumları bekliyorum
(Kitap ayracı gibi olsun)
Yıl 1800;
Gül Krallığı'nın müstakbel kralının odasında bir bebek çığlığı yankılandı.Ebe kadın yorgunluktan bayılmış kraliçenin bebeğini kucağına aldı ve Kral Edward'a götürdü.Yavaşca aralanan gıcırtılı kapının arasından kralın Beyaz ipek saçları görünüyordu.
"Kral Edward"
Ebe kadın içeri girdi Kralın yanına yaklaştı.Ağlamaktan yüzü kızaran bebeği kralın kucağına uzattı.
"Tanrı'ya şükürler sağlıklı bir kızınız oldu majesteleri,tahtın sizden sonra ki sahibi o olacaktır"
Kral bebeği kucağına aldı ve kızarmış yüzünü inceledi.
"Krallığın umudunun ağlamaktan başka bir şey yapamayan bir kıza bağlanmasını beklemezdim"
Ebe kadın kralın soğuk konuşması ile gerildi.
"Ona bir ad koymayacak misiniz?"
"Amber,onun adı Amber De laro Forza cesur ve küllerinden doğan"
Yıl 1817;
Prenses Amber odasının içine en çok ışık yansıtan vitray pencerenin önünde elinde tuttuğu parşömene bahçenin en güzel güllerini çiziyordu.Resimlerinin içinde kendi hayalleri ve umutları ile baş başa kalıyordu.Pencerenin beyaz mermerine kücük bir kuş kondu.Yavaşca küçük adımlarla yürümeye başladı.Amber ince,zarif parmaklarını uzattı ve kuşu okşamaya başladı.
"Sen ne güzel bir şeysin öyle nereden geldin?"
Kuş sorudan hoşlanmamış gibi kanatlarını açtı ve gökyüzüne doğru uçtu.Tekrar resmine odaklanan Amber bir gül ve ihtişamlı bir taç çizmişti.O bu krallığın umudu,tek prensesiydi.Ne derse o yapılır,her isteği hemen yerine getirilirdi.Ancak hırsı ve azmi yüzünden vicdansız ve sert bir adam haline gelen Kral Edward , Amber'in sözlerini dinlemek istemez yalnızca her sözünü ona geçirebilmek isterdi.Kapı sertçe çalındı ve içeri asık yüzlü hizmetçisi Amala girdi.Amala'nın adı Kral Edward ile konuşuluyor ve birbirlerine karşı duyguları olduğu söyleniyordu.Bundan fazlasıyla rahatsız olan Amber artık ona karşı sert davranmaya başlamıştı.
"Ne oldu Amala?"
"Kral Edward sizi bekliyor"
"Tamam çık,geleceğim"
Amber parşömeni yastığın altına sakladı ve üstünü düzeltti.Sarayın büyük ve ihtişamlı merdivenlerinden aşağı indi,taht odasına girdi.Salonun ortasında babası elleri arkasında kızını bekliyordu.
"Kralım beni emretmişsiniz"
"Amber,kızım bugün nasıllar"
Amber babasının bu güzel tavrının altında bir şey olduğunu tahmin edebiliyordu.
"İyiyim kralım ancak beni neden çağırdığınızı merak ettim"
Kral düşünceli bir şekilde adımladı.
"Uzun yıllardır bizimle savaşan ve anlaşmayı asla bilmeyen bir krallık var.Bu krallık şimdi başına daha zeki ve oldukça bilgili prensi getirecek.Benim gücüm ise artık yetmiyor senden güçlü bir kraliçe olarak genç bilginle tahtta geçmeni ve tacı takmanı istiyorum"
"Buna henüz gücümün yetebileceğini sanmıyorum baba henüz 17 yaşima yeni girdim ve hükümdarlığın kaderinin benim elimde olmasının tehlikeli olacağını düşünüyorum"
"Sana fikrini sormadım,benim sözüm sadece bir emirdir"
Amber babasının karşı çıkması halinde çok kötü şeyler yapacağını biliyor ve korkuyordu.
"Peki baba yapacağım"
Kral gülümsedi
"Hazırlıklar başlasın prenses Amber 2 gün sonra kraliçe ilan edilecek..."
Bölüm sonu yorumlarınızı bekliyorum 🤍✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Krallığı: Güneş'in Doğuşu
Historical FictionKraliçe olmak ne demekti?sadece bir krallığa hizmet etmek mi yoksa tüm ruhunu bu yolda harcayacak olmak mı?bunun cevabını bulduğum gün gerçek hayatıda bulacaktım. Ben kraliçe Amber;sinirli,yumuşak kalpli hatta bazen sınırları bile zorlayan bir kral...