Merhaba güzel insanlar:)bir takım sebeplerden dolayı uzun zamandır bölüm yazamıyordum ama artık devam edeceğim iyi okumalar :))
"Prenses olmak sadece güzel olmaktan geçmiyordu duygudan ve kalpten geçiyordu"Her şey herkes değişebilirdi ancak bu sarayın kuralları ve gerçekleri değişmezdi.Henüz bilgisiz ve yetersiz bir prenses olmama rağmen krallığın kaderini ellerimin arasına almıştım.Artık bütün gücümü ve müttefiğimi krallığı korumak için kullanacaktım.
"Kızım artık bir prenses değil bir kraliçedir bundan böyle saçma masallarla ve hayallerle yaşamayacaktır"
Benim kaderim aslında bugün değil doğduğum gün belirlenmişti babam ve onun gibi düşünen aile üyeleri tarafından.Babamın sözleri şimdiden ağır basıyordu gerisi nasıl olurdu?
"Madem bir prenses değil kraliçeyim kendi kararlarımı alabilirim, değil mi?"
"Bak!"
Babamın omuzları gerildi,ve yüzü çekildi.Ne zaman sinirlense bu hali alırdı doğruyu söylüyordum ve onun bunu kabul etmemesi doğaldı.
"Birazdan Güneş krallığın'dan vekiller ve yeni kral gelecek onunla anlaşma yapmaya ve işi kolaya almaya çalışacağız eğer yanlış bir hareket yaparsan seni pişman ederim"
Demek ki kraliçe olmam özgür olmama sebep vermiyordu özellikle babam varken.Tehlikeli sulara doğru kaçmadan yüzüyordum,ama karaya ne zaman varacaktım?.
"Peki baba nasıl emredersiniz"
Hizmetçiler ve krallığın vekilleri ile toplantı odasına doğru ilerledik.Kapıların ardında içine nefret ve kin dolmuş bir karanlık çökmüştü.Kocaman masanın etrafında oluşturulan çember ile yerlerimizi aldık.Uzun sürmeden kafamda geçen merakım dilime vurdu.
"Baba kraliçe olmamı istediniz ve oldum ancak hala yeterli bilgiye sahip değilim Güneş krallığın ile neden düşmanız?"
"Bunu zamanı gelince öğreneceksin"
Babamın tek bir cümlesi beni susturmaya yetiyordu daha fazla konuşamazdım.
"Kraliçe Amber"
Kapıdan nöbetçi içeri girip önümüzde eğildi.
"Güneş krallığının kralı Leonardo ve vekilleri geldi"
"İçeri alın"
"Demek ki hedef kralın adı Leonardo"
Hepimiz ayağa kalktık ve girişlerini seyrettik.Ben ise ortada kendimden emin durmaya çalışıyordum.İçeri beklemediğim şekilde çekici,geniş omuzlu ve uzun boylu bir genç girdi.Belli ki bu kraldı direkt gözlerim gözlerine,onun gözleri gözlerime sabitlendi, garip bir şekilde bakıyordu bana.
Kral masaya yaklaştı ve önümüzde tek dizinin üstünde eğildi.
"Kral Edward sizinle görüşebildiğime sevindim"
"Ben de kral Leonardo"
Kral kurnazca bana doğru yaklaştı ve elimi nazikçe tutup parmaklarımı öptü.
"Sizinle tanıştığıma sevindim Kraliçe Amber"
"Ben de kral Leonardo,bende"
***Bölüm sonuna geldik Kral Leonardo kafamda yakışıklı biri olarak canlandı umarım sizde de öyle olur.Acaba bu görüşmenin sonu nasıl olacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Krallığı: Güneş'in Doğuşu
Historical FictionKraliçe olmak ne demekti?sadece bir krallığa hizmet etmek mi yoksa tüm ruhunu bu yolda harcayacak olmak mı?bunun cevabını bulduğum gün gerçek hayatıda bulacaktım. Ben kraliçe Amber;sinirli,yumuşak kalpli hatta bazen sınırları bile zorlayan bir kral...