Hepinize merhaba kıymetli insanlar:) Bugün nasılsınız? Şahsen ben yorgun ve bitkin hissediyorum ancak bölüm yazmazsam içimde kalırdı oy ve yorumlarınızı bekliyorum:))Bu arada bölüm biraz şiddet içeriyor dikkat etmenizi belirtirim.
"Krallıklar,hükümdarlar bize ne bıraktılar?"
Hayretler içinde kalmıştım, resmen beni kendi çıkarları için kullandılar. Bu kadar şiddetin ve acının döndüğü bu krallık bunu da yaptı sonunda. Tahtıma kırılmış gururum ve benliğimle oturdum, muhafız ise babamın gelişini duyuruyordu. Tüm kendini beğenmiş tavrı ile duruyordu karşımda.
"Amber De Laro Forza, derhal toplantı odasına"
Siniri ve hırsı beni korkutuyor geriyordu. Ayağı kalktım, gümüş renkli elbisemi sürükleyerek yürüdüm.
"Evet baba seni dinliyorum"
Kabaca saçımı tutup arkaya doğru çekti.
"Ahhh!"
Boğazıma dayanan hançer ölümün soğuk yüzünü hatırlatıyordu.En son annemin boğazının kesildiği günü hatırlıyordum.Öylece katletmişlerdi henüz 25 yaşında.
"Baba bırak beni"
"Korkak,ben sana doğruyu göstermek isterken sen kralla baş başa kalmak için fırsat kolluyorsun" dedi yüksek bir bağırtıyla.
"Yeter artık baba! ben bir kraliçeyim kenara çekilmek yerine neden önümde duruyorsun?"
Yüzüme inen sert tokat başımı masanın sert kısmına vurmam neden oldu. O saçlarımı çekerken ben çoktan kendimden geçmiştim. Son anda bileklerini tutup geriye doğru sertçe ittim.O sendelediği anda kendimi kapının dışına hızla attım. Kanlı dudağım, omzu yırtık elbisem ve harap olmuş bedeninle merdivenlere çıkmaya çalıştım. Ama bedenim daha fazla dayanamadı,merdivenlere ağrıyan vücudumla serildim.
"Ben kaybettim, kaybetmiş bir kraliçeyim"
"Aman Tanrım! Kraliçe"
En son başımda kalabalığın toplandığını hatırlıyordum.
Toplantı odası;
"kralım neden Amber'e böyle davranıyorsunuz az önceki o sahne genç bir kızın yaşamaması gereken bir şeydi"
"Anlayamazsın sayın dük, eğer ona acıyı tattırmaz hep mutlu olmasını sağlarsam doğru kararlar veremez özellikle o kral hakkında"
"O zaman anlamış olmalısınız kral Edward"
"Evet... anladım ilk gördüğü anda kalbinin atışını hissettim o... o aşık oldu"
Hekimlikte;
Hizmetkarlar beni hekimin odasına taşımışlardı. Karnım ve belim çok acıyordu ağzımdaki kan tadı ise berbat bir his veriyordu.
"Ahh!"
"Sakin olun kraliçem iyisiniz"
Üstüme örtülen sıcak örtü beni bu zalim dünyadan uzaklaştırmıştı. Rüyamı görüyordum yoksa kabus mu belli değildi. Ben sarayın bahçesinde kafamdaki kırmızı süslü taç ile dolaşıyordum kral Leanorda ise elinde bir kolye ile arkadan yaklaşıyor ve boynuma takıyordu.Tam ellerini tutmuş ona bakarken bir ip boynuma uzanıyor beni ondan uzaklaştırıyordu.
"Artık hesap vakti kraliçe"
"ohh hayır!"
"Kraliçem iyi misiniz?"
"Rose..."
"Evet benim kraliçem sakin olun her sey geçti"
"Neden buradasın?"
"yaşananları duyunca duramadım geldim"
"Ah Rose"
Dayanamayıp gözyaşlarımla ona sığındım.
"Sen çok iyi kalplisin, ben ise kötü"
"Hayır siz... siz çok iyi birisiniz sakın böyle düşünmeyin"
Son zaman içinde Rose ile dertleştim durdum sonra ise odama çıktım. Yüksek balkonun gece manzarası beni oraya sürükledi. Gözyaşlarım inadına
"Sen güçsüzsün ağlamaya mahkumsun"diyordu. O sırada bir çığlık koptu boğazımdan.
" DUY BENİ DÜNYA! BEN KAYBETMEYECEĞİM... "
************************************
Bölüm sonu değerlilerim bir sonraki bölüm hakkında düşüncelerinizi bekliyorum>333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Krallığı: Güneş'in Doğuşu
Historical FictionKraliçe olmak ne demekti?sadece bir krallığa hizmet etmek mi yoksa tüm ruhunu bu yolda harcayacak olmak mı?bunun cevabını bulduğum gün gerçek hayatıda bulacaktım. Ben kraliçe Amber;sinirli,yumuşak kalpli hatta bazen sınırları bile zorlayan bir kral...