Bölüm 18-Güçler ve Müttefikler

64 45 7
                                    

Merhaba değerlilerim...nasılsınız?

Bölümlere uzun aralar vermiyorum zaten yarı finale yaklaşıyoruz 🥹başta dediğim gibi başka hikayeden sonra tekrar bunu yazmaya döneceğim şimdi benim için arkadaşlarınızı buraya davet eder misiniz?bu sefer kalabalık olalım iyi okumalar.

Bölümlere uzun aralar vermiyorum zaten yarı finale yaklaşıyoruz 🥹başta dediğim gibi başka hikayeden sonra tekrar bunu yazmaya döneceğim şimdi benim için arkadaşlarınızı buraya davet eder misiniz?bu sefer kalabalık olalım iyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 18:Güçler ve Müttefikler

“İğrenç bir mahlukat olduğunu biliyorsun değil mi?”.Ben kraliçe Amber hem arkadaşı hem babası hem de nişanlısı tarafından ihanete uğrayan Amber.Güneş Krallığının Karanlık bir zindanında tek başıma soğukla mücadele etmeye çalışıyordum.Kolyemi boynumdan aldığından beri üzerimde daha pozitif ve sağlıklı bir hava vardı sanki belki de ben bunu kolyeyi bağlıyordum.
“Sesini kes ve otur artık”
“Aptal kral!Asla beni yenemeyeceksin”
“Seni yenmek gibi bir amacım yok sevgilim sadece amacımı yerine getiriyorum beni suçlayamazsın değil mi?”
“Bana sevgilim deme!”.dişlerimin arasından gıcırtı ve sinirle bağırdım.
“Ama biz sevgiliyiz...merak etme işimi bitirdikten sonra her şey daha ciddi olacak hem bu Krallığa benden sonra gelecek bir varis lazım öyle değil mi?”
“Senin çocuğunu doğurmaktansa ölmeyi tercih ederim”
Ahmak bir mahlukatın elinde kraliçelik namım çürüyüp gidiyordu.Elimden gelse tek elimle dahi onu boğardım ancak demirlerin arkasında bu pek mümkün olmuyordu.
“Anneni hatırlıyorum da çok güzel ve zeki bir kadın olmasına rağmen kendi kendini bitirdi”Birinin annem hakkında yorum yapması en sevmediğim şeydi,katlanamıyordum.
“O masumdu iftira attılar ve derhal sesini kes yoksa seni mahvederim”
“İftira mı?annen babana ihanet etti bunu çok iyi biliyorsun ve en sonunda da...zehire sığınıp intihar etti”.Kulaklarım çınlamaya ve karnıma ağrılar girmeye başladı.Ben çocukluğumdan beri annemin idam edildiği bilgisiyle yaşadım.Ama şimdi asıl suçlunun annem olduğunu öğreniyorum.
“Sana inanmıyorum yalan söylüyorsun”
“Sen öyle san sevgilim her şey bundan ibaret”
“Sen bittin kahrolası herif!ilk işim senin kelleni almak”.Güldü ve kayıtsızca başını salladı beni tınlamiyordu bile.”Senin gibi cazibeli bir kadına böyle erkek tavırlar yakışmıyor kraliçem”.
“Adi!”.Biz kavga edip dururken aşağıdan kargaşa sesleri geliyordu.Dikkati bir ara sese çevrilmişken çevik bir hareketle sandalyenin başında asılı duran anahtarı alıp elbisenin koluna sakladım.
“Bak krallığın kargaşa çıkardı git kontrol etsene”.Dikkatini tamamen onlara vereceğini bildiğimden bu iş benim için kolay oluyordu.Koşarak aşağı doğru inmeye başladı bense bunu fırsat bilip işimi halletmeye başladım.Demir kapıyı açar açmaz sağdaki merdivenlerden koşmaya başladım burayı ilk defa görüyordum zindanın karanlığı daha bir başka geliyordu.
“Babam?krallığım?halkım?”hepsini yalnızca adi bir adam için harcadım...ben suçluyum”
Koşarken gözlerim daha da doluyor akmak için beni zorluyordu.Ayaklarım tam durakladıği an demir prangalara yakalandı,onlardan kurtulmak isterken ben ise 3 merdiven aşağı yuvarlandım hem de sertçe.
“Tanrım!karnım!”.Karnımın altına sertçe giren bir ağrı ve Kesik gibi bir acı vücudumu kontrolüm dışında bıraktı.Bir yandan karnımı bir yandan ayaklarımı tutuyordum.En sonunda gözlerim dayanamadı ve akmaya başladı.Yüzüm,saç tutamlarım ve geceliğimin boyun kısmı ıslanıyordu.Ben yerde bükülmüş bir vaziyette duruyorken gözlerimin önünden sadece kısa bir karartı geçti gerisi ise boşluktu...
Açtığım yorgun gözlerim beyaz bir yatakta yattığımı farketti.Buraya kendim gelmemiştim çok iyi biliyordum ama kim getirmişti onu da bilmiyordum.İçeri hiç tanımadığım genç bir kadın girdi beni tanımadığını biliyordum.
“Uyanmışsın”
“Evet...neredeyim?”
“Güneş krallığının hekimhanesinde merak etme iyisin”.Yanıma gelip yatağa oturdu elimi tutup kalbime götürdü.
“Neden kendini üzüyorsun...sen çok iyi birisin”
“Kesinlikle hayır iyi biri olsaydım...insanlar bana ihanet etmezdi”.Kadın tebessümle yüzüme baktı sanki acıyordu bana oysa ki ben kimsenin bana acımasını ve üzülmesini istemiyordum.
“Sen kötü değilsin,hissediyorum masmavi bir kalbin var...Parlak bir kalp”
“Peki kalbimi ben neden hissedemiyorum sanki yok gibi, koca bir boşluk”
“Hayır emin ol öyle değil sen...sen çok farklısın seni tanıyorum”
“Beni nasıl tanıyorsun?”Benim bile tanımadığım birinin masmavi bir kalbim olduğunu söyleyip tanıması ilginçti hatta kötüydü bu bilgiyi benim için kullanabilirdi.
“Sen Gül krallığının kraliçesi Amber’sin...Kral Edward senden çok bahsetmişti hatırlıyorum”
“Babam beni sevmiyordu bile neden bahsetsin ki?”Elimi sertçe elinden çekip gözlerimin üstünü kapattım.Her zaman güçlü bir kız olmayı istemiştim ama bu sefer gücüm beni yok etmişti güçler ve müttefikler.
“Baban sadece seni korumak istiyordu çünkü bir zamanlar annenin başına gelenleri senin de yaşamanı istemiyordu...emin ol o senin bildiğin gibi kötü bir baba değil”
“Anneme ne oldu?neden öldü?”
Yüzü asıldı tıpkı krallığımdakiler gibi”İntihar etti...bilmiyor muydun?”
“Kral söyledi...az önce”dedim kısık sesimle.
“Evet o... 2 yaşındaydı sen ise daha beşikte.Kral Edward sen kız olarak doğduktan sonra Annene olan ilgisini kesmişti artık ona eskisi gibi bakmıyordu bile sonra da...”
“Sonra?”dedim merakla bekleyen gözlerimle
“Annen hata yaptığını düşünerek kendini öldürdü...Baban ise tek başına sana bakmak zorunda kaldı onun içinde her şey çok zordu”
“Peki sen bunu nereden biliyorsun?”.Babama ve herkese olan bakış açım daha iyimser olmaya başlamıştı.Babamın şiddeti ve kızgınlığı bu yüzdendi,sadece benim daha iyi bir insan olmam için.
“Benimle gelmek ister misin?...krallığıma...Gül Krallığına”
Gözleri açıldı,bana durgun ve umutlu gözlerle bakıyordu bu bakışları kimsenin yüzünde görmemiştim daha önce.
“Ben...emin değilim ...yıllar sonra oraya geri dönmek”
“Gel”Elini tuttum,gözlerinde Parlak bir umut ışığı yüzünde ise hafif bir gülümseme vardi.
“Gel...ben seni korurum yaptığım hatayı telafi ederim sana da onlara karşıda,lütfen gel benimle”.Başını yana doğru eğdi,bir elini bonesinde gezdirdi.
“Peki ya baban...Beni görecek olması...”
“Görsün ben seni koruyacağıma dair söz veriyorum kimse sana hiç bir şey yapamayacak”
“Peki...seni yalnız bırakmayacağım”.Bir anne şefkati ile tutuyordu ellerimi,beni yalnız bırakmayacağını söylerken.Kalbim kırılmış,ruhum beni terketmişti daha geriye ne kalırdı ki?...






Gül Krallığı: Güneş'in Doğuşu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin