Selam size güzel insanlar size böyle demeyi çok seviyorum nedense 11.bölüm ile karşınızdayım bu kitabı daha önce yazdığım için bazı bölümleri bana da bazen saçma geliyor ama yine de başladığım için sonunu getireceğim bu arada bu bölüm tutkulu geçecek onu söyleyeyim:))♡
Size bir soru;Siz birini sevdiğinizi nasıl anlarsınız?♡
♧♧♧
"Ver şunu bana ahmak adam!"
"Sen gerçekleri söyleyene kadar asla"
"Ne gerçeği?sana hiç bir şey açıklamak zorunda değilim"
"Zorundasın...her şeyi açıklamak zorundasın"
Ben gül krallığının kraliçesi Amber de laro Forza ve kolyeyi elinden almak için mücadele ettiğim kişi ise Güneş Krallığının kralı Leonardo.Kendisinin ne kadar gereksiz bir varlık olduğunu daha yeni farkettiğim için uğraşmanızı pek tavsiye etmem.
"Derhal onu bana ver yoksa kendini ipin üzerinde bulursun"
"Bu kadar iddialı olman güzel kraliçe ama şimdi sesini kes ve bunu nereden bulduğunu söyle unutma ki o ipin yetkisi bir tane sende değil"
En sonunda pes etmek zorunda kaldım.Nedense onun yanında ve bakışları arasında sanki her şey yok oluyordu.
"Halamın boynundan düşmüştü"
"Hımm...yani şimdi de hırsızlığa başladın?"
"Ne hırsızlığı be?Kes sesini!".Tekrar saldırıp kolyeyi elinden almaya çalıştım ama zincir sert parmaklarının arasında sıkışıp kalmıştı.
"Bunu sen istedin kral".Kuşağımdaki hançeri çekip kalbinin altında sertçe sapladım.Adam öldürmek ilk defa yaptığım bir şey değildi o yüzden onu da öldürebilirdim.
"Hığğğ".Kral gözümün önünde sertçe yere düştü ben ise 3.cinayetimi işlemiş oldum.Ama bu sefer ki beni gerçekten bitirecek güçte bir cinayetti.
"Kral Leonardo uyanin".yere eğildim ve kanayan yaranın üstünde elimi gezdirdim.
"Leonardo...ölemezsin uyan".Bu sefer içimdeki Karanlık beni değil başkalarını da ele geçirmişti.Kralı omuzlarından geriye çekip koltuğun üstüne yatırdım.Yaşanan hiç bir şey anlatılmaz yaşanırdı.
"Krali-"
"Konuşmayın bunu telafi edeceğim"
Elime aldığım en sağlıklı otları karışım haline getirip beyaz bir çaput parçasıyla kralın yaralı yerine koydum.Krallığın tüm hekimleri bu tür yaralar için hep gül şurubu kullanırdı.Kan yavaş yavaş hızını azalttı kısa sürede de durdu Kral ise çoktan gözlerini kapatmıştı.
"Ahh...Tanrı'ya şükürler olsun o iyi yaşıyor"
Kralın nefes alışverişleri normal hızına geri döndü.Elimi koltuğun kenarına koyup kralın yüzüne eğildim.Yüzü,kirpikleri ve dudakları beni içine çekiyordu.Elimi kaldırıp kanlı elinin içine koydum o da sanki kendi de istiyormuş gibi elimi sertçe sıktı.Daha çok eğilip kralın yumuşak dudaklarına sert ve tutkulu bir öpücük kondurdum.Bu öpüşme bir yüzleşme bir intikamdı.Dudaklarımı çeker çekmez kralın yüzünde bir gülümseme belirdi işte o gülümseme hayatımdaki en güzel an ve manzara olabilirdi.Geri çekildiğim anda bir el sertçe belimi tutup çekti.Kral yüzüme sinsice gülümsüyordu.
"Bu kadar kolay bitti mi yani?"
"Senin benim olmak için can attığını baştan beri biliyordum.Az önce 40 yılık bir aşığın bile yapmayacağı bir şeyi yaptin"
"Ben hiç bir şey yapmadım kral"
Ayağa kalkıp üstümü düzelttim.
"Nasıl olsa benim olacaksın kraliçe şimdi itiraz et"
Yüzüne yavaş bir tokat atıp koşarak sarayın bahçesine çıktım.Rose korku ile bana koşuyordu.
"Kraliçem ahh...sizi yalnız bırakmamalıydim"
"Rose...ben çok yanlış bir şey yaptım ben bunu nasıl söylerim"?
Bölüm sonumuz değerlilerim iyi okumalar yorum sınırımız bu bölüm için 20 olsun❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Krallığı: Güneş'in Doğuşu
Tarihi KurguKraliçe olmak ne demekti?sadece bir krallığa hizmet etmek mi yoksa tüm ruhunu bu yolda harcayacak olmak mı?bunun cevabını bulduğum gün gerçek hayatıda bulacaktım. Ben kraliçe Amber;sinirli,yumuşak kalpli hatta bazen sınırları bile zorlayan bir kral...