Çağlar, çatıda Arda ve Begüm konuşurken onları dinlediği için tüm gerçekleri öğrenmişti ve bu durumdan korkan Arda ise odasında dört dönüyordu.
"Artık tamamen nefret ediyor olmalı." dedi, tırnaklarıyla oynarken.
Çatıda Çağlar'a son sözünü söyledikten sonra eve inen Begüm ise Arda'nın yatağına oturmuş aklına kazınan görüntüleri düşünüyordu.
Çağlar'ın gözünün dolmasının, ellerinin titremesinin nedenini merak ediyordu. Sinir krizi geçirdiği falan yoktu. O zaman neydi Çağlar'ın o hâlinin nedeni?
"Böylesi daha iyi." Ansızın Begüm'ün sesiyle kendisine gelen Arda, odada dolanmayı bıraktı ve yatağındaki kıza döndü.
"İyi ama-"
"Aması yok." Hızla Arda'nın sözünü kesti Begüm. "Artık İlker'e karşı hislerinden eminsin. Sen Çağlar'a değil İlker'e aşıksın. Arkasından ağlaman gereken kişi çatıdaki çocuk değil, Amerika'daki çocuk. Ayrıca sakın Çağlar bir şey yapar diye korkma, sen yıllarca kendi ayakları üstünde durmuş birisin. Gerekirse tüm herkesle kavga eder tek başına kalırsın ama kendinden, doğrularından emin olursun. Unutma ki kimseye ihtiyacın yok, her şeyi bir başına başardın ve aynısı olmaya devam edecek. Şimdi yat uyu, sabah seni her şeyi atlatmış bir şekilde kahvaltı masasında görmek istiyorum."
Begüm'ün sakin ama bir o kadar da keskin çıkan sesinden çekinen Arda, usulca yatağına oturdu. Yataktan kalkan Begüm ise odadan çıktı ve Arda'nın annesi Bahar'ın, kendisi için yatak kurduğu misafir odasına geçti. Kapıyı kapattığında camın önüne geçti ve sokak lambalarının turuncu ışıklarıyla aydınlanan ıssız caddeyi izledi bir müddet.
"Yeni yeni moralini yerine getirirken bu hiç iyi olmadı." Sessiz odada fısıldayarak konuştuğunda ne yapması gerektiğini düşündü.
Anlık bir sinirle karar verip hareketlendiğinde sessizce odadan çıktı ve evin de anahtarını alarak adımlarını üst kata çevirdi. Çatı katının kapısı açık olduğu için Çağlar'ın hâlâ orada olduğunu anlayarak sevinçle çatıya çıktı.
Hafif bir esintiyle birkaç evden gelen televizyon sesinin kapladığı yaz gecesinde Çağlar'ın üşür gibi titrediğini görünce adımlarını yavaşlattı.
Kırmızı kanepede bacaklarını kendisine çekmiş, çenesini de dizkapağına yaslamış olan genç, küçücük kalmıştı ve dışarıdan gören birisi hasta olduğunu sanırdı.
"Çağlar, seninle konuşmak istiyorum." Begüm'ün sesiyle irkilerek arkasına dönen Çağlar, ağladığı için kızarmış ve yavaş yavaş şişmeye başlamış gözlerini karşısındaki bu tanımadığı kıza dikti.
"Ardayla konuşurken bizi duydun. Gerçi ortada gizli olan bir şey de yoktu, birazcık dikkat etsen, birazcık satıcı bir pisliğin teki olmasan yıllar önce görürdün tüm bu gerçekleri."
Çağlar, kendisini tanıyan ve konuşurken aşağılamaktan asla çekinmeyen bu kızı hatırlamaya çalıştı ama olmuyordu. Bu kız ne Arda'nın ne de kendisinin arkadaşı değildi.
"Sakın işleri berbat edecek bir şey yapma. Arda daha yeni yeni gerçek duygularının farkına varırken onu tekrardan eski çukuruna itme çünkü bu sefer ona ne ben ne de İlker yardım edemez."
Çağlar, sürekli karşısına çıkan bu İlker adındaki patron bozuntusunun adını duyunca sinirle ayağa kalktı ve kendisinden kısa olan kızın karşısına geçti.
Asla geride durmayan ve dimdik bakışlarını hâlâ Çağlar'a sabit tutan Begüm, çenesini dikleştirdi ve işaret parmağıyla bir adım ötesindeki adamı göğsünden ittirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen ve Ben |BxB|
Teen Fiction- "Anne bana yardım et!" Dedi, ağlayarak. Yaşlı olmasına rağmen genç duran kadın, dolu gözleriyle, kendisine sarılmış çığlıklar atarak ağlayan oğluna baktı. İlk defa oğlunu bu hâlde görüyordu. Onun oğlu, Arda, duygularını hiçbir zaman belli etmem...