"İyi misin?" İlker'in sesiyle kendisine gelen Arda, daldığı yerden bakışlarını çekmiş ve yanındaki gence bakmıştı. Yavaşça kafasını sallayarak onayladı fakat iyi olmadığını o da çok iyi biliyordu.
"Gözlerin pek öyle söylemiyor ama şimdilik seni rahat bırakacağım." Dedi İlker ve hâlâ onlara bakan babasına doğru ilerledi.
Evet günler geçtikçe İlker'in Amerika'ya gitme zamanı yaklaşıyordu ve bu süreç Arda için çok karışık geçiyordu çünkü o istemese bile çoktan fazlasıyla yakınlaşmıştı. Ve bu yakınlığın arasına ülkeler girecek olması onu fazlasıyla üzüyordu.
-
"Arda, bu dosyaları İlker Bey'e götürür müsün?" Kendisine uzatılan dosyalara ve uzatan kişiye bakan Arda, kaşlarını çattı ve
"Niye ben?" Dedi. Kız, anlık bir duraksamadan sonra omuzlarını silkti.
"İlker Bey sana vermemi söyledi, başka bir şey demedi."
Arda bir cevap vermeden dosyaları aldı ve İlker'in odasının olduğu tarafa yöneldi.
Evet bu aralar Arda fazlasıyla dalgındı çünkü hem iki gün önce Çağlar'ın davetiye getirmesi hem de İlker'in gününün yaklaşması onu strese sokuyordu.
Üst kattaki siyah kapılı odaya geldiğinde kapıya vurdu ve içeriden "Gir." sesini duyunca kapıyı açarak odaya girdi. İlker, gözlüklerini takmış ve bilgisayara odaklanmıştı fakat Arda'yı görünce hem ekranı kapatmış hem de gözlüğünü çıkartmıştı.
"Arda, gelsene." Dedi, masanın önündeki deri koltukları işaret ederken.
"Dosyaları istemişsin." Arda, dosyaları masaya bıraktı ve koltuğa oturdu. Hemen ardından hızlıca odaya göz gezdirdi. Birkaç hafta belki de daha az bir süre sonra bu oda bomboş kalacaktı hatta belki de yeni bir çalışan bile gelebilirdi.
"Gerçekten de iyi misin?" İlker, elini öne uzatarak Arda'nın masadaki elinin üstüne koyduğunda destek vermek için usulca sıkmış ve gülümsemişti. "Her ne olursa olsun anlatabileceğini biliyorsun, hiç sıkılmadan dinlerim."
Arda birkaç saniye elinin üstüne kapanan ele baktı. Ardından, İlker gibi o da gülümsedi ve elini masada çevirerek avuç içlerini karşılıklı getirdi.
"Biliyorum ama ortada herhangi bir şey yok. Sadece bu aralar fazla yoğunuz ve evde de dinlenemiyorum."
"Evet Amerika'daki ihale günü yaklaştığı için işler yoğunlaştı ama sakın kendini ihmal etme. Eğer istersen kullandığım vitaminlerden verebilirim. Gün içinde direnç sağlıyor."
"Yok yok, sağol." Dedi Arda ve elini çekip kucağına koydu.
İkili bir müddet sessizce durmuştu ama İlker bu sessizliğe dayanamamış ve konuşmuştu.
"Akşam boş musun? Yani, işten çıkınca bir yarım saat kadarda olsa vakit ayırabilir misin? Söylemek istediğim şeyler varda."
"Yapacak bir işim yok, bir yerlere gidebiliriz." Dedi Arda. Çoktan 'acaba ne söyleyecek' diye düşünmeye başlamıştı.
"Tamam o zaman, mesaiye kalma sakın." Dedi İlker gülerek ve elini ensesindeki saçlara atıp çekingen bir şekilde karıştırdı.
Arda da gülümseyerek karşılık verdiği sırada kapıya vurulması ikiliyi birbirinden uzaklaştırmıştı.
"Gir!" İlker'in sert sesi yankılanırken kapı açılmış ve içeri sekreter girmişti.
"Neyse, sana iyi çalışmalar." Arda, kıyafetini düzelterek ayaklandıktan sonra yavaş adımlarla odadan çıkmış ve merdivenlere yönelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen ve Ben |BxB|
Novela Juvenil- "Anne bana yardım et!" Dedi, ağlayarak. Yaşlı olmasına rağmen genç duran kadın, dolu gözleriyle, kendisine sarılmış çığlıklar atarak ağlayan oğluna baktı. İlk defa oğlunu bu hâlde görüyordu. Onun oğlu, Arda, duygularını hiçbir zaman belli etmem...