Çekirdek - Kola

5K 172 44
                                    

Yaklaşık 2 saattir oturmuş kara kara ne yapacağımı düşünüyordum. Yani normal şartlarda Galatasaray'a kabul edildiğim için tüm mahalleyi ayağa kaldırmak suretiyle yıkmam gerekirdi ama normal şartlarda değildik. Çünkü Kerem ile saçma sapan bir olay yaşamıştım ve henüz olayın üstünden 1 gün bile geçmeden işe çağrılmıştım.

"Dinlesene artık şu sesi!" Ceyda başımda bağırırken kafamı gömüp sızlandığım yastıktan kalkıp daha çok sızlandım.

"Ne yapıcam ben yaaa"

"Ya çocuk seni nereden tanıyacak, hem tahmin ettiğin kadar karşılaşmazsınız belkide." Buse beni teselli etmek için konuştuğunda biraz düşündüm ve saçma sapan bir fikir olduğu kanısına vardım.

"Revirde çalışıcam Buse, bunlar futbolcu ya hani sürekli sakatlanıp duruyorlar nasıl olucak o karşılaşmamak." ortamda yine o nefret ettiğim sessizlik oluştu.

"Ya sen profilini kaldırsana."

"Dün onunla konuştuğumu farkettiğim an kaldırdım zaten."

"E tamam, bakmamıştır belki bile, unutmuş bile olabilir."

"Öyle mi diyorsunuz?" hepsi beni rahatlatmak adına kafa salladı.

"Kızım kalk be Galatasaray'da işe başlayacaksın, dünya yıldızları ayağına gelecek resmen, çocukluk aşkımıza hizmet edeceksin ya! Bunu kutlamamız lazım bizim." Ceyda kolumdan tutup beni ayağa kaldırdığında Buse de hızla yanımıza geldi ve heyecanla konuştu. "Evet be! Bundan daha iyi bir olay olabilir mi kızım."

"Fenerbahçede işe başlamak mesela." Helin oturduğu yerden konuştuğunda
hepimiz dönüp koca bi tövbe çektik Helin bize dil çıkarttığında birbirimize bakıp kahkaha atmaya başladık.

Mutlu olmalıydım. Galatasaray'da çalışmak benim için büyük bir şeydi. Para vermeseler yine çalışırdım öyle düşünün. Hem kızlar haklıydı Kerem oturup benim fotoğrafıma bakıp beni aklında tutacak değildi ya.

"O zamaaaan bu akşam kumsala gidiyoruz." Buse'nin dediği şeye Ceyda bir ekleme yaptı. "Çekirdek ve kola ile tabiki."

"Onlarsız olmaz." dediğimde gülüştük. Bir süre oluşan sessizlikten sonra tüm gözlerin üzerimde olduğunu hissediyordum.

"Off tamam. Açıcam ses kaydını bakmayı kesin bana öyle." Telefonu elime alıp sohbetin içine girdim.

Keremmiş:
🎤Ses------------------------0.10
"Tamam affettim. Yani Galatasaraylı olduğun için bu kadar kolay affettim. Neyse olabilir böyle yanlış anlaşılmalar dert etme. Umarım o dolandırıcıyı bulmuşsundur."

Yüzümde oluşan saçma sırıtışa engel olamamıştım. Daha soğuk ve sert bir ses tonu beklerken gayet tatlı tatlı konuşan bir Kerem vardı karşımda. Düşündüğüm kadar kızmamıştı bana. Yani zaten bir yanlış anlaşılmaydı bilerek yapmamıştım ki.

"Seviyorum bu Kerem'i ya."

"Bende baksana nasıl efendi." Ceydve Buse arasında Kerem'i överken Helin sabırsızca konuştu.

"Hadi cevap ver."

"Ne diyim ki? Yani ya konuşmak istemiyorsa daha fazla, öf rahatsız etmek de istemiyorum hem ayrıca yarın yüz yüze gelme ihtimalimiz bile var, bak yine ağlayasım geliyor."

"Kızım saçmalama çocuk gayet rahat konuşmuş rahatsız olsa böyle ses atmazdı herhalde, anlayışlı biri zaten." göz devirdim. Nereden tanıyoruz bu kadar iyi. Ya içinden sövüyorsa?

"Hem yarın karşılaşınca da nereden anlayacak sen olduğunu şimdi nezaketen dolandırıcıyı bulamadığını söyle sonra zaten biter konuşmanız." Buse'nin konuşması üzerine derin bir nefes alıp sohbete girdim.

bilinmeyen:
Çok saol ama maalesef bulamadım ya
Ama bulucam
Tekrardan anlayışın için teşekkür ederim

Hızla sohbetten yine çıktım. Her mesaj attığımda kalp krizi geçirecek gibi oluyordum. Neyse.

"Tamam. E hadi gelin kahvaltımızı yapalım."

----

Akşam olduğunda kızlarla anlaştığımız gibi sahile gelmiştik. Tatlı tatlı esen rüzgar rahatlamış hissettiriyordu cidden.

"Mira Oğuz mesaj atmış galiba." Rahatlamış hissetmekten bahsetmiştim değil mi? Keşke bu hissi günde sadece 2 saniye yaşamasaydım.

"ÖF NE ALAKA BE NE ALAKAAAA!"

İçimdeki sinir harbini dışarı vurduğumda Helin dalmış olacak ki elindeki kola dolu bardağı korkuyla üstümüze fırlattı. EVET FIRLATTI.

"Hay anasını satayım ya çekirdekler ıslandı." Ceyda söylendiğinde Buse de ona söylenmişti.

"Senin bu yemeğe olan aşkın keşke biraz Mert'e de olsa."

Ceyda'nın yüzünde aptal bir gülümseme oluştu. Onu nadiren bu şekilde görebilirdiniz genel olarak dünya yansa bir odunda kendi sallayabilecek kadar umursamaz birisidir. Ama konu Mert olunca şapşal bir aşığa dönüşüyor işte.

"Mert'im benim ya bebeğim sabah bana pastaneden poğaça alıp gelmiş."

"Ne yapsın çocuk yemek görünce gülüyorsun ancak."

Onlar aralarında tartışırken Oğuz'un instagramdan attığı mesaja üstten baktım.

ogii:
Neden böyle yapıyorsun peteğim?
Üzülüyorum ama bak

Peteğim?

Ya sabır.

Telefonu kenara fırlattım. Oğuz benim üniversiteden 7 aylık bir süre dilimi adına sevgilimdi ve sonrasında beni en yakın ama artık bir metre dahi yakınıma yanaşamayacak arkadaşımla aldatmıştı tabi Oğuz yüzsüz bir köpek olduğu için yaklaşık 2-3 ay aralıklarla bana mesaj atıp dururdu.

"Ya bu çocuk cidden salak. Aradan 2 sene geçmiş be kardeşim. Aldatmışsın bir de beni, hala gelip üzülüyorum ama diyor ya!" sinirlerime cidden hakim olamıyordum artık.

"Sen niye engellemiyorsun şunu." Helin'in bulduğu çözüm yolunu defalarca denemiştim sanırım.

"Ruh hastası kaç tane hesap açtı ben sayamadım."

"Tekrar bir ev baskını istiyor onun canı ama." Ceyda sırıtarak konuştuğunda hatırladığım anılarla kafamı iki yana salladım.

"Aman hayır."

Buse gülerek araya girdi. "Öf ama evine girdiğimizdeki yüz ifadesi hala aklımda." Evet o an benim de aklımdaydı ama o sırada pek komik gelmiyordu daha çok suratına tükürmek istiyordum. Tükürmüştümde.

"Helin bile saçını yolmuştu be onun, iyi stres atmıştık ama." Kesinlikle iyi stres atmıştık. Evi başına yıkıp çıkmıştık. Sonra sabaha kadar sinirden ağlamışta olsam anlık olarak mükemmel bir terapiydi.

"Aman neyse şimdi o aptalı konuşup sinirimi bozmak istemiyorum, kutlamaya geldik buraya doldurun kolları." Sona doğru neşeyle yükselen sesimle birlikte doldurduğumuz bardakları tokuşturmuştuk.

"Şarkısız kutlama olmaz." Ceyda eline hemen telefonunu aldı.

"Yabancı bir şeyler aç hadi." Helin'in dediği şeye Buse hevesle araya girerek reddetti. 

"Ne yabancısı kızım marş açıcam marş." dediği şeyle ben ve Ceyda ayağa kalkarken Helin suratını buruşturmuştu.

"Çocukluk Aşkımsın" bestesi günün anlam ve önemine gayet uygundu üçümüz omuz omuza girip bağırarak marşı söylerken Helin elini göğsünde birleştirmiş bize bakıyordu. Onu da kendime çekip koluna girdim.

"Arkadaşının mutluluğuna ortak olmayacak mısın ama ya."

"Öf tamam olayım ama benim çocukluk aşkım falan değil."

"Pis kanarya." Buse Helin'e dilini çıkardığında Helin de ona aynı şekilde karşılık verdi.

Yarın benim için güzel bir gündü. Hayatımın dönüm noktası diyebileceğim bir adımdı belki de. Heyecanlı ve bir o kadar mutluydum. Yaşacaklarım adına.

Bir tık geçiş bölümü tadında oldu. İçime de sinmedi aslında ama neyse artık. Umarım beğenirsiniz oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyor olacağım bebekleriiim <3

Yanlışlık |Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin