-Mira'dan-
Ne demişti o?
Benden mi hoşlanıyormuş?
Galiba?
Beynim kalbimin sesinden uyuşmuş gibiydi. Kerem'i her gördüğümde karnımdaki kelebeklerin sayısı şimdi daha da artmıştı sanki.
O geceden sonra ondan kaçmamın en büyük sebeplerinden biri de bu kelebeklerdi işte. Korkutmuştu beni bu his. Ona zarar verirsem diye sonuçta ünlü bir futbolcuydu ve bir kariyeri vardı. Kerem ilişkileriyle öne çıkan biri değildi üstelik.
Herşeyden önce kendimi kaptırmaktan korktum. Üzülmekten. Benim Kerem'e olan hislerim hoşlantı boyutundan çok öteydi. Onu kırmak incitmek istemezken kırmıştım.
Gözlerimin içine bakıyordu cevap beklercesine ama ben dilimi yutmuş gibi hissediyordum.
"Ben şey gitsem iyi olucak." diyip yerinden kalkmasıyla acı bir iniltiyle geri oturması bir olmuştu.
"Dur dur nereye gidiyorsun otur daha kremi süremedim." elimle kremi yavaş yavaş sürmeye devam ederken benden bir cevap beklediğini biliyordum.
"Öncelikle seni asla kırmak istemem Kerem senden kaçmak gibi bir niyetim yoktu yani böyle düşünmene üzüldüm. Özür dilerim." derin bir nefes aldım. Asıl soruya ne cevap verecektim.
"Diğer konu-"
Kapı hızla açıldığında lafımda haliyle yarım kalmıştı.
"Mira şey- ah sende mi burdaydın neyse akşam ki tanışma için hazırsın değil mi bak söz verdin." Burak. Şimdi hiç sırası değildi.
"Burak-"
"Annem çok heyecanlı beni yarı yolda bırakamazsın. Söz verdin." söz veren beynimi sikeyim.
Kerem sesini çıkartmıyor olsa da gözlerindeki kırgınlık öyle büyüktü ki kalbim tuzla buz olmuş gibi hissettim.
Burak çalan telefonuyla dışarı çıktığında Kerem alaycı bir gülüşle konuştu.
"Anladım şimdi neden cevap alamadığımı ya da günlerdir benden uzak durmanın sebebini. Sıkıntı değil dediğim şeyleri unut saçmalık. Mutlu olursun umarım onunla. Tebrik ederim."
Yanlış anlamıştı. Sevgili sanmıştı bizi alakası yoktu. Burak annem hasta benden kendisine bir gelin getirmemi istiyor demişti. Bilmiyorum öyle diyince bir gece oynamaktan bir şey olmaz diye düşündüm ama kabul edene kadar defalarca reddetmiştim. En son bencillik yapıyormuşum gibi hissetmiştim. Sikeyim beynimi de fikrimi de.
"Bitti mi işiniz neyi varmış bunun Mira?" içeri giren Yunus bana sormuştu ama Kerem hızla cevaplamıştı.
"Burkulma işte ama şu an antrenmana devam edebilecek gibi değilim. Beni eve atsana Yunus'um." Yunus bir süre gözlerini ikimiz arasında gezdirdi. Muhtemelen ortamdaki garipliği sezmişti.
"Bırakırım Kerem'im bırakırım da sen iyi olduğuna emin misin? Yüzünün rengi atmış."
"Yok iyiyim yorgunum ondandır hadi kaldır beni gidelim." Yunus kafa sallayıp Kerem'in koluna girmişti.
"Buz tut. Yoksa daha kötü olur." arkasından söylediğim şeyle bana dönüp tebessüm etti sahte olduğu bariz belli olan bir tebessüm ve sonra gittiler.
--------------
"Nasıl yani sen şimdi Kerem için değil Burak için mi hazırlandığını söylüyorsun?" karşımda aynı soruyu bana 20. kez soran Helin'e bıkınlıkla baktım.