Tükendim Galiba

2K 111 87
                                    

"Kerem dursana!" sağlık çantasının içindekileri kontrol ederken bir yandan yanı başımda sürekli elimi tutmaya çalışan Kerem ile mücadele ediyordum.

"Banane ya sevgilimsin sen benim. Ben uzak durmak istemiyorum!" çocuk gibi mızmızlanmaları normal şartlarda hoşuma gidiyor olsa da şu bir kaç gündür beni delirtmişti.

"Ya anlaşma yaptık kabul ettin! Şimdi mızıkçılık yapamazsın!" derin bir iç çekti.

"Anlaşmayı kabul eden kafamı sikim." elimle ağzına hafif bir şekilde vurdum.

"Ayıp." fırsattan istifade dudaklarındaki elimi öptü.

"Antrenmana gitsene hadi." omuz silkti.

"Hocaya karnım ağrıyor dedim, biraz sonra giderim." hafif endişe ile baktım yüzüne.

"Karnın mı ağrıyor? Üşüttün mü ki?" bir süre yüzüme baktı.

"Ah bilmiyorum ki. Çok ağrıyor." elimdeki malzemeleri bırakıp odadaki sedyenin üstünde oturan Kerem'e yaklaşıp elimi karnına attım.

"Neresi ağrıyor? Burasına bastırınca acıyor mu?" bastırdıktan sonra ufak bir inilti döküldü dudaklarından. Daha demin bir şeyi yoktu.

"Apandisit falan mı acaba? Ne oldu birden bire Allah Allah? Miden bulanıyor mu?" elimi tutup sıktı hafifçe.

"Yaklaşsana biraz." sesi kısık çıkmıştı. Başımı ona doğru eğdim. Dudaklarıma derin bir öpücük kondurduğunda kendimi geri çekememiştim. Çekmek istememiştim.

"Bu muydu karın ağrın Kerem Bey!" geri çekildikten sonra koluna çimdik attım.

"Ah acıdı ya, hem ağrıyor bak karnım aaa çok kötüyüm." bu kez tuzağına düşmedim.

"Hadi canım onu bir kere yerler. Kalk antrenmanına git delirtme beni." dudaklarını büzdü.

"Gidiyorum." yan bir bakış attım. Kapıdan çıkacakken içeri giren Barış ile duraksadı. Barış gözlerini ikimizin arasında gezdirip en son bana baktı.

"Neyi varmış? Karnı falan bir şeyler diyordu." Barış'ım ya hepte endişelenir şu yalancı üçkağıtçı sarı kafa için.

"İyi iyi maşallahı var. Seni beni cebinden çıkartır." dediğim şeyle Kerem elini iki yanına atıp konuştu.

"Cebim yok." yaptığı komik olmayan espriye gerçekten gülesim geldiği için kendime bir ton küfür etmiştim içimden. Aşk böyle bir şeydi sanırım...

"Şu aşırı şakacı arkadaşını alıp götürür müsün Barış yanımdan."

"Sarı senin bir şeyin yoksa kalk git lan sahaya. Ben Mira'yla konuşcam." Kerem gözlerini kısarak baktı Barış'a.

"Ne konuşacaksın pardon?" Barış Kerem'e gözleriyle küfür etmişti resmen. Sonra ağzıyla da etti tabi.

"Ebenin amını... siktirip gitsene birader şurdan." Kerem biraz daha diretecekti ki ben araya girdim.

"Gitsene Kerem!" bana baktı sonra oflayıp çıktı odadan.

Barış kapıyı kapatıp tam karşıma oturdu.

"Mira. Siz hakikaten ayrıldınız mı bu Sarı'yla?"

"Ayrıldık işte Barış."

"Ya bu çok üzülüyor, pişman bak baya da. Sen kızmakta haklısın da hani fıstık gibi ilişkinizi değmeyecek bir kız için bitirmeyin be kızım." başımı yalandan karıştırdığım dosyalardan kaldırıp Barış'a baktım. Nasıl mükemmel bir dosttur bu çocuk ya. Hala Kerem için uğraşıyor ve ben Barış'tan bir şeyleri sakladığımız için çok pişman hissediyorum.

Yanlışlık |Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin