-3 ay sonra-
Kerem'le artık sevgiliydik yani deneme sürecimiz zaten 2 hafta sürebilmişti. Bu sürecin başı biraz olaylı olmuştu tabi çünkü kızlara hemen söylememiştim daha bir şey yoktu ortada. Kızların olayı öğrenme sebebi ise Barış'tı. Helin ve Barış arasında bir yakınlık başlamıştı açıkcası bende ikisini aşırı yakıştırdığım için sürekli yol yapıyordum ama ben Barış'ın bizi patlatacağını nerden bilebilirdim ki. Haliyle kızlardan uzunca bir süre trip yedim. Neyse ki en sevdikleri makarna tarifmi yapınca affedilmiştim.
Şimdiyse odamda oturup bilgisayarda dosyaları düzenliyordum son zamanlarda fazla birikmişti.
"Gelebilir miyim?" başımı çevirdiğimde gördüğüm harika yüzle güldüm.
"Bilmem biraz düşüneyim." daha da güzel gülünebilirmiş gibi gülüp kapıyı kapattı.
"Eee sen sürekli böyle antrenmanı bırakıp odama gelirsen işimiz var kaptan."
"O zaman sende bu kadar güzel olup kendini sürekli özletmeseydin. Benim sorunum değil." inanamayarak kahkaha attım.
"Akşam maç var." bir anda ciddileşti. Gergindi her halinden belliydi. Zor ve önemli bir maçtı takım için. Elini tuttum.
"Başarıcaksınız." olumsuz bir şekilde kafasını salladı.
"Bilmiyorum içimde kötü bir his var." O böyle söyleyince bende huzursuz olmuştum.
"Pozitif düşünüyoruz pozitif oluyor kapat gözlerini derin nefes al ver al ver." hem kafasını dağıtmak için hemde cidden rahatlaması için bende harektleri yapıyordum. Bir anda dudaklarını dudaklarımda hissetmeyi beklemiyordum. Çok uzun olmayan bir öpücüğün ardından geri çekilen ben olmuştum ona kalsa bırakmayacak gibiydi.
"İşte şimdi pozitif düşünebilirim." alnını alnıma dayadı.
"Kalbime zarar veriyorsun Aktürkoğlu." sırıttı.
"Maç müthiş geçicek çünkü siz mükemmel bir takımsınız çünkü siz Galatasaraysınız ve ben eminim sen bugün Sami Yen'de adını söylettireceksin." gözlerini kapattı hala alınlarımız birbirine yaslıydı.
"İyi ki yanlışlıkla bana o mesajı attın sevgilim. İyi ki."
"İyi ki." odanın kapısı çalınmadan açıldığında ani refleksle geri çekildim. Burak gelmişti.
Kerem, sinirle geri çekilip gözlerini Burak'a dikti. Sakinleşmesi adına elimi eline attım. Yaklaşık 3 aydır bu gerginliği çözememiştik. Burak'a karşı başta bende öfkeli olsam da daha sonra umursamamayı tercih etmiştim ama Kerem pek beceremiyordu.
"Kapı var. Tıklatsan keşke." Kerem ters bir şekilde konuşunca Burak mahçupça cevapladı.
"Kusura bakmayın. Mira şu rapor vardı bakacaktık." Mata'nın sağlık raporundan bahsediyordu.
"Tamam. Bakalım." dedim ama yanımda oturan Kerem kalkmak için hiçbir hamle yapmıyordu.
"Sevgilim. Sen antrenmana dönmeyecek misin?" Kerem gözlerini gözlerime dikti.
"Bende bakayım. Merak ettim neyi varmış abimin." asıl olayın merak olmadığını hepimiz biliyorduk tabi.
"Yalnız hasta gizliliği." Burak konuşmasan keşke.
"Se-" Kerem konuşacakken elimi ağzına attım.
"Sen git hadi bizde işimizi yapalım." gözlerinde safi öfke vardı.
"Kovuyorsun. Şu herif yüzünden." saçmalıyordu.
"Hayır. Mantıklı olanı söylüyorum. İşim ya bu benim."