Nagi ve Jay depo, ev, mekan akıllarına ne gelirse bakıyorlar ama bir türlü Reo'nun yerini bulamıyorlardı.
Sanki yer yarılmışta içine girmiş gibiydi. Japonya'nın altını üstüne getirmiş, ufacık bir iz bile bulamamışlardı.
O sırada telefonuna gelen konum bilgisiyle Nagi, hiç düşünmeden yola koyuldu.
Jay başka bir arabayla arkasından Nagi'yi takip ederken telefonuna uzanıp mesaj yazıp gönderme tuşuna bastı.
"Beklediğimden kolay oldu." Diye mırıldanıp yola odaklanırken Nagi'yi gözden kaçırmamaya çalışıyordu.
Araba eski ve yıkılmak üzere olan bir tamir dükkanının önünde dururken Nagi, içindeki korkuyu bir kenara atıp belindeki silahı sıkıca kavradı.
Kırık kapıdan içeri girip koridorda ilerlerken bir kapının açılmasıyla duraksayıp silahını kaldırdı.
İsagi, kapıya yaslanmış ona gülümseyerek bakarken konuştu. "Bu kadar hızlı gelmeni beklemiyordum."
"Reo, nerede?!" Diye bağırdı boynundaki damarlar belirginleşmeye başlarken. İsagi'nin gülümsemesi genişlerken içeriyi işaret etti.
"Burada." Deyip içeri girdi. Nagi, silahı indirmeden odaya girerken odanın boş olmasıyla bakışları tekrar İsagi'yi buldu.
"Dalga mı geçiyorsun benimle orospu evladı? Reo'yu ver bana! Yemin ederim seni öldürmekte tereddüt etmem."
İsagi, dudağını büzüp yere eğdi bakışlarını. "Neden inanmıyorsun burada diyorum." Dizinin üstüne eğilip yerdeki külleri avuçladı.
"Bak işte burada." Avcunu açıp Reo'ya uzattı. "Sevgilinin külleri."
Nagi'nin gözleri kocaman açılırken birkaç adım gerilemişti. "Ne saçmalıyorsun lan sen?" Sesindeki güçsüzlük bedenine de yansımış titremeye başlamıştı.
"Bak sana Reo'ya neler yaptığımı anlatacağım iyi dinle. Önce bebeğinin öldüğünden emin olana dek tekmeledim onu. Sonra tek tek tüm tırnaklarını söktüm. Yüzüne kezzap attım. O halini görmeliydin Nagi." Heyecanla ayaklandı.
"Çığlıkları o kadar güzeldi ki... ölmek için nasıl yalvardığını izlemek ister misin? Ama dur bunu sana göstermem doğru olmaz... çok düşüncesizim kusuruma bakma." Ensesini kaşıyıp kotunun cebinden ufak bir kutu çıkarttı ve Nagi'ye uzattı.
Nagi, korkuyla bakışlarını küllerden çekemezken İsagi, sıkılıp kutuyu yere attı. Kutu yere düşüp kapağı açılırken mor saç tutamlarıyla kanının donduğunu hissetti.
"Eh sonra bakamayacağım kadar mide bulandırıcı bir hal aldığı için canlı canlı yaktım onu. Küllerini almak istersin belki diye buraya bırakayım dedim."
Nagi, hızlı bir şekilde İsagi'ye yumruğunu indirirken İsagi, kahkaha atmıştı. "Psikopat orospu çocuğu!" Gözyaşları yanaklarına dökülmeye başlamıştı. Gözleri öfkeyle parlıyordu.
"Ah ağlıyor musun sen?" Deyip ağzındaki kanı tükürdü. "Bu kadar mı aşıktın? Tüh çok yazık oldu."
Nagi, ardı ardına yumruklarını suratına indirirken İsagi, zevk alıyormuşçasına sırıtıyordu.
"NEDEN LAN? NEDEN? REO'NUN HİÇBİR SUÇU YOKTU! BEN KANDIRDIM ONU! BEN KOŞTUM PEŞİNDEN! İLK AŞIK OLANDA BENDİM! SENİNLEYKEN GİDİP ONUNLA YATANDA BENDİM! BENİ ÖLDÜRMEN GEREKİRDİ..."
İsagi, ağzına dolan kanı tekrar tükürüp sakin bir şekilde konuştu. "O zaman intikamımı nasıl alırdım Nagi?" Nagi'nin yumruk olan eli havada asılı kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge || Nagireo Omegaverse
Fanfiction『Nagi Seishiro x Mikage Reo』 » Cinsellik içerir. 『230223 - 050523』