Kilim

65 8 16
                                    

Sonraki birkaç ay Prens Oh Sehun için diğer günlerden pek de farklı geçmedi. Sarayda olduğu zamanlar gibi yemek yiyor, talim alanında egzersiz yapıp birkaç Çinli düşünürün kaleme aldığı kısa denemeleri okuyordu. Uzaktan bakan ve Prensi az buçuk tanıyan bir göz, tüm bunlarda hiçbir sorun bulamaz, hatta bu kadar kolay adapte olabildiği için kudretli Prensiyle içten içe övünürdü. Açık bir gerçek vardı ki, Veliaht Prens Doyun'a karşı olan güven bu toy Prens için yoktu.

Lakin tüm bunları bir bir başlık altında ele alacak olursak, Prens Sehun hiç de eski Prens Sehun değildi. Günlük rutinine birebir uyuyor, ağabeyinin telkinlerini dinleyip uslu bir çocuk oluyordu fakat tüm bunların yanında dikkati bir daha toparlanamayacakmış gibi dağınıktı. Öncelikle eskinin aksine bol bol düşünüyor, genel anlamda karamsar bir ruh hali içerisinde oluyordu. Muhafız Baekhyun Prensin bu tavırları hakkında çokça şikayet ediyor, bir çeşit depresyona girmemesi için Buda'ya dua etmekten başka hiçbir çare bulamıyordu. 

Elbetteki depresyonunun ana konusu Geumsang'da bulunan diğer ülke Sillaydı, daha doğrusu Veliaht Prens Kim Jongin. Prens ağabeyinin anlatımlarının tersine barışçıl falan değildi, açık bir biçimde her hareketinde genç olana göz dağı veriyor, korkutma çabası içine giriyordu. Prens Sehun tam da buna anlam veremediği için karamsar bir ruh haline bürünmüştü işte. Ağabeyinin yanıldığını, Silla'nın barış yanlısı olmadığı konusunda kafasında dolanan tilkileri engelleyemiyordu. 

Korkusunun ana teması da buydu, herhangi bir anlaşmazlık durumunda Kralı ikna edemez, Geumsang yönetimine el koymak zorunda kalabilirdi. Bu da diğer ülkenin hoşuna gitmez, direkt olarak iki ülkeyi tekrar ardı arkası kesilmeyen kanlı bir savaşa sokardı. Goguryeo Kralı'nın hastalıklı düşünceleri de hesaba katılırsa, bu bir savaş olmaktan çıkar, tam anlamıyla sivil katliamına dönerdi. Tüm bunlara sebep olacak olan şeyin birkaç iğneleyici tavır olması, Prensin tüylerinin ürpermesine neden oluyordu. 5 milyona yakın insanın hayatı, onun birkaç kibirli tavrı görmezden gelmesine bağlıydı. 

Nitekim son birkaç ay boyunca da böyle yaptı, Veliaht Prensi olabildiğince görmezden gelip yaklaşmamaya özen gösterdi. Kendi karakteri ve tahammül seviyesini de bildiğinden, bulabildiği en sağlıklı yol buydu. Ağabeyinin 'sık sık görüşme ayarla'telkinlerini dahi görmezden geliyor, denetim için pazara çıkmamaya çalışıyordu. 

Karaladığı kağıt parçasını bir kenara iterek derin bir nefes aldı, askerlerden başka hiçbir şey barındırmayan bu ahşap yapı, depresyonunu daha kötü bir hale sokuyordu. Lakin açık bir biçimde kendini sadece bu karargahta güvende hissediyor, ne kadar bunalırsa bunalsın dışarı çıkmamak adına her şeyi yapıyordu. Son zamanlarda askerleri ile talime bile katılmaması Geumsang'da birtakım dedikoduların yayılmasına sebep olmuştu. 

Herkes Prens Sehun'un Geumsanglı bir kadına aşık olduğunu, arzularını bastıramayıp Goguryeo'ya ihanet etmemek adına pek fazla halkın arasına karışmadığını konuşuyordu. Bu dedikodu gerçeği yansıtmasa bile, Goguryeo tarafından duyulması pek hoş olmazdı, özellikle de Kral Junhaseon tarafından. Bu yüzden biraz halkın arasına karışmalı, dedikoduları bir nebze de olsa azaltmalıydı.

Kapı tıklandığında omuzlarını dikleştirip, tilkileri kafasından uzaklaştırdı. Ardından yorgun bir tonda cevapladı. "Gir." 

Muhafız Baekhyun başı önde yavaşça Prensin huzuruna giriş yaptı, eğilerek selam verdi "Prensim." 

"Pazarı güzelce kolaçan ettiniz mi? Herhangi aksi bir durum var mı?" 

Muhafız başını iki yana sallayarak olumsuz bir mırıltı bıraktı "Hiçbir problem yok Prensim, tüm güvenlik önlemleri alındı. Sillalı birkaç subaya sizin pazarı dolaşmaya çıkacağınız bilgisini ulaştırdık, herhangi bir suikast girişiminde bize yardımcı olacaklarını kesin bir dille anlattılar." 

Rayiha//SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin