Konuşma

49 9 14
                                    

Gün doğana kadar Veliaht Prens, diğerinin ataklarına tek bir an bile gözünü kırpmadan şahit oldu. Bu şahit oluşluk, içinden bir şeylerin kopmasını da beraberinde getirdi. Gün doğumuna az bir süre kala Genç Prens'in kolundaki kanama artmış, hekimler utana sıkıla kolunu bir daha eskisi gibi kullanamayacağının acı haberini kendisine vermişlerdi. 

Hiçbir şeyin düzeldiği falan yoktu. Prens Doyun en hızlı biçimde tahta geçemezse, Goguryeo ve Silla arasındaki savaş kesinlikle kaçınılmaz olacaktı. Bunu fark ettiği vakit daha fazla orada duramadı, kendisine emanet edilen bir şeye sahip çıkamamış, tüm her şeyin sonunu kendi elleriyle getirmişti. Yüce Buda'dan merhamet diliyordu ki, Genç Prens ona anlayışlı davransın. Şayet bir şekilde babasının yanına dönüp ağabeyini dinlemeyeceğini söylerse, onu yanında tutması için hiçbir sebep kalmayacaktı. 

Genç Prens onun için elinde tutması gereken yegane şeylerden birisiydi. Barış gelecek, onun güvende olduğunu bilerek ömrü boyunca kafasını yastığa huzurlu bir şekilde koyabilecekti. Lakin artık o hayalleri kurabilmekten, çok uzaktaydı. Bastıramadığı duyguları kendini bir kuyuya atma isteğini tetiklese de, hiç değilse bir süre için kendisine engel olmuştu. Kendisini kötü sona odaklamak istemiyor, bundan olabildiğince kaçınıyordu.

Karargahın önündeki açıklığa çıktığı vakit derince nefes aldı. Ciğerlerine giren soğuk hava, benliğini sarsmış, bir ihtimal daha dayanıklı düşünmesine sebebiyet vermişti. Cebinden dün akşamdan beri onlarca kez içtiği kenevir sarmasını çıkarıp kısa bir nefes aldı, soğuk havanın aksine bu başını döndürmüş, kenardaki ağaca tutunma isteğini tetiklemişti. Savaşamayarak ağaçtan hafif bir destek aldı.

Kafasında dönen milyonlarca düşünce iç sıkışıklığını çözümlenemez bir hale getiriyordu, her ne kadar kötü sona odaklanmak istemese dahi, Genç Prens'in yüzüne nasıl bakacağını bilemiyor, nereden başlayarak anlatması gerektiği konusunda oldukça ikilemde kalıyordu. Hoş, bunun açıklanacak bir kısmı olduğuna dair bile büyük şüpheleri vardı. Herkese bir açıklama yapabilirdi, lakin henüz yirmilerinin başındaki adama kolunu kısmen kaybettiğinin açıklamasını çok zor yapardı. 

Sarmasını bitirdiği vakit bedenini doğrulatarak, açıklığı sonlandıran ana kapıya doğru ilerlerdi. Adımlarını bilerek yavaş tutuyor, konuşmayı ne kadar geciktirirse bir şeylerin düzeleceğini düşünüyordu. Lakin düzelmek bir kenara, daha kötü olmaması için Yüce Buda'ya dua etmekten de başka çaresi yoktu. Birkaç dakika içinde korunaklı kapının önüne geldi, sopa yutmuş gibi dimdik bekleyen Chanyeol, doğrularak Prens'i selamladı. 

"Prensim."

Kapıya kısa bir bakış atıp bakışlarını muhafızın üzerinde odakladı. "Sakinleşti mi?"

"Kısmen. Doktorlar acı çektiği konusunda kuşkudalar, Genç Prens bir tür transta gibi, bize bilerek cevap vermediğini düşünüyoruz. Geceden beri sadece Goguryeolu muhafızın, Veliaht Prens Doyun'un onun için yolladığı mektubu okumasına izin verdi. Lakin mektup kulağına fısıldanırken bile tek yaptığı kaş çatmaktı."

Duydukları kaşlarının iyice çatılmasına sebep oldu, işte şimdi korktuğu şey tam anlamıyla başına geliyordu. Kafasını kapıya çevirip nefeslendi, ardından yavaşça fısıldadı. "Kapıyı aç."

Muhafız onun dediğini ikiletmeden kapıyı açtığında, yatağın üzerinde bir ceset gibi yatan beden gözüne çarptı. Gözleri açık, onu kontrol eden doktoru sinsice izliyor, sorduğu hiçbir soruya mimikleriyle dahi cevap vermiyordu. Öylesine boş bakıyordu ki, tıpkı içine kötü niyetli bir ruh girmiş gibiydi. Birkaç adım attığında doktor eğilerek selamladı.

"Veliaht Prensim." 

"Dışarı çık, Genç Prens ile bir süre ben konuşmayı deneyeceğim." 

Doktor kafasını sallayıp onu onayladığında, yataktaki beden en ufak bir tepki dahi vermedi. Bu durum iyiden iyiye canını sıksa da pek çaktırmadı. Sessizce doktorun eşyalarını toparlayıp odayı terk etmesini bekledi. Nihayetinde doktor odayı terk ettiğinde, topuklarını bastıra bastıra yatağın önüne kadar geldi. Genç Prens ısrarla bakışlarını indirmese de derin kaş çatması, günler sonra verdiği ilk olumlu tepkiydi. 

Rayiha//SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin