"Hadi gidelim."
"Efendim?" Çıkış saatinin geldiğini fark edince ayağa kalktım. "Ha, evet. Hadi gidelim."
Kafeye doğru ilerlerken Eda ve Elif'le karşılaştık.
"Hey, Bulut! Selam. Nereye böyle?"
"Selam kızlar. Ufak bir işimiz var." Eda'nın İris'i baştan aşağı süzdüğünü görünce onu hemen oradan götürmem gerektiğini anladım.
"Sen sanırım yenisin. Ben Eda. Bulut'un arkadaşıyım." İris'e baktığımda bana korku dolu gözlerle bakıyordu. Bir dakika. O korkuyor mu?
"Gerçi üniversite başlayalı iki ay oldu. Yeni başlaman garip. Her neyse, eeee, sen kimsin? Gözüm seni ısırıyor bir yerlerden." Gözlerini kısarak dikkatlice süzdü İris'i. Hayır, tanımamalıydı. En azından şimdilik.
"İzin verirseniz, bizim acilen gitmemiz gerek." derken bir yandan da İris'in göze batmaması için onun önüne geçtim. "Gitsek iyi olur."
"Peki, öyleyse. Sonra görüşürüz." Eda'ya cevap vermeden İris'i çekiştirmeye başladım. Kafenin tam tersine gidiyorduk. Ama olsun. Eda'dan ne kadar uzak kalırsak o kadar iyi olurdu.
Arka bahçeye çıktığımız zaman "İyi misin şimdi?" diye sordum. Banklara doğru ilerliyorduk. Cevap vermeyince dönüp baktım. Ellerimize bakıyordu. "Hey!" dedim bana bakması için. Ürkerek,
"Ah, şey, evet. Daha iyiyim." dedi. "Teşekkür ederim. Beni onun yanından kurtardığın için." Sırıtarak konuştum,
"Kurtarmak denir mi bilmem ama rica ederim."
"Evet, kurtarmak denir."
"Ben sadece korktuğunu görünce-"
"Hey, İris." Arkamdan gelen sesin kime ait olduğunu anlamak için döndüğüm sırada İris elini elimden hızla çekti ve
"Selam, Tuana." dedi.
"Uzun zaman oldu görüşmeyeli."
"Evet."
"Biraz konuşabilir miyiz İris?" İris benden cevap bekliyordu. Gülümseyerek,
"Tabii ki de. Hadi git konuş. Ben buradayım." dedim. Banka oturdum ve Tuana'nın İris'i çekiştirmesini izledim. Biraz sonra görüş alanımdan çıkmışlardı.
Neden, uzun zamandır görmediğim İris, yeniden karşıma çıkmıştı ki? Tam da unutacakken...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Bir "Arkadaş"
Tienerfictie"Geçen yıl ki ürkekliğinden eser yoktu. O korkak bakışları kaybolmuştu. Şimdi kendinden emin bir duruşu ve parlak gözleri vardı."