~ 5.Bölüm ~

195 24 0
                                    

Asya'nın da gelişiyle ilerledik durağa.

"Bunlar hep böyledir İris. Korkma sakın yani." Asya'nın söylediği şeye sadece gülerek verdim tepkimi.

"Nasıl yani?" İris ciddiye almıştı.

"Yani, Bulut hep Elif ve Eda'ya karşı mesafeliydi. Ben aralarına girene kadar onun gülümsediğini bile hatırlamıyorum. Değil mi Bulut?" Konuşmak yerine başımla onayladım. İris'in gergin bakışlarını üzerimde hissetsem de bakmadım ona. Asya ortamdaki gerginliği hissedince gülerek konuyu değiştirdi.

"Ee, İris. Başakşehir'in neresinde oturuyorsun?"

"Bizim sitede. Ama diğerleri bilmesin."

"Neden ki?"

"Bir ara anlatırım. Ama şimdilik sırrımız olsun bu. Olur mu?" Hiç üstelemeden;

"Tamam. Sırrınız benimle güvende." Diyerek göz kırptı.

"İşte bu yüzden kimsenin bilmediği şeylerimi biliyorsun." Elimi omzuna attım ve öyle ilerlemeye devam ettik.

"Hah, evet. İris'ciğim, Bulut hakkında ne öğrenmek istersen hepsi bende var. Sorduğun her şeye cevap bulabilirsin. Bunu garanti ediyorum."

"Ben sana o sırları herkese dağıt diye mi verdim be?!" Onun hassas noktasını bildiğim için gıdıklayarak cezalandırdım onu. Bir yandan kahkaha atarken bir yandan da kaçmaya çalışıyordu elimden.

"Tamam, tamam şakaydı. Bırak lütfen." İris'e döndüm ve tebessümünün kırgın olduğunu farkettim.

"Ne o bakış? Sen de mi gıdıklanmak istiyorsun yoksa?" Anında kendisini savunmaya aldı.

"Aman aman. Ben almayayım. En son gıdıkladığında ölecektim." O zamanı hatırlayınca kahkahalara boğuldum.

"Ama o zaman senin de suçun vardı. Seni uyardığım halde beni dinlemedin."

"Ya sadece arkadaşıma merhaba dedim. Ne kadar kötü bir şey olabilir ki?"

"Sen iyi biliyorsun ne olabileceğini." Bizim gülüşmemizi bölen Asya'nın;

"Vay vay vay... Demek geçmişiniz var sizin, ha?" demesi oldu.

"Evet. Ama bu da bir sır ola-" Heyecanlı bir şekilde lafımı kesti.

"Bir dakika... Yoksa bu kız-"

"Şşşş, ne diyeceksen sonra de, şuan değil."

"Neden? Bırak söylesin. Hem ben de merak ettim söyleyeceği şeyi. Bu kız ne Asya?" Öldürücü bakışlarla Asya'ya baktım.

"Valla Bulut'cuğum o bakışların şuan bende işe yaramayacak." İris'e dönerek konuşmaya devam etti. "Ya bu bana bir ara İsmail diye birini anlatmıştı. Gerçek adını söylemek yerine bu ismi söylemişti. 'Çok yakındık, tatlı ve güzel biriydi.' demişti." İris gülmemek için zor duruyordu.

"Bu nasıl bir İsmail ki hem tatlı hem de güzel olabiliyor?"

"İşte benim de kafam buna takılmıştı. Yani bir erkek nasıl güzel olsun?" Konuya daldım hemen.

"Ya olamaz mı? Belki erkek güzeli hı?" Otobüs yaklaşıyordu durağa. "Hem susun, otobüsümüz geldi."

"Yüce biri gelmiş gibi davranıyorsun Bulut. Her zaman ki otobüsümüz işte." Otobüsün kapıları açılınca ikisini arkada bıraktım.

"İyi akşamlar, kızlar."

"Merhaba, İsmail amca. İyi akşamlar." Kartımı okuttuktan sonra arkaya doğru ilerleyecekken İris'in fısıltısıyla durdum.

"Onun da mı adı İsmail? Belki aradığın İsmail odur?" İris'in Asya'yla gülüşmekten 'Sen de mi be?' bakışımı görmemesine kırılsam da sessizce önüme dönüp ilerledim. Arka taraftaki yerimiz kapılmıştı. Ve her yer doluydu her zaman ki gibi.

"Gördünüz mü? O kadar konuştunuz ki, ayakta kaldık."

"Ay Bulut ne alaka? Biz konuşmaya burada mı başladık sanki?"

"Boşver Asya. O ne derse o."

"Bu ortamda bile nasıl bu kadar rahat gülebiliyorsunuz? Biraz daha sessiz olun. Hem siz ne ara kaynaştınız böyle?" İkisi de bilmem dercesine omuz silkerek gülmeye devam ettiler.

"Bir de senkorize hareket ediyorlar." diyerek elimi alnıma götürdüm.

Eski Bir "Arkadaş"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin