0.6 - Fotoğraflar

645 63 133
                                    

Sıramda oturmuş kitap okuyordum. Şahsen kitap okumanın ruhu sakinleştirdiğine kesinlikle katılıyordum çünkü okurken sakinleştiğimi gerçekten hissediyordum.

Sabah Halam her sene olduğu gibi içtiğim için 2 saat azarlamış daha sonra okula göndermişti.

Bir anda kitabım önümden çekildi. Kafamı kaldırıp kitabımı alan kişiye baktığımda Minho olduğunu gördüm.

Gerçekten ama gerçekten bıktım şu aptaldan! Anlamıyorum ki neden bana zorbalık yaptığını. Hem daha 1 hafta bile olmamışken benden bu kadar nefret etmesini aklım almıyor.

"Kitabımı verir misin?" Bakın ben bu çocuktan korkuyorum evet bunu ezberlemeniz lazımdı. Korkulacak biri değil diyebilirsiniz ama yerimde olsanız sizde benim gibi çekinir ve korkardınız!

"Aşka inanıyor musun cidden?" Dedi okuduğum kitap ile dalga geçerek. Tanrım işte toplum bu yüzden bozuluyor! Siz kimseye karışma lüksünde değilsiniz, kimseyi eleştiremezsiniz.

Tabi ki insan istemsizce eleştirir ancak bunu içinizde tutmalısınız çünkü siz o kişinin hiçbir şeyi olmuyorsunuz.

"Evet inanıyorum" dedim dürüstlükle. Aşk her ne olursa olsun vardır kimse eşsiz bu dünyaya gelmez.

"Hâlâ ergenlikten çıkmadın mı sen!?" Dedi kızarcasına. Asıl ergenlikten çıkmamış olan oydu! Bana kafayı yedirmeye ant içmiş gibiydi sözleri bu yüzden sakin olmalısın Han.

"Aynen öyle" dedikten sonra elimi uzattım o'da anlamamış olacak ki bana bakıyordu.

"Kitabım" dedim arkasında duran kitabı işaret ederken.

"Almak istersen al" dedi ve kitabı yukarı kaldırdı. Sanırım benden 3 santim kadar uzundu bu yüzden alamıyordum. Zıplayıp elindeki kitaba ulaştım ancak çok dip dibe olduğumuzu fark ettim.

Gözleri gözlerime bakarken nefeslerimiz yüzümüzü yalıyordu. Boş olan elini belime yerleştirip beni iyice kendine çekti.

"Belin çok ince, her insanın aşık olacağı bir güzelliğe sahipsin, feci derecede kusursuzsun ama tam bir sürtük olursun" dedikten sonra beni yere itti ve ben yere düşerek kafamı bir sıraya çarptım.

"Canın mı acıdı? Daha çok acısın" dedikten sonra elindeki kitabımı çöpe atıp sınıftan çıktı.

Kafamı tutarken herkes bana acır gözlerle bakıyordu. Hızla ayağa kalkıp koridorda elleri ceplerinde ilerleyen Minho'yu gördüm.

Öyle bir sinir sarmıştı ki bedenimi ben bile ne yaptığımı bilmiyordum.

"Lee Minho!" Bağırmam ile ezikleyici bakışlarını üstümde gezdirdi.

"Attığın o kitabı götüne sokarım!" Diyip hızla ona doğru koştum. O daha ne olduğunu idrak edememişken ben onu tüm gücümle yere fırlatıp üstüne çıktım.

"Ne istiyorsun benden?" Dedim çıldırmış gibi.

"Benliğini" dedi arsızca gözlerime bakarak. Benliğimi zaten almıştı! Sarece bununla yetinmiyor ve başka bir şey istiyordu bunu en derinlerinde hissediyordum.

"Aptallığı oynamayı bırak! Benliğimi zaten aldın"

"Biraz daha sürtünürsen seni bu gece sağ bırakmam" dediği şeyle oturduğum yere baktım. Tamda erkekliğinin üzerine oturmuştum.

Ben, yavaş yavaş kızarırken o sadece bana bakıyordu. Tüm cesaretimi geri toplayıp üzerinden kalktım.

"Sonunda akıl edebildin. Her neyse bugün okul çıkışını bekle" demesi ile bugün tekrar dayak yiyeceğimi anlamıştım.

Ayağa kalkıp omzuma çarparak geçti. Koluma değen bir elle o tarafa baktım bu Soobin di.

"Bir şey mi oldu? Minho sinirle gidiyordu da" ne yani daha az önce benimle alay ederek gidiyordu?

"Hayır bir şey olmadı" dedim yutkunarak. Bu olanlar hiç normal değildi hemen halamla konuşup bu okuldan gitmeliydim yoksa hayatım zaten yokken daha da yok olacaktı.

"Peki sen öyle diyorsan. Ha bu arada bugün işin yoksa seni bir kafede arkadaşlarımla tanıştırmak istiyorum." Gerçekten arkadaşları ile mi tanıştıracaktı? Yani arkadaşlarım olurlar mıydı ki

"Ah o..olur tabi ki" dedim hüzünle. Arkadaş kelimesi bana ne kadar uzak geliyordu öyle..

"Hey hey ne oldu?" Soobin ellerini omuzlarıma koyarak endişeyle bana bakıyordu.

"Hiç bir şey sadece aklıma eskiler geldi boş ver" dedim sıcak bir gülümsemeyle.

"Üzülme ya" dedi Soobin omuzlarımı hafifçe sıkarken. Üzülmemek elde değildi çünkü ben ilk defa böyle bir şey için çağrılıyordum.

"Ah her neyse ben bir lavaboya gideceğim daha sonra görüşürüz Soobin" soobin kafasını olumlu anlamda sallayıp sınıfa doğru gitti. Bende lavaboya girdiğim an kendimi bir kabine kilitleyip klozetin kapağını kapattım ve üzerinde bağdaş kurdum.

Cebimden annemin ve babamın fotoğrafını çıkarıp baktım.

"Sizi çok özledim.. bilmiyorum neden bir anda böyle olduğumu" gerçekten bana ne olmuştu, bu duygusallık neden vardı?

Tekrar fotoğrafları cebime koydum. Bu fotoğraflar onlardan kalan son şeylerdi bu yüzden çok dikkat ederdim.

Tuvalleten çıktığımda herkes bana bakıyordu ama ne olmuştu ki? Çoğu kişi okul panosunun önündeydi ve bana iğrenç bir şekilde bakıyorlardı. Herkesi ite ite panonun oraya gidip panoya baktım.

Bu kadar ileri gidemezdi! Çıplak fotoğraflarımı panoya asacak kadar çıldırmış olamazdı!

Panoda altımda sadece boxer vardı ve giyinme odasındaydım büyük ihtimalle üstüm kirlendiği için soyunma odasında üstümü değiştirirken çekilmişti.

"Beli muhteşem"

"Hey Han bu gece bana gelsene"

"Kendimi çekesim geldi"

İğrenç gülüşmeler ve benim ağlayışlarım..

_______________________________

Ulan bunu yapmicaktım lan valla Jisung'a üzüldüm bebeğim benim

Baya uzun zamandır bölüm gelmiyor kusura bakmayın lütfen

Baya uzun zamandır bölüm gelmiyor kusura bakmayın lütfen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Alkışla / minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin