"Hadi ama jisung benden kaçma" Minho sinirli sesiyle bağırarak evde beni kovalıyordu. Daha az önce canımın acımayacağını söylüyordu ve şuan elinde ki bıçakla beni arıyordu!
"Burda mısın?" Alayla sormuştu ve kapı bir anda açıldı, Minho içeriye girip etrafta dolanmaya başladı.
"Biliyor musun bugün sevgili babama Dünya'nın en büyük acısını bıraktım, canından çok sevdiği komada ki annemi öldürdüm. Acaba bunu görünce ne yapacak?" Annesini mi öldürmüştü? Tanrım bu bir deli!
Gizlendiğim dolap bir anda açılınca korkuyla ona baktım. "Benim küçük sincabım da buradaymış" sırıtarak kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Terden yüzüme yapışan saçlarımı hafifçe işaret ve orta parmağıyla geriye itti.
"Çok terlemişsin" emin olun onun yanında olduğunuz her salise terden ıp ıslak olurdunuz çünkü o cidden çok korkutucuydu. Bileğimden tutup beni buraya geldiğimizden beri beni tuttuğu odaya sokup kapıyı kilitledi.
"Biliyorsun eğer seni bu odaya sokmazsam zarar veririm, sadece odada kal" 1 haftadır olduğu gibi aynı sözleri söyledi ve çekip gitti.
Burada yaklaşık 9 gündür kalıyorduk inanın neresi olduğunu bilmiyorum ancak çok gizli bir yerdi sadece bunu biliyordum. Buraya geldiğimizden beri Minho olduğundan daha fazla kötüleşmişti ve herkese zarar veriyordu ben hariç.
Bilmiyorum ne zaman sinirlense sinirini birisinden çıkarıyordu bu kişiler genellikle korumalar olurdu ancak bu sefer annesi olmuştu. Bir insan neden annesini öldürürdü ki? Ben anneme kıyamazdım bile ancak o öyle bir duygusuz ki annesini öldürüyordu!
Odada bulunan kitaplıktan 2 gündür okuduğum kitabı alıp yatağa uzandım ve okumaya başladım.
Yaklaşık 3 saatir kitap okuyordum ve kitap bitiyordu. Kapının kilidini ve daha sonra kendisi açıldığında Minho içeri girdi. Tekrar birlikte yatacaktık!
Allah kahretmesin buraya geldiğimizden beri her zaman benimle uyuyordu ve bu benim midemi bulandırıyor.
"Yatağa geç" sakin ses tonu ile emretti ve ben onun dediğini yaptım yoksa zorla yapacaktı. Yorganı kaldırıp yatağın içerisine yerleştim ardından o'da yatağın diğer tarafına geçip beni kendisine çekti.
"Soonie bugün hasta olmuş" soonie onun kedisiydi ama kedilerine ben bakıyordum. Soonie, Doongie ve Dori'yi çok severdim onlar burada ki arkadaşlarımdı. Endişeyle yatakta oturur pozisyonu alıp ona baktım.
"Nesi var?" Korkuyla sorduğumda gözlerini kapatıp açtı. "Ahh soonie keşke senin yerinde olsaydım" sessizce söylemişti ancak ben duymuştum.
"Nesi var dedim?" Yüzüme bakıp ellerini saçlarıma götürdü ancak ben hemen geri çekildim. Onun bana dokunmasından nefret ediyordum.
Minho elini enseme atıp beni kendisine çekti bende doğal olarak üzerine düştüm. Saçlarımı karıştırıp beni sıkı sıkı tutuyordu. Sonunda bıraktığında hızla geri çekildim.
"Merak etme arada grip oluyor bu yüzden özel bakıcı tuttum uzun süre bizimle olamayacak" üzgün bir şekilde söyledikleriyle bende sıkıntıyla nefesimi verdim, soonie'nin yanımda olmaması üzmüştü gerçekten.
"Uykum var" bu yat demek olduğu için o'na arkamı döndüm ve gözlerimi kapattım.
Elleri yavaş bir biçimde belimi buldu ve sıktı, acıyla inlediğimde gülüp belime sarıldı. Bu çocuğu hiç anlamıyordum daha dün benden nefret ediyordu ve şuan benimle yatıyordu cidden ruh hastası bir kaçaktı.
*********************
"Dori!" Evde Dori'yi arıyordum çünkü mamalarını vemiştim ancak Dori yoktu normalde soonie ve Doongie den önce o koşar mama yemeye.
"Neler oluyor?" Minho uykulu sesiyle merdivenlerden inerken konuşmuştu. Onunla konuşmak istemediğim için bir şey demeden evi gezmeye devam ettim.
Minho yanıma gelip çenemden tuttu ve ona bakmamı sağladı. "Sana bir soru sordum! Adam akıllı cevap ver, susma!" Sinirle konuştuğunda bile umursamazca gözlerine bakıyordum çünkü bu tavırlarına oldukça alışmıştım.
"Dori yok" dediğimde 3 saniye de olsa dondu ardından elini çekip çenemi serbest bıraktı. "Muhtemelen odamızdadır" odamız ne alaka? Hem ne ara odamız oldu o oda?
Kafa sallayıp yukarıya, birlikte kullandığımız odaya girdim. Yatağa baktığımda Dori kıvrılmış yatıyordu. Gülümseyip onu uyandırmaya çalıştım.
"Dori hadi uyan" karnına dokunduğumda gözlerini açıp kucağıma oturdu. Dori'yi severken Minho üstü çıplak bir şekilde içeri girdi.
Gözlerimi başka tarafa çevirip Dori kucağımdayken ayağa kalktım, tam gidecekken Minho önüme geçti.
"Artık yüzüme bak" diyip elini çeneme koydu ve kendisine bakmam için kaldırdı. "Hangi yüzüne?" Dedikten sonra odadan çıkıp aşağıya indim.
Artık sinirlenip sinirlenmemesi umrunda bile değildi, ben onu sinirlendirirdim o'da sinirini başkalarını sikerek geçirirdi.
Tam aşağıya inmiştim ki bir anda silah sesleri gelmeye başladı. Minho hızla aşağıya inip beni ve çocuklarını kontrol etti. "Kedileri al ve arka kapıya git hyunjin seni alacak" o kadar sakin konuşmuştu ki şaka gibiydi.
Dediğini yapıp Dori'yi ve Doongie'yi kedi taşıma kafesine dokup arka kapıya gittim. Kapıyı açtığımda hyunjin elimde olan kedi taşıma kafesinde ki Doongie'yi alıp arabaya bindi. Bende bindiğimde kedileri arkaya koyduk. Soonie veteriner de olduğu için o yoktu.
Hyunjin bir veteriner de durduğunda kafamı Hyunjin'e çevirdim. "Soonie yi alacağım beni burada bekle" dedikten sonra gitti ve bir 10 dakika sonra elinde kedi kafesiyle geldi.
Arka kapıyı açıp soonie'yi de arkaya koydu ve tekrar şöför koltuğuna binip arabayı sürmeye başladı.
*****************
3 saattir yoldaydık ancak hâlâ bir yere varamamıştık, bende uyumuştum zaten. Araba bir anda durduğunda az daha yere kapaklanıyordum kendimi zor tutmuştum.
Kendime geldiğimde ne olduğunu anlamak için kafamı kaldırdım ve önümüzde durmuş yaklaşık 5 siyah aracı gördüm. Sanırım kötü şeyler oluyordu.
Hyunjin'in telefonu çaldığında ekrana bakat bakmaz açmıştı. "Minho karşımızd-"
"Biliyorum hyunjin o sikikler asıl sizi tuzağa düşürmüş burada ki adamları hallettik şimdi yanınıza geleceğiz, biz gelene kadar onları oyala" ardından telefonun kapanma sesi geldi.
"Sen burada kal" dedi ve arabadan indi. Hyunjin arabadan iner inmez tüm arabaların kapısı açıldı ve siyah takım elbiseli mükemmel kaslı adamlar çıktı. Hyunjin biraz gerilediğinde onun bu hâline gülmüştüm.
Hyunjin adamlarla konuşurken adamlar hâlâ sert sert bakıp duruyordu sanırım başaramıyordu.
Bir geri zekalı gibi davranıp arabadan inmeyecektim o halleder. Hayır halledemez! Adamlar onun kollarından tutuyor ve kıpırdamasına dahi izin vermiyordu.
3 tane adam arabaya doğru geldi ve kapımı açtı. "İn aşağıya!" Neden bana taktı bunlar? Korkudan arabadan indim, adamlar kolumdan tuttuğunda hyunjin bağırmaya başladı.
"Jisung kaç!" Her şey için çok geç ve zaten kurtulmam imkansızdı aptal daha önceden deseydi çaktırmadan inip giderdim.
Adamlar beni bir arabaya bindirdiğinde hyunjini hâlâ tutuyordular. Benim olduğum araba çalışmaya başlamıştı biz hyunjin'in olduğu yerden uzaklaşımaya başlayınca hyunjini bırakmışlardı ardından hiç bir şey görememiştim zaten.
Yanımda kaçmayayım diye oturan adama kafamı çevirdiğimde oda kafasını çevirip bana baktı.
"Niki!" Niki eski okulumda bana destek çıkan kişiydi ve burada olması beni şok etmişti.
"Selam hannie" hâlâ ona şokla bakıyordum ama o sıkılmış olacak ki yanağıma işaret parmağını koyup kafamı önüme çevirmemi sağladı.
"Korkma Han seni kurtarmaya geldim bundan sonra acı çekmeni değil çektirmeni sağlayacağım"
______________________________
Bundan sonra herşey değişiyor çok heyecanlandım lan ağağağğağağa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alkışla / minsung
Teen FictionHan 8. yaş doğum gününde 'anneni seviyorsan alkışla' şarkısı çalarken anne ve babasının öldüğünü gördü ve bu travma olarak kaldı. lise 4'de başka bir okula transfer olur ve orada Lee Minho'yu görür. Lee Minho bu olayı bildiğinden ve Han'dan nefret e...