0.4

328 39 26
                                    

Alexandra kıkırdadı ve Lale'ye döndü, "Kabul edelim, şehzadenin çok iyi bir zevki var" Lale elindeki broşu incelerken Alexandra Lale'nin omzunu tuttu ve gülümsedi, "Barıştığınızı söyledin üstelik. Neden çekiniyorsun o vakit?"

Lale arkadaşına döndü, "Çekindiğimden değil, o bana her türlü hediyeyi yollayabiliyor lakin ben bunu yapamıyorum" Lale rahatsızlığını belli etti, "Hanedan üyesi olduğumdan nezaket gereği benim de Mehmed'e hediye vermem gerekir"

Alexandra sinsice gülümsedi, "Madem öyle, dairesine git Lale? Beraber sohbet edersiniz? Bazen en büyük hediye kelimelerdir derler" Sarı kıyafeti içindeki vücudunu rakseder gibi kıvırdı. "Şehzade emin ol bundan memnun kalacaktır"

Lale düşündü, Alexandra'ya hak verdi. Mehmed ile olan sohbetleri onu da memnun ediyordu, şehzade ile yaptığı laf yarışlarını tutun da iltifatlar olsun, ikisi de asla kılıçlarını çekmiyordu.

"Gidelim bakalım" Lale ayağa kalktı ve üstünü düzeltti. Göğüs çevresini belli eden kırmızı kıyafetindeki siyah dantel işlemeler ve neredeyse dirseğinden sarkan tülleri dikkatle aynanın karşısında çevirdi. Başında yer alan tacı düzeltti ve boynuna en çok beğendiği kokusunu sürdü. Mücevher kutusunun yanındaki gerdanlığını aldı ve taktı, kulaklarında asılı olan laleleri düzeltti ve açık saçlarını ellerinde kıvırdı.

"Nasıl görünüyorum?" Arkadaşına sorduğunda Alexandra ellerini karnında birleştirdi. "Tam anlamıyla büyüleyici, şehzade eminim ki gözlerini senden alamayacak!"

Lale kendinden emin olup dairesinden çıktı ve şehzadenin dairesine doğru yavaşça ilerlemeye başladı. Koridorlarda koşuşturan ağa ve kalfalara selam vermeyi es geçmedi. Taşlıktaki cariyelere selam verip haremin diğer koluna girdi ve şehzadenin odasının önündeki adamları gördü.

'Sadece sohbet edeceğiz. Mehmed eminim ki bunu isteyecektir. Umarım meşgul değildir'

Dairenin kapısına ilerledi ve kapıdakilere destur vermelerini rica etti. Kısa sürede içeri girdiğinde şehzadenin yanında bulduğu misafirle şaşırdı ve hızlıca eğildi.

"Hünkarım, sizi burada beklemiyordum"

Sultan Murad yeğenine ilerledi ve gülümsedi. Arkasındaki şehzade ise bu vakitten istifade ederek şaşkınlığını attı ve gülümsedi.

Lale ikinci defa gelmişti. İsteyerek. Hem de gündüz vakti gelmişti lakin Mehmed'in aklına tekrar kılıç meselesi gelince zihnini bulandırmasına izin vermeden gelen kuzenine döndürdü gözlerini. Lale dikleşmiş amcasıyla sohbet ediyordu. Şehzade onların yanına ilişti.

"Mehmed'den bana bir acem kitabı vermesini rica edecektim amcacığım. Son zamanlarda acem işi kilim ve ipeklilere pek meraklıyım, belki onlarla ilgili bir kitap verebileceğini düşünmüştüm" Lale ziyaret sebebini söylediğinde şehzade gülümsedi, "Eminim kütüphanemde buna uygun bir kitap vardır, Lale Hatun"

Sultan Murad gülümsedi ve iki genci de böldü, "Aslında Mehmed'den sonra sana uğrayacaktım Lale. Ama Allah'ın takdiri, buraya geldin, ne mutlu" Padişah derin bir nefes verdi ve başındaki kavuğu çıkardı. "Haliniz hatrınız nasıl, bir sıkıntınız var mı, merak ederim"

Lale amcasının elini tuttu, "Amcacığım, siz buradayken birimizin bir sıkıntısı olması mümkün müdür? Siz lütfen istirahat edin, sağlığınızla meşgul olun" Sultan Murad yeğenine gülümsedi, başını okşadı. Mehmed ise babasını izliyordu. "Aslında hekimler için hâl çare bulmak kolay lakin ben istemiyorum canım"

Lale'nin gülen yüzü solsa da tuttuğu eli sıktıkça sıktı, "Öyle söylemeyin hünkarım -"

"Ben artık huzur bulmak ve evlatlarıma kavuşmak istiyorum"

AvnîHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin