Romance Club / Drakula The Love Story - Mehmed Rotası'nın anternatif hikayesidir.
Profilimdeki linkten serinin sizler için derlediğim şarkılarını dinleyerek okuyabilirsiniz.
İyi okumalar!
Burnuna dolan misk ile kuru boğazına rağmen zorla yutkundu. Yanına, başı göğsü üzerinde sakin nefeslerle uyuyan genç adamın saçları arasında ince parmakları yer almıştı, bir kaymaktan daha kaygan olan ince tellerle oynadı. Odaya dolan turunculuk, yeni doğan günün kötü habercisiydi.
Lale nefes aldı.
Bunca acıya rağmen buradaydı.
Ve mutlu hissediyordu.
Mehmed'in sakin vücudunu neredeyse bir saate yakın izliyordu ve bunu kıyamete kadar yapabileceğine emindi. Ama gerçekler onları beklemiyordu. Tüm bu sakinliğin kara haberin önüne geçemeyecek kadar zayıf olmasını suçluyordu tüm kalbi. Neden Mehmed ile kendini bu odaya sonsuza kadar kapatıp son nefeslerini burada verene kadar kalamıyorlardı ki?
Mehmed'in saçlarını tekrar okşadı. Geniş omuzları şuan çökmüş ve kalın kolları kızın elbisesi ve yatak arasında kalmıştı. Hatta gitmeyen kan neticesinde uyuşmuş bile olabilirdi ama ağır uykusu bunu umursamamasını emretmişti adama. Eh, hoş. Bu ne kızın umurundaydı ne de oğlanın.
Çökmüş omuzlarında artan sorumlulukları zihnine doldukça Lale, bundan nefret etti. Genç adama artık, "Şehzade'm," diyemeyecek olması bile onu üzüyordu.
Biricik amcası giderken neler götürmüştü ondan.
Neden Mehmed'e bu denli ağır yükler bırakmıştı? Oysa Lale kuş gibi hafiflemiş olmalıydı. Şehzade ile tek alakası akraba olmalarıydı. Şimdi ise farklıydı. Kalbi bir serçe misali, kanatları kırılmış fakat gülün peşinden ayrılmıyordu. Kan damlaları, gülğ beslemiş iyice kızartmıştı yapraklarını. Fakat Mehmed... O bir gül değildi. Artık o bir laleydi. Boynu büyük, tarihin onu ters bir lalr işkeyeceği gerçeği yakında yüzüne bir tokat gibi çarpacak olması... Acıtıyordu.
Tüm bu masumiyeti bu denli hızla atıp hiçbir şey olmamış gibi yapacak olmaları midesini bulandırıyordu.
"Omzunda çok yük var, birazını ben sırtlasam keşke."
Genç kız derin bir nefes verdiği vakit ceylan gözlerle karşılaştı. Hafifçe şişmiş göz kapakları ve yanağında çıkan elbisesinin iziyle Lale, gülümsemeden edemedi. Eli ile genç adamın yanağını okşadı. Elmacık kemikleri gevşemiş, tahminen Mehmed, hala rüyada olduğunu düşünüyordu.
"Sabah-ı şerifin hayırlı olsun, Mehmed."
Mehmed gözlerini kırpıştırdı, yetmedi ovuşturdu ve ağzını eliyle kapayıp esnedi. "Uyanmak istemiyorum," dedi. Başını tekrar olduğu yere gömmek istedi. "Tüm gece böyle uyuduk. Gitmedin."
"Gitmedim, Mehmed. Gitmeyeceğim, buradayım lakin git dersen de gitmeyeceğim artık." Genç adam yutkundu, kulaklarına inanamazken dudakları kıvrıldı. "Yalnız olmadığımı hissediyorum. Validem yanımdaymış gibi."
Lale gülümsedi, sırtını okşarken Mehmed'i uyuturken söylediği ninniyi mırıldandı. "Bu vakitten itibaren senin sevgilin, validen, hatta mümkünse zevcen olmaya talibim. Korkuya yer yok, nelerin gelip gideceği meçhul."
Mehmed başını kaldırdı. Ne denli bir kadına meftun olduğunu tekrar görmek, yeni günde tekrar onu ezberlemek için yüzünde gezdirdi bakışlarını. "Tüm bu keder ve gaflet içinde tek ışığımsın. Kuru bahçemde lalemsin, gönül yaram, kevserimsin. Hangi sevabımın mükafatısın bilmem ama senin kulun, kölenim."
Lale gülümsemekle yetindi. Fakat Mehmed bununla yetinmeyi asla zihninde geçirmedi. Kolundan destek alarak Lale'nin üstünde tırmandı ve avını kenara sıkıştırdı.
Vahşi bir hayvanı evcilleştirmek, akıl işi olamazdı.
Sanki iki gencin de aklının başında olduğunu sanmak kada aptalca bir fikirdi bu da.
Dudaklarını, onu dudaklarının üstünde araladı, bir süre daha dünyadaki sorumluluklarını umursamamayı seçti. Onu bekleyen kadere sırt çevirmek isterken tek istediği tüm vaktini onun altındaki bu hatunla harcamaktı.
Ama, o Devlet-i Ali Osman'dan artık II. Mehmed'di.
Dudaklarında bulduğu güllü lokumu yarım bıraktı ve Lale'nin kenarına uzandı. Lale ise üstündeki yükün yokluğu ile rahatlamış olsa da gerindi ve genç adama döndü. Onun için çırpınan kalbini susturamayacaktı belli ki. "İyi ol, Mehmed."
"Hm?"
Lale, doğruldu ve arkasına yaslandı. "Artık, sen hükümdarsın. Bu ünvana ve amcamın sana bıraktığı emanete layık davranacağına eminim lakin endişeliyim," dediğinde Mehmed gülümsedi.
Lale, ona karşı fazla dürüsttü bu sabah.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aşiyan-i mürg-i dil zülf-i perişanındadır Kanda olsam ey peri gönlüm senin yanındadır
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır
Çekme damen naz edip üftadelerden vehm kıl Göklere açılmasın eller ki damanındadır
Bes ki hicranındadır hasiyyet-i kat’-i hayat Ol hayat ehline hayranem ki hicranındadır
Ey Fuzuli şem’-veş mutlak açılmaz yanmadan Tablar kim sünbül rişte-i canındadır