1.1

347 34 30
                                    

"Endişe ederim elbet."

İri gözleri ile hünkarına baktı ve yutkundu. Nasıl endişe etmezdi? Öylece bu odada onunla bu denli yakınken nasıl tedirgin olmazdı?

"Hünkar babam sana hayırlı bir kısmet bulmamı da istemişti. Hem onun arzusunu da yerine getirmiş olurum."

Gözleri daha da aralandı genç hatunun. Evet, bu genç adam tamamiyle aklını yitirmiş görünüyordu.

"Mehmed-"

"Lale, saçma kaideler yüzünden seninle perdeler arkasında saklanmayacağım," dedi ve bir adım daha yaklaştı. Tüm ağırlığı odaya çöktü, balkonun uzun kumaşlarını dalgalandıran rüzgar aralarına giremeyecek kadar yakınlardı artık.

"Beni zevcen olarak istemiyor musun?"

Genç adamın bu sorusu bir tokat misali Lale'nin yüzüne çarpmıştı.

Lale, Mehmed'i zevcesi olarak hayal etmiş miydi?

Cihan hükümdarının nikahlı karısı olma fikri ona bu denli sıcak mıydı?

"Mehmed-"

Genç hükümdarın kaşları daha da çatıldı. Aklın yolunu kalbine bırakmıştı. "Basit bir sual. Zevcem olmak istemiyor musun?"

Lale tüm kapanların arasında en acı vericisine yakalanmıştı işte. Mehmed ile yaşadığı efsunun etkisi yavaşça kalkıyor olması ile ağır gerçekler ile karşılaşıyordu. Mehmed için söylemesi kolaydı, o artık hükümdardı. Kim ona ne söyleyebilirdi ki?

Lale ise sıradan sayılmassa da en küçük bir kusur ile bu saraydan veya daha vahimi pahitahttan bile sürülebilirdi. Genç adam ile arasındaki en büyük dağ belki de buydu.

Mehmed bir cihan padişahı olarak kızıl elmaya hükmederken Lale sadece onu perdeler arasında düşleyen bir cemreydi.

"Bu...Bu senin bile hemen istediğinde olabilecek bir şey değil, Mehmed," dedi ve ceylan gözlü adamın fitillerle yanan kalbine uzandı. "Sen bilmez misin, senin kadar ben de sana özlem duyduğumu? Ne hallerden hallere girdiğimi?"

Genç adam ip kadar düz dudaklarını bilakis hareket ettirmeden Lale'nin kızarmış dudaklarını izledi. Avının bu denli ona yakın olması onu içten içe delirtirken ince sesinin tınısı onu sakinleştirmeye yetmiyordu.

Yetemiyordu.

Zira artık ne sabır ne de vakit kaldığını düşünüyordu.

"Son karar elbet sana aittir ama ben bunun konuşulması için erken olduğunu düşünüyorum. Zira, ne sen yeni vazifene alışabildin, ne de ben.."

Mehmed genç kıza baktı.

"Bana darılma lütfen. Ben...emin değilim. Kendimden."

Tüm duvarların karardığını hissetse de açık balkon kapısından esen yel ile içine su serpilse de genç adamın istediği bu değildi. Lale'yi anlayamıyordu. Hangi vakit onlar için doğru vakit olacaktı? Bu hatun neden beklemek için bu denli ihtiyatlı davranıyordu? Yoksa onu mu istemiyordu? Ya da hala eski Mehmed olarak mı görüyordu onu?

Düşüncesi bile tüm kanını kaynatmaya yetmişti bile.

Lakin o mahzun gözleri onu sakinleştiren bir efsun gibi nefes aldırmıştı ona.

AvnîHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin