Abi en son bu kadar erken yb atalı çok uzun zaman olmuştu. Hele iki bölüm beraber atalı falan ohoo en son perfect sisterin ilk bolumlerinde üst üste atiodum.
Neyse aga, okuyun da rahatlayın.
Eheheheheh___________________________________________
Sonunda dondurmacıya yaklaşık beş dakikalık yol kalmıştı. Esther çoktan gelmiş olmalıydı. Kim bilir Eren'le karşılaşacak diye nasıl çıldırıyordu?
Ana yolun tam karşısında duran dondurmacıyı gözlerimle taramıştım bir süre. Dışarıda pek müşteri yoktu. Eh, hava sıcaktı. Dolayısıyla da kimse içeride klima varken dışarı çıkmazdı.
Karşı tarafa geçip içeri girdiğimizde hızlıca etrafa bakınıp Esther'i aramıştım. Birkaç masa uzağımızda tek başına oturuyor ve etrafı izliyordu.
Tam zamanı olduğundan heyecanla elimi kaldırıp "Esther!" diye seslenmiştim. Ela gözleri hemen bu tarafa dönmüştü. İlk önce bana, daha sonra ise Eren'e bakmıştı.
Orta okuldayken ben, Eren, Jean ve Esther aynı okuldaydık. Hatta Eren ve Jean o zamanlar yakın arkadaşlardı.
Liseye geçtiğimizde herkes birbirinden uzaklaşmıştı. Tabii ben ve Esther hariç. Biraz yabancılık çekse de Eren'in de ona karşı fazla uzak hissettiğini düşünmüyordum. En azından onun için görmezden geleceği bir yabancı değildi.Eren'i geride bırakıp hızlıca onun yanına doğru adımlamıştım. Şimdi Oscar'lık bir oyunculuk sergileme zamanıydı. O da ayağı kalkıp bana sıkıca sarılmıştı.
"Buraya geliyor, çaktırma." diye kulağıma fısıldamış ve hemen ardından sesini yükseltip heyecanlı bir tınıda konuşmuştu.
"Senin burada ne işin var kızım. Şansa bak lan!"
"Harbi he, kader bizi her zaman bir araya getiriyor işte. İşaret kızım bunlar, işaret."
Esther'den ayrılıp arkamdaki Eren'e dönmüştüm. Bize bön bön bakmak yerine Esther'e kısa bir baş selamı vermiş ve cebinden bir miktar para çıkarıp bana uzatmıştı.
"Sen dondurmayı alırsın. Benim işim var gideceğim. Sonra almaya gelirim ya da istiyorsan kendin dön."
Esther'in yüzü asılırken sessizce başımı sallayıp onu onaylamıştım. Yalnızken her zaman bir şeyler bulup tartışırdık ancak birileri varken dünyanın en uysal iki kardeşi gibi olurduk. Bu da o nadir anlardan biriydi.
Eren yine sadece kafa selamı vererek yanımızdan uzaklaşmış ve dışarı çıkmıştı. İşte tam o an bütün rol oyunu sona ermişti.
"Ya şaka mı?! Abi o kadar yol yürüdüm, yaptığı tek şey baş selamı! Konuşmadı bile amına koyayım!" Sinirle yerine oturan Esther'in yarım kalan dondurmasını kendi önüme alıp kaşıklarken teselli konuşmamı da yapmayı ihmal etmemiştim.
"Yani hayatım, bu benim sorunum değil. Ben sana demiştim. Benim abim sakattır, git başkasını bul diye yüz kere söyledim. Ama sen ondan daha sakat olduğun için beni dinlemedin. Şimdi çek ceremesini."
Koca bir lokma ağzıma atmamla beraber donan ön dişlerim sızlamıştı. İster istemez yüzümü buruşturmuştum.
"Sen ne biçim arkadaşın anasını satayım? Senin bana teselli vermen lazım, laf sokman değil." İnanamayarak bana bakan Esther'e göz devirip bir kaşık daha yemiştim.
"Lan salak, arkadaşın olsaydım iki pohpohlar gönderirdim. Ben gerçek bir dost olduğum için, seni gerçek hayata döndürüyorum. Welcome to real life Esther!!!"
Elimi şıklarak söylediklerimden sonra sinirle telefonunu eline almıştı.
"Sus be. Pislik. Bakayım da ne konuşmuşsun senin sarı kafayla. Okuyamadım annem yüzünden. Kadın tutturdu meditasyonu yapacağız diye. Kaç saattir onunla uğraşıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAYSİN | Texting [Reiner Braun] (BEKLEMEDE)
Ficção GeralPpenbokgibiymiskanka: Gaysin anla artık yeter. Ppenbokgibiymiskanka: Gay gay gay gay gay gay gay Reinerr_b: Değilim aq. Reinerr_b: Bir siktirgit. Ppenbokgibiymiskanka: Aa çok ayıp Ppenbokgibiymiskanka: No küfür (Görüldü) Ppenbokgibiymiskanka: GÖRÜLD...