14. BÖLÜM: DÖNÜŞÜ BİLİNMEYEN GİDİŞLER

19 2 16
                                    

Biri gelir sorarsa
Sana beni sorarsa
Gitti der misin?
Gittiğimi söyler misin?
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin?

_Özdemir Asaf_

Balın Yılmaz'dan...

Gitmek? Ne kadar kolay bir kelimeydi yapmasının aksine. Gitmek kolaysa bile dönüşü olmayan gidişler zordu.

Ziyaretçi sayısı kısıtlaması bittiği için herkes yanıma gelmişti. Ahmet amca, Meryem teyze, Emir, Ege, Aras, Mert ve bir tane kadının yanında iki tane de çocuk vardı.

"Daha iyisin değil mi?" dedi aynı soruyu bininci kez tekrarlayan Aras.

Birkaç dakika da bir aynı soruyu sorup duruyordu. Her ne kadar 'İyiyim.' desemde gözlerinde ki endişe gitmiyordu.

"İyiyim, valla iyiyim ya." dedim artık şikayet eder gibi. Bu duruma herkes gülerken Aras ise oflayıp homurdandı.


Doktor birkaç gün sonra taburcu olacağımı söylemişti. Durumum iyiye gidiyormuş ama eğer kurşun dört santimetre daha yukarıya gelseydi yaşama şansım olmazmış. Yani ucuz atlatmıştım. Ve bu acılı saatlerimde Aras asla yanımdan gitmemişti. Dediğine göre Mert'de vurulmuştu ama onun ki kötü değilmiş. Mert bana anlatmamıştı bunu. Ahmet amcanın durumuda iyiymiş. Bende iyiyim artık ama ruhumuz iyi olmayacaktı. Hepimiz için kötü bir olay olmuştu.

"Benim bir şey söylemem gerekiyor." Hepimiz pür dikkat Mert'e odaklandık. Geldiğinden beri ağzını açmamıştı ya da mimik dâhi oynamamıştı yüzünde.

"Söyle oğlum." dedi Meryem teyze.

Mert gözlerini hepimizde gezdirdi ve derin nefes aldı."Gidiyorum ben. Daha doğrusu gidiyoruz." dedi yanında ki kadını göstererek. Güzel bir kadındı ve genç gibi duruyordu ihtiyar kadın misali bakan gözlerinin aksine.

Ahmet amca soğukkanlığını koruyarak "Nereye gidiyorsunuz?" dedi.

"Yurt dışına. Amerika'ya gitmemiz gerekiyor." derken yanında ki kadın başını eğmişti.

"Ne işiniz var orada?" Emir'in sorusuyla Mert yanında ki kadına çevirdi başını. Kadın başını kaldırıp gözlerini bir kere kapatıp açtığında Mert bize çevirdi bakışlarını.

"Müge'nin tedavi olması gerekiyor. Ölümcül bir hastalık ve yurt dışında tedavi olanakları daha yüksek." Kadının ismi Müge idi. Bu yüzden inci çiçeği diyordu. Müge demek inci çiçeği demekti.

Aras ayağa kalkıp "Bu kadın mıydı?" dedi sinirle. Ne demek istiyordu?

Mert, "Evet." dediğinde Aras çenesini sıkarak başını salladı.

"Özür dilerim ben." dedi isminin Müge olduğunu öğrendiğim kadın.

"Özür dileme boşuna. Yaptığımız tekrarlanan hatalar için boşuna özür dilemeye gerek yok." dedi sinirle Aras. 'Bende hatalar yaptım ama affettin.' demek istedim. 'Bende seni terk ettim ama affettin.' demek istedim. 'Bende seni çok kırdım hatta paramparça ettim ama affettin.' demek istedim. 'Bende çok kötü şeyler yaptım ama affettin.' demek istedim. Çok şey demek istedim ama sustum.

Mert yumruğunu sıkarak "Aras, sakin olur musun? Lütfen... Affettim ben." dediğinde Aras alaycı bir gülüş takındı yüzüne fakat bu gülüş uzun sürmeden silindi.

İHANETLER ARASINDA Kİ MUCİZELER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin