Unutalım her şeyi yeniden,
Eskimiş caddelerde eskiyelim biraz daha
Yaralarımıza aldırmadan.
Yarasızmışız gibi yapalım,
Yarasız ve yarsız..._Nevin Akbulut _
Kaybetmek zor olsada unutmak daha zor. Almak zorken elinden gitmesi çok kolaydı. Bir şeyi aldıysan sıkı sıkı tutacaksın ki gitmesin.
Aras'ın cümlesiyle başımı çevirip ona döndüm. Dizlerinin üstüne çökmüş elini bana uzatmıştı. Bende yerimden kalkıp elini tuttum ve hafifçe eğildim.
"Tabi." diyerek el ele sahneye gittik. Ömer Başçı'nın Ah Be Kadın şarkısı ile dans edenlerin arasına ilerledik. Bir eli elimde, bir elim omzunda, bir eli belimde tüm acemiliğimiz ile dans ediyorduk. Etrafta ki insanlar yokmuşçasına, zaman durmuşçasına, mekânı boşvermişçesine, sadece biz varmışçasına dans ediyorduk.
"Ah be kadın gecenin karanlığındasın. Uçurum kenarındasın atma adım, sabret kadın." diyerek şarkının bir parçasını söylemişti.
Gecenin karanlığında bana ışık olmaz mısın özgürlüğü simgeleyen adam? Uçurumun kenarında da olsam bekleyeceğim seni, sabredeceğim gelmen için.
Tebessüm ederek yavaşça şarkıya ayak uydurmaya çalışıyorduk. Biz dans ederken Mert elindeki telefona bakıyordu fakat Ege yoktu.
"Ege nerede?" dediğimde Aras'da oturduğumuz masaya baktı.
"Bilmem. Gelir şimdi." diyerek dudaklarını büzdü.
"Yaram derin, gündüz sessiz, gece serin. Buyum ben. Gündüz kimseye bir şey çaktırmam. Yaram hep geceleri kanar." diyerek gözlerine sabitledim gözlerimi.
"Paylaş yaralarını benimle. İlaç olayım hepsine teker teker. Merhem olup iyileştireyim." derken inandırıcıydı bakışları.
"Paylaşayım yaralarımı. İlaç yerine zehir olup yeni yaralar aç teker teker. Bıçak olup kanat." derken hüzün çöktü gözlerine, değişti bakışları.
"Doğrular bu değil mi?" dedim.
"Tanıştığın insanlar kötü diye herkes kötü olmaz. Biri çıkar karşına, yaralarını kanatıp yeni yaralar açar. Biri daha çıkar karşına, yaralarını sarıp yeni yara oluşmasına müsade etmez." derken bana ima yapıyordu.
"Yaramı iyileştireceksin zannedip yeni yara açarsın ya da sende yara alırsın."
"Senden gelen yara bile güzel, zaten senden geldiyse o yara olmaz." derken tebessüm etmişti. Yaralar yüzünden canımız acımazdı, canımızın acımasına sebep olan yaralayanlar idi. Acı değil acıyı veren kırıyordu insanı.
"Belki de zaman bizim hiç olmayacak. Keşke zaman bizim olsa." dedi.
"Zaman senin olursa ne yapacaksın ki?" diye bir soru yönelttim.
"Seninle olduğumuz vakitlere çekerdim zamanı." dediğinde tebessüm ettim. Şarkı bittiğinde masamıza ilerleyip yerlerimize oturduk. Birkaç dakika sonra Ege geldi yanımıza.
"Neredeydin oğlum?" Aras'ın sorusuna karşılık Ege telefonunu gösterdi.
"Telefon konuşması yaptım." dediğinde Aras başını salladı.
"Bakar mısın kardeş?" diyerek eliyle garsonu çağırdı Mert.
"Sen 1 şişe viski getir." deyip bize baktı. "Daha içecek misiniz?" Sorusuna karşılık Aras başını salladı.
"1 şişe de bira olsun." Garson siparişleri getirmek için gittiğinde Aras Mert'e döndü.
"Senin kadar viskiyi kaldıramıyorum." diyerek güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANETLER ARASINDA Kİ MUCİZELER
Novela JuvenilHayatı boyunca ihanetlere maruz kalan Balın Yılmaz yeni bir ihanetle karşılaşır. Yeni ihanet, yeni yara, yeni hayal kırıklığı, yeni aptallık, yeni güvensizlik... O gece ihanete rağmen yeni mucize ile karşılaşır. Özgürlüğü simgeleyen adam, Balın'ın b...