4. BÖLÜM: SON DURAĞIN KALBİM

53 7 7
                                    

Seni unutuşumun arifesindeyim
Onca olasılık içinde neden burada?
Neden şimdi?
Ben yara izini öpendim ya
Neden vurdun, değer miydi?
Boş ver beni, öyle devam et...

_Kahraman Deniz _

İnsanoğlu beklerim diyordu ama bu sadece laftan ibaretti. İş icraate gelince başka limanlara açılıyorlardı. Demek ki beklemek kavramı insanların uydurduğu bir bahaneydi.

Eve geldiğimizde Ege'de eve gelmişti. Hemen paltomu çıkarıp yanına gittim.

"Ne oldu? Derya ne dedi? Yurt kapatılacak mı?" dedim hızlıca.

"Derya yaptığını kabulleniyor, itiraz etmiyor. Yurt ise kapatılacak. Girdiğimizde yüzünde garip bir ifade vardı az çok anladım. Ses kaydına aldım seni, bu da kanıt olarak kullanıldı. Kötü bir niyetim yok. Evet sana söylemem gerekiyordu ama bu da benim görevim. Oranın kapatılması lazımdı hatta daha önceden kapatılmalıydı. Özür dilerim." Sonlara doğru sesi kısık çıkmıştı. Elimi omzuna koydum.

"Özür dilemene gerek yok. Evet bana söylemen gerekiyordu fakat oradan birileri duyabilirdi. Sen doğruyu yaptın. Oradaki birçok çocuğu kurtardın." dedim tebessüm ederek.

"Seni kurtaramadım. Çok geç kaldım sana." dediğinde gülümsemem buruk bir tebessüme dönüşmüştü.

"Geç de olsa kurtardın. Kendini üzme. Mesela bu akşam başka adama satılacak birçok kızı kurtardın. Ceza odasında ölecek birçok kızı kurtardın. Sen onların hayallerini de kurtardın." derken bir annenin evladına gururla bakması gibi bakıyordum. Kendini suçluyordu, onca suçlu varken suçsuz olan kendini suçluyordu.

"Üzülme oğlum. Sen çok başarılı bir polissin. Helal sana." dedi Aras sırtına vurarak.

"Harbi mi lan?" Ege'nin heyecanla sorduğu sorusuna ikimizde kahkaha atmıştık.

"Harbi lan." İkiside birbirine sıkıca sarıldı. Sanırım bana da onları izlemek düşüyordu. Fakat öyle olmadı. Ege Aras'dan ayrılıp beni kolunun altına aldı ve saçlarımı eliyle karıştırdı. Bu sefer üçümüzde gülüyorduk. Ve yeni farkına vardım ki ben bu ailedeyken mutlu oluyordum.

"Eski günlerdeki gibi olduk oğlum." dedi Ege gülerek. Aras'ın odasında ki fotoğraflarda gördüğüm küçüklük hallerini merak ederek sordum.

"Ne zamandan beri tanışıyorsunuz ki?" dedim merakla.

"Anaokulundan beri." Aras'ın sözüyle şaşırmıştım. Anaokulundan bu yana hâla arkadaş kalabilen nadir insanlardandılar.

"Nasıl tanıştınız?" dediğimde Ege dik durup bana döndü.

"Aşırı saçmaydı. Hatırladıkça kendimi boğazlayasım geliyor." Elini boğazına götürüp sıkıyormuş taklidi yaptı. "Anaokulunda bir kız vardı. Bununla ben o kıza aşık olduk. Sonra ikimizde mektup yazdık. Ama bu kız sınıftaki bir çocuğu seviyormuş. Biz de bunu öğrendiğimizde mantıken çocuğu dövdük. Hocadan azar işittik ve bu kız da bizden uzaklaştı. Neyse işte biz Aras ile konuştuk ve kızdan vazgeçtik. Zaten sonra bir bakmışız biz dost olduk. O zamandan sonra yediğimiz ayrı gitmez, her belayı beraber halleder, hatta ve hatta birbirimiz için onlarca dayak yeriz."

"O kızdan şuan haber alıyor musunuz?" dediğimde ikiside birbirine baktı.

"Babası babamla ortak. İş yemeklerinde görüyoruz." Aras'ın sesi hüzünlü gelmişti. Ege'de ağlıyormuş gibi elleriyle gözlerini siliyordu.

"İnanamıyorum kıyamam size ben ya." dediğimde ellerimle ikisininde saçlarını okşadım.

"Neyse siz neredeydiniz?" dedi Ege elimi ittirip heyecanlı bakarak. Eğer tanımasaydım masumca sorduğunu düşünürdüm lâkin pis bir sırıtış ile sorup ima yapmaya çalışıyordu. Aras fark etmiş olacak ki kafasına vurdu.

İHANETLER ARASINDA Kİ MUCİZELER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin