15. BÖLÜM: AŞKIN MEŞALESİNDE Kİ ATEŞ

13 3 7
                                    

Bir kere sevdaya tutulmaya gör
Ateşlerde yandığının resmidir
Aşık dediğin, Mecnun misali kör

Ne bilsin alemde ne mevsimidir

Dünya bir yana, o hayal bir yana
Bir meşaledir, pervaneyim ona

Altında bir ömür döne dolana
Ağladığım yer penceresi midir?

_Cahit Sıtkı Tarancı_

Balın Yılmaz...
(3 Gün Sonra)

Aşk bize her şeyi verse de her şeyimizi, benliğimizi alırdı bizden. Öylesine bir duygu değildi aşk. Zordu, herkesin hayatında bir kere bile olsa yaşaması gereken bir duyguydu.

"Ağrın var mı?" dedi karşımda oturan Aras. Hastanede dâhil hep yanımdaydı. Bir an olsun yalnız bırakmamıştı. Ve Aras'da dâhil ki herkesin gözlerinde hüzün vardı. Bu hüzün Mert'in gidişinden sonra oluşmuştu.

"Yok. Geçiyor yavaş yavaş." dedim bakışlarımı ona çevirerek.

"Ağrın geçiyor ama acın geçmiyor ve geçmeyecek." dedi bakışlarını benden çekerek.

"Acımda geçiyor." dedim elimi dizinde ki elinin üzerine koyarak.

"Her acı fiziksel değildir savaşçı." Yutkundu. "Bazı acılar ruhsaldır ve ruhunda derin izler bırakır."

"Sen alırsın acılarımı benden." Gülümsedim. "Hep yaptığın gibi."

"Bazı acılar alınmaz." Gözlerime baktı. "Ben bile alamam."

Deme öyle özgürlüğü simgeleyen adam. Alırsın sen acılarımı. Acılarımın üstüne resimler çizersin, yok olurlar.

"Alırsın. Belki de sadece sen alırsın." dedim gülümsememi bozmadan.

"Neyse..." Ellerini çekti. "Senin dilin çok uzadı sanki." diyerek burnumu işaret parmağı ve orta parmağı arasına alıp sıkmaya başladı.

"Benim dilim falan uzamadı." dedim garip çıkan sesimle.

"Uzamış uzamış." dedi kahkaha atarak.

"Bana bak öldürürüm seni. Bırak burnumu. Ciddiyim bak, mahvederim seni." Sesimin tonu öyle garipti ki hiç ciddiye alınacak gibi değildi. Ben bile kendimi ciddiye alamazdım.

"Kesinlikle öldürürsün." Pislik herif! Hâla kahkaha atıyordu. Utanmaz adam!

"Yakarım oğlum seni!" dedim burnumu kurtarmaya çalışarak.

"Sende benimle yanacaksan neden olmasın." Beni öldürmeye yemin mi ettin be adam? Hâla gülüyordu ve gülüşü eksilmiyordu. Aksine daha da artıyordu.

"Utanmaz pislik!" dediğimde kahkahası kat ve kat artıyordu.

"Ne yapıyorsunuz?" diyerek içeri giren Ege ile Aras elini burnumdan çekti.

"Gel." Eliyle yanını gösterdi Aras. "Ne oldu? İyi misin sen?" dedi Ege'nin solgun yüzüne bakarak.

"Bilmiyorum. İyi veya kötü, hiçbir bilgim yok." Ne olmuştu bu çocuğa?

"Biri bir şey mi dedi?" diyerek araya girdim.

"Hayır." Başını yere eğdi. "Özledim sadece." Sesi titredi. "Hakkım var mı bilmiyorum ama özledim. Kokusunu, sesini, saçının her bir telini, gülüşünü, gözlerini... Her şeyini..."

"Yapma be oğlum. Kendini bu kadar üzmeye değmez." dedi Aras, Ege'nin sırtına vurarak.

"Olmuyor ki. Unutuyorum lan! Unutmak istemiyorum ama. Rüyalarıma bile gelmiyor artık." dedi başını kaldırıp dolu gözlerle Aras'a bakarken.

İHANETLER ARASINDA Kİ MUCİZELER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin