Peki nasıl istersen öyle olsun
Tutamam tutamam gideni
Belli ki kırmak istemiyorsun kalbimi
Kıyamam, bir de kıyamam iyi mi?
Giden gitmiştir zaten
Kesemem kesemem yolunu..._Sezen Aksu _
Ben buraya ait değildim, ben hiçbir yere ait olamadım. Ben hep yapbozlarda ki kayıp yapboz parçası gibiydim. Ama o kayıp parçalar aranırken beni arayan olmazdı.
Hepsi insan dışı varlık görmüş gibi bakıyordu bana. Herkes bana bakarken bende açıklaması için yanımdaki adama bakıyordum.
"Şöyle bakmayı kesip beni dinler misiniz?" dediğinde ne yapacağımı bilemediğim için bakışlarımı yere çevirdim.
"Sende kaldır başını. Utanılacak hiçbir şey yapmadın." dediğinde elini çeneme koyup başımı kaldırdı.
"Kim oğlum bu kız? Annesi babası yok mu, haberleri yoksa ne yapacağız? Başımızı derde sokmaya mı çalışıyorsun." diyen kadın kapının önünde ki kadındı yani annesi olduğunu öğrendiğim kadın. Başlarını derde sokmamdan korkuyorlardı. Ailesi olmayan kızdan korkuyorlardı.
"Sokakta gördüm, herifin biri kıza saldırıyordu. Ne yapsaydım, görüp geçse miydim?" dedi kurtarıcım.
"Ailesi nerede?" dedi genç bir adam. Bu sorunun tam cevabını o da bilmiyordu ki sustu.
"Annemle babam öldü. Evin tek çocuğuydum zaten." dediğimde sesim bana bile yabancı gelmişti. Hepsi üzüntülü bakarken kurtarıcımın gözlerinde ki ifade çok farklıydı.
"Kaç yaşındasın sen kızım? Reşit misin?" dedi yaşlı bir adam. Büyük ihtimalle bu adam babası idi.
"21." dediğimde reşit olduğuma sevinmiş olmalılar ki hepsinin kasılmış yüzü bir anda rahatlamıştı.
"Adın ne?" dedi genç bir çocuk.
"Balın."
"Okuyor musun?" dedi babası olan adam.
"Hayır, liseden sonra okumadım." dediğimde sadece başını 'Anladım' dercesine salladı.
"Uykun vardır, uyumak ister misin?" dedi yanımda ki adam.
Çok uykum var özgürlüğü simgeleyen adam. Uyutur musun beni gözlerinde? Ama ben gökyüzün de uyumak istiyorum sonradan okyanus olup beni boğmaz değil mi?
Neden kalbim beni dinlemiyor? Neden bu adamın gözleri beni içine çeker gibi bir hissi var? Yapma böyle kalbim, böyle yaparsan kaybeden taraf biz oluruz.
"Balın, iyi misin?" Kolumda ki el ile aniden irkildim. Gözlerimi elin sahibine çevirdiğimde korkuyla bana bakıyordu.
"İ-iyiyim iyiyim." dedim hızlıca.
"Benim odamda uyuyabilir istersen abi." dedi genç çocuk.
"Yok benim odamda uyur." Ardından bana baktı. "Yani olur mu?" dediğinde başımı salladım. "Hadi o zaman." dediğinde ayağa kalkıp bana baktı. Bende ayağa kalktığımda merdivenlere doğru ilerledik.
"Herkese iyi geceler." dediğinde babası, "Allah rahatlık versin oğlum." demişti.
Önde ben arkamda o merdivenleri çıktık. Bir sürü oda vardı, neresi olduğunu bilmediğim için durdum. Eliyle köşede kalan odayı gösterdiğinde yürümeye başladım. Kapıyı açıp girmemi beklediğinde içeri birkaç adım atıp duvarın kenarında durdum. O da kapıyı kapattı.
"Benim duş almam gerek. Senin için sakıncası yoksa sen koltuğa otur." diyerek camın oradaki koltuğu gösterdi.
"Tabi, sen git duşunu al." dediğimde dolabından kıyafet çıkarıp banyoya ilerledi. Kapının kapatılma sesini duyduğum da odayı incelemeye başladım. Her yer maviydi, gözleri gibi. Kapıdan girdiğimizde tam karşımızda pencere bulunuyordu. Pencerenin önünde lacivert bir koltuk, koltuğun yanında sağ köşede ise büyük bir kitaplık, sol köşede ise kupaların olduğu bir dolap vardı. Odanın ortasında yatak, yatağın yanında açık mavi komodinler, yatağın üstünde ise deniz manzaralı bir tablo vardı. Yatağın karşısında da buz mavisi bir şifonyer, şifonyerin yanında ise mavilerin en açığı olan bir masa vardı. Odanın tavanı mavi, mavinin üstünde de beyaz bulutlar vardı. Halısı ise deniz görünümlü bir halı idi. İnsanın içini ferahlatan bir odası vardı. Biraz ilerleyip kupalarına baktım. Çeşitli kupaları vardı. Yukarıda ki rafta piyano, gitar ve keman kupaları, iki rafı da dolduran futbol kupaları, en alttaki rafta 2 tane voleybol kupası vardı. Diğer tarafa dönüp kitaplığına baktım. Her çeşit kitabı vardı ve belli bir düzen içindeydi. Ama bir eksik vardı. Çantamda ki Kürk Mantolu Madonna kitabını da raflardan birine koydum. Çünkü gördüğüme göre bu kitapdan yoktu, içini çizmeme rağmen yinede koydum. Çantamı koltuğa atıp Özdemir Asaf'ın Dokuza Kadar On şiir kitabını elime alıp incelemeye başladım. İncelemeyi bitirip diğer kitaplara baktım. Şiir kitapları, macera kitapları, genç kurgu kitapları, romanlar, Türk klasikleri, yabancı klasiklerden, hatta eski zamanlardan kalan imzalı kitapları bile vardı. En şaşırdığım nokta ise mangaları bile vardı. Her çeşitten kitapları vardı. Kitaplıkta zaman geçirmeyi bırakıp şifonyerin üstünde ki fotoğraflara baktım. Fotoğrafların altında tarihler yazılıydı. Adam küçükken bile yakışıklıymış, demek ki doğuştan geliyormuş. Ne diyordum ben ya? İyice aklımı oynattım. Ege de vardı fotoğraflarda o zaman küçüklükten beri tanışıyorlarmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANETLER ARASINDA Kİ MUCİZELER
TienerfictieHayatı boyunca ihanetlere maruz kalan Balın Yılmaz yeni bir ihanetle karşılaşır. Yeni ihanet, yeni yara, yeni hayal kırıklığı, yeni aptallık, yeni güvensizlik... O gece ihanete rağmen yeni mucize ile karşılaşır. Özgürlüğü simgeleyen adam, Balın'ın b...