Gözlerimiz, bedenler yerine ruhlarımızı görseydi güzellik anlayışımız ne kadar farklı olurdu...
Frida Kahlo
.
.
.
.
.
İhanetlere rağmen dimdik durup da, vazgeçmeyenlere ithafen...
.
.
.
.İhanet sebepsiz olmuyor
Sevgiler kimselerle paylaşılmıyor
Yalnızlıklar sebep oluyor
Tek taraflı değil
Suçluyuz hepimiz..._Türkan Sarı_
.
.
.
.Son sayfa, son paragraf, son satır, son cümle, son kelime, nokta...
Çağıracağım demişti ama çağırmamıştı. Kadın adam için her şeyi yaptı adam ise hiçbir şey.
Elimde ki Sabahattin Ali'ye ait olan Kürk Mantolu Madonna kitabına uzunca bir süre baktım. Bir kitabın daha sonuna gelmiştim işte. Çantama koyup karşımda ki denize baktım. Öyle sakin duruyordu ki, kim bilir belki de içindeki dalgalar çok hırçındı ama o dışarıya göstermiyordu, içindeki o dalgaları dizginliyordu.
Derin bir nefes çektim içime. Kolumda ki saate baktım. Buluşma saatine birkaç dakika kalmıştı şimdi gitsem anca yetişirdim. Kulaklığımı çıkarıp telefonla beraber çantama koydum ve kalktım.
Üzerimde ki siyah paltomla İstanbul soğuğuna kafa tutuyordum resmen. Bu ilk ihanet değil ve son ihanet de olmayacak. Diğerlerinin yanında hiçbir şey. En başından belliydi, sadece ben aptalmışım. Ama işte güvendiğin bir insan ihanet edince dimdik duramıyorsun. Çünkü ona inandın belki sırlarını verdin ya da onun için herkesi karşına aldın. Daha da önemlisi yaralarını gösterdin. Peki o ne yaptı? Değerini bilmedi. Bazen doğru insanlar karşımıza hemen çıkmaz. Yıpranırsın, parçalanırsın, darmadağın olursun, öleceksin zannedersin ama ölmezsin, boğulursun ve bu duygular içerisinde seni bulup kurtarır o bataklıktan. Ama ilk, yanlış insanlar çıkar karşımıza. Onların yaptıkları yüzünden hayata küsmek değil o insandan sonra doğru insanı beklemek gerekir. Ben onca yanlış insandan sonra hâla doğru insanı bekliyorum.
Oradaydı işte. Hızlı adımlarla ilerledim. Beni görünce yüzünde bir tebessüm oluştu. Yalancı bir tebessüm... Daha hızlı ilerleyip karşısında durdum. Hiç beklemeden bana sarıldı. İtmek istedim, dokunmasın istedim, uzaklaşsın istedim. Ama sadece istedim. İstedim ama yapamadım. Tüm anıları, yaşanmışlıkları, hayallerimizi ve birçok şeyi nasıl unutacaktım. Kolay mıydı bir çırpıda unutup yok saymak? Kolaymış demek ki. Kolay olmasa o nasıl unutup beni aldatacaktı?
"Niye çağırdın sevgilim? Hemde bu soğukta." dediğinde neden midem bulanıyordu? Neden tiksiniyordum? Şuan konuşmasını dahi istemiyordum.
"Bir şey konuşmak istiyorum seninle." dediğimde sesim güçsüz çıkmıştı. Başını konuşmam için onaylarcasına salladı. "Ben yapamıyorum. Bu ilişkiyi sürdüremiyorum. Olmuyor her şeyi görmezden geldim ama artık görmezden gelemiyorum. Bitirelim." dediğimde derin bir nefes aldım. Kalbimin hızının maraton koşucusundan farkı yoktu.
"Şaka mısın sen? Çocuk oyuncağı mı bu? Dalga geçme benimle. Benimle bir kere olursan kurtuluşun yok." dediğinde tokat atmamak için elimi sıkabildiğim kadar sıktım. Sakin ol Balın, nefes al, nefes ver, nefes al, nefes ver, sakin ol.
"Ben senin tapulu malın mıyım? Sen gel en yakın arkadaşımla bir birliktelik yaşa sonra gel bana 'Benden kurtululuşun yok ' de. Her şey senin isteğine göre ilerlemiyor Sinan Özay bunu o aptal kafana sok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANETLER ARASINDA Kİ MUCİZELER
Genç KurguHayatı boyunca ihanetlere maruz kalan Balın Yılmaz yeni bir ihanetle karşılaşır. Yeni ihanet, yeni yara, yeni hayal kırıklığı, yeni aptallık, yeni güvensizlik... O gece ihanete rağmen yeni mucize ile karşılaşır. Özgürlüğü simgeleyen adam, Balın'ın b...