Herkes hayatta başarılı insanları sever ve beğenir. Peki ya başarısızlığın ölçüsü nedir? Mükemmeli yakalanmamak suç mudur? Bazen çalışsakta yapamadığımız olmuyor mu? Tabiki de başımıza birçok olumsuzluk geliyor. Bırakalımda gelsin. Yağmur ders çalışsa da o yıl ne kendi istediği başarıyı elde edebilmiş ne de ailesinin. Hep derler ya huzurlu bir ortam başarının anahtarıdır. Çocukları anlamaya çalışmamak tüm olumsuzluklara rağmen mükemmeli beklemek . Yağmur matematikten ve fenbilgisi dersinden bir türlü anlamıyordu . Sınıfında başarılı öğrenci sayısı da azdı zaten. Arkadaşlarına sorsa da bir türlü odaklanamıyordu. Bunda ailesinin de büyük payı vardı. Aile sorunları sanki onun küçük omuzlarına yıkılmış gibi hissediyordu. Yaşları yakın olan halası ile hep kıyaslanıyordu. O başarılıydı. Çok çalışkan ve zekiydi.Peki Yağmur neden akademik alanda başarılı olamamıştır? Yağmur cevabını biliyordu. O küçük yaşında büyük anlara şahit olmuş bunlar onda tranvalar yaratmış zihnini kuşatmıştı.
Çok çalışmadı ama iki zayıfı geldi. En çok düşündüğü bunu annesi Kamuran Hanım'a nasıl izah edeceğiydi.Karneye bakan anne Kamuran Hanım Yağmur 'a çok kızdı. Nasıl iki zayıfın gelir ? Bu karneyi bu eve nasıl getirirsin? Benim gibi bir hayatın mı olmasını istiyorsun?Bağırarak söylediği bu sorulardan sonra Yağmur 'u dövmeye başladı. Hem kavga ediyor hem de yağmura vuruyordu. Hıncını aldıktan sonra Yağmur' u bıraktı. Yağmur gözyaşları içinde kaldı.En zor durumda sığınacak liman olan annesinden korkmaya başladı küçük Yağmurcuk. 12 yaşında bir çocuk için bu çok duygusal bir yıkımdı.Annesinden duyduğu en acı kelime o sıralarda çok popüler olan Almanya' da işçi olan bir gençle evlendirilme düşüncesiydi. O yıllarda okumayan genç kızlar bazen çocuk yaşta bazen genç kızlığa adım attıkları dönemlerde Almaya' da işçi olan ailelerin çocuklarıyla evlenip Avrupa ya giderler ve sene de sadece bir kez Türkiye ye gelirler ve aileleriyle vakit geçirebilirlerdi. Bu Yağmur için çok korkutucu bir durumdu. Neden mi? Hem bilmediği bir ailenin içine girecek Hem iyi de olsa kötü de olsa ailesini göremeyecek belki de annesi gibi bir de yabancı bir insandan dayak yiyecekti.
Annesi ona duymak istemediği en korkunç cümleleri o zayıf dersler yüzünden söyledi. Seni Almanya ya kocaya veririm ."Bizim yüzümüzü de göremez köle gibi oralarda çalışırsın."
Ya da ağır beş inek alırım . Her yerden ot biçer ,ot taşır sürekli tarla bahçe işi yaparsın.Bu iki cümle de Yağmur un hayat anlayışına tersti o böyle iki hayatı asla istemiyordu. Bu iki cümle onun ilerideki hayatını çokça etkileyecekti.
Şöyle bir düşününce insan cümleler üzerine kurulu. Ruhunu da bedenini de cümleler yönlendiriyor. Ne istiyoruz? Neyiz ? Kim olarak varlığımızı devam ettirmeyiniz?İnsan dayak yer ,laf işitir ama yine de anne ve babasını sever mi?
Yağmur sığındığı tabii liman olan ailesine asla sırt çeviremezdi.Çünkü aile yeri gelir döver yeri gelir severdi. Ama asla bizim kötülüğümüzü istemezdi.Yağmur un da tabuları oldu bu cümleler,korkularının temelleri oldu. Aile kaderdi ama o kadere yön veren insanın kendisiydi ,duruşuydu mücadelesiydi. Yağmur artık yeni bir insandı hayatına yeniden filizler artıracak kim olduğunun varkına varacaktı. Yaşadığı başarısızlık onda zaferi tetikleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kadın Yaratmak
AdventureGerçek bir hayat hikayesidir.Hayallerle dolu bir hayata atılmak isterken gerçeklerle yüzleşen kırık bir kalbin mucizevi dönüşü elimizde dokunmak kadar yakın bir o kadar da uzak aşkın tuzaklara örülü hikayesi. Ruhları birbirine örülü bir ayrılık kim...