°•°
Düşünceler yoktan var olmazlar, bir şey görürsünüz ve o sizin zihninizde yer edinir. Bilmediğiniz şeyleri ise düşünemez, hissedemezsiniz.
Draco Malfoy ölümü hissetmişti, üstelik bu hoşuna gitmişti..
Belki de ölüm aradığı cevaptı.
Harry eğer onu durdurmasaydı ne kadar ileri giderdi? Eğer orada ölseydi birileri cesedini bulur muydu?
Aslında şunu sormak gerekirdi, ölseydi onu arayan olur muydu?
Draco melankolik bir şekilde gülümsedi. Aslında güzel olabilirdi.
Uyanalı çok olmamıştı ve hiçbir pişmanlık hissetmiyordu. Yapamadığı şeyler için üzgündü ama annesi için yaşamaya devam etmek zorundaydı.
Hayattan tek isteği kendisini doğuran kadının zarar görmemesiydi.
Umutsuz bir vaka olabilirdi fakat kimse annesine zarar vermemeliydi. Annesi mutlu bir ömür sürüp ölmeliydi.
Vücudundaki yaraların bıraktığı acıyı umursamadan yatakta doğruldu. Yeterince yatmıştı. Tek isteği odasına gitmekti, burada birinin onu görmesi hiç iyi olmazdı.
Ayağa kalkıp gitmek için birkaç adım attığında başına giren ağrı ile tökezledi.
Derin bir nefes aldı ve yatağa oturdu. Yatağın yanındaki komidindeki iksiri ve notu gördüğünde notu okumadan iksiri tek dikişte bitirdi.
Ne olduğu gram önemli değildi.
Başındaki ağrı bir miktar azaldığında ayağa kalkıp Hastane Kanadından aceleyle çıkmak için kapıya yöneldi. Kapıyı açıp dışarı çıktığında derin bir nefes aldı, kimse yoktu. Sabah olmadan yatakhaneye dönerse hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam edebilirdi.
Hızlıca zindanlara doğru yola koyuldu. Fakat daha bir kat inemeden birisi tarafından kenara çekildi.
Çekilmeden önce bulunduğu noktaya bakakaldı, Hogwarts Hademesi Argus Filch'in kedisi, Mrs. Norris az önce bulunduğu yerde duruyordu. Korkuyla derin bir nefes aldığında burnuna akan zambak ve çimen kokusu ile duraksadı. Bu kokuyu biliyordu. Hala hayatta olmasını sağlayan kişinin kokusuydu. Hışımla ona dönecekti ki kedinin onları nasıl görmediği kafasına takıldı. Gözleri kocaman açıldığında üzerlerindeki ipeksi dokuyu fark etti. Bu onları görünmez yapmış olmalıydı. Kedi gidene kadar beklediler.
Ardından Draco Harry'i duvarla arasında sıkıştırarak ona döndü. Harry onu ittirerek çevredeki boş bir sınıfa soktu. Böylece birisinin geleceği korkusundan bir nebzede olsa kurtulmuştu.
"Potter," diye seslendi Draco. Çevresine bakındı. "Neden yardım ettin?"
Açıkçası utanmıştı. Potter'ın kendisine yardım etmesini beklemiyordu. Rahatsızca yerinde kıpırdandıktan sonra kararsızca gözlerini ona dikti. "Hayır," dedi. Söylemesi gereken bu değildi. "Teşekkür ederim... Potter." Diyerek sınıftan kaçtı. Minnettar değildi, yine olsa yine aynı şeyleri yapardı. Ancak annesi için yapmaması gerekiyordu...
Draco Malfoy zorunda olduğu şeylerde yaşıyor, görüyor, hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Everything You Said(Sad) - Drarry
FanfictionMalfoy Malikânesi, Draco Malfoy için en acı verici anılarını doğuran yer. Babası Azkaban'a atıldığında, Voldemort tarafından 'Ölüm Yiyen' yapıldığında çığlıklarının yükseldiği yer... Orada olmak Draco'ya sadece acı veriyordu. Belki de hiç doğmamalıy...