Herkese merhaba canlarr, ilk hikayem değil ama sanki ilkmiş gibi heyecanlıyım ve farklı hissediyorum bu sefer.
Kitabı aşağı yukarı bir sene önce yazmaya başladım ancak yayımlamaya yeni fırsat bulabildim.Kitabın hali hazırda 20 bölümü hazırda bekliyor. Eğer benirseniz bölüm gelme sıklığı da ona göre değişir.
Şimdiden yazım hataları vs. için özür dilerim. Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Sizi Dila'nın hikayesiyle baş başa bırakıyorummm.
Başlama Tarihi:
"Dilaa, Ege! Açın artık şu kapıyı "
Duyduğum kapı sesiyle yerimden sıçrayarak uyanmıştım. Gece sızıp kaldığım koltuktan fırlayıp kapıya gittim. O sırada koşar adımlarla içeriden Ege'nin de geldiğini gördüm. İkimizde birbirimize anlamsız bakışlar attığımız sırada kapıyı açtım.
Kapıyı çalan Hevi'ydi. Hevi bastıramadığı hıçkırıklarıyla içeriye daldı.Hızlıca kapıyı kapattım ve yanına gittim."Ne oldu Hevi ne bu halin?" diye merakla sorduğumda. Hevi kendini koltuğa bırakıp,
"Miran Abime dün fotoğraflar göndermişler." dediğinde Ege de ben de anlamaya çalışarak devam etmesini bekledik."Dün gittiğimiz gece kulubünden.."
dediğinde olayı anlamıştık.Ege sakince, "Miran'a gönderilen fotoğraflar nasıl ve kiminle?" diye sordu.
Hevi ağlamaya devam ederek, "Berzanla ve samimi fotoğraflar." dediğinde hemen yanına gidip sakinleşmesi için sarılmıştım. O sırada Ege'yle ne yapacağız der gibi birbirimizin suratına bakıp kalmıştık.
Ege sürahiden bir bardak su doldurup Hevi'ye uzattı.Hevi bardağından bir yudum alıp zorla konuşmaya devam etti.
"Benim bir şekilde kurtulmam lazım bu beladan. Hem de Miran abim buraya gelmeden. Çünkü geldiği gibi beni alıp Mardin'e dönecek ve beni bir odaya kapatırlar herhalde."dedi umutsuzca."Böyle bir şey yapmaya hakkı yok!" diye bağırmıştı Ege. Aynı şekilde ben de bağırarak, "Alıp götürmek, odaya kapatmak ne demek ya! Önce beni çiğnemesi lazım seni buradan götürmek için. Ha oldu da götürdü mü o Mardin'e gelip konağın kapısına bir düzine polisle dayanmazssam bana da Dila demesinler." dediğimde Hevi buruk gülümsemesiyle eliyle Ege'nin de yanımıza gelmesini işaret etmişti ve üçümüz sarılmıştık.
Ege, Hevi ve ben çocukluk arkadaşıydık. Ben anne ve babamı bebekken kaybettiğim için İzmir'de teyzemle kalıyordum.
Teyzem hiç evlenmemişti ve çocuğu yoktu. Beni kendi çocuğu gibi sevip bana kol kanat germişti. Bir gün mahalleye birileri taşındı. Bir kadın ve benim yaşlarımda bir kız çocuğu vardı. Onun ileride can dostum olacağını o zamanlar nasıl bilebilirdim ki.. Aradan birkaç hafta geçmişti biz kadının kızın annesi değil bakıcısı olduğunu öğrenmiştik.
Sonra onlarla tanıştık onlar bize gelirdi biz onlara giderdik, Hevi'yle oyunlar oynardık, okula beraber gider gelirdik. Artık çok iyi iki arkadaş olmuştuk. Aynı liseyi kazanıp aynı okula gittik. Sonra lisede Ege'yle tanıştık onunla arkadaş olduk. O da artık bizden biriydi. Lise yıllarımızı dolu dolu geçirmiştik. Sonra bir gün Hevi'nin İzmir'e geliş sebebini öğrendik. Hevi Mardin'li büyük bir aşiretin tek kızıydı ve ailesinin husumetli olduğu başka bir aşiret vardı. Onlar Hevi'yi korumak için yanlarında çalışan bir kadınla birlikte Hevi'yi İzmir'e getirmişlerdi. Hevi'ye de bu olaydan bahsetmeyip daha iyi eğitim alması için gönderdiklerini söylemişlerdi. Hevi bunu sonradan öğrenmişti ve bize söylemişti. Biz bunu duyunca çok şaşırmış ve korkmuştuk. Ama Hevi artık bu husumetin bitmiş olduğunu söylediğinde içimiz rahatlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT
Fiksi UmumEn yakın arkadaşının sevdiğine kavuşmasına yardım etmek için onunla birlikte Mardin'e giden Dila'nın orada başlayacak olan yeni hayat hikayesi.