Türkiye 'nin gözünden:
Restorantta beklemekten sıkılmıştım tam 1 saattir burda bakliyordum artık restoran sahibininde gözüne batmıştım ve adam her saniye bana bakmaya başlamıştı.En son dayanamadım ve sinirle telefonu elime alıp Rusya'yı aradım biraz çaldıktan sonra açtı yine aynı sinirimle onun cevap vermesine fırsat vermeden konuşarak
"Hem çağırıyorsunuz hem de gecikiyorsunuz eğer 5 dk içinde burda olmazsanız ben kalkıyorum"
Rusya: "T-Türkiye bir dakika-
Türkiye:"Ne bir dakikası Rusya benim burda kaç saattir beklediğimden haberin var mı! Ben kalki-"
yorum dememe gerek kalmadan tam o sırada Rusya ve Çin kapıdan girdi.Rusya yine o uşankası, mavi kot ceketi ve mavi pantolonuyla klasik Rusya'ydı, Çin ise onun aksine herzaman giydiği o kırmızı eşofman takımının aksine bugün siyah kot pantalon , kırmızı tişört ve siyah kot ceket giymişti sözde bu bir toplantı olacaktı e hani, ciddiyet nerde şunların giydiklerinin aksine ben takım elbiseyle gelmiştim herneyse diyip onların beni görmesi için el salladım en sonunda Rusya beni gördü ve telefonu kapatıp yanıma geldiler.Rusya ve Çin sandelyeleri çekip yerine oturduklarında "Bir açıklamanız var mı acaba Bay Çin ve Bay Rusya" dedim. Çin ellerini masada birleştirip bana dönerek
Çin:"Size hesap vermek zorunda değiliz Bay Türkiye zaten kısa bir süreliğine geciktik bu kadar abartılacak bir durum yok" dedi.O an resmen sinirden zor duruyordum "KISA mı! Ben burda 1 saattir bekliyorum Bay Çin "dedim en sonunda Rusya gerilimi fark etmiş olucakki "Hey hey! Biraz sakin olurmusunuz, ikinizide buraya çağırmamın bir sebebi var. Anlaşmazlıklarınızı çözüme ulaştırmak için buraya topladım sizi. Bu yüzden bugün kavga yok barış var.İlk öncelikle şu Bay laflarını bırakalım bu bir toplantı dediysem o şekilde demedim.İkinci olarak Türkiye evet biraz geç kaldık özür dileriz ama lütfen bu kadar abartma"dedi. Bak yine sinirleniyordum abartan ben miydim gerçekten abartıyormuydum hiçte bile yine de sinirimi içimde tutarak:"Tamam artık, her neyse. Konuya geçelim, zaman geçtikçe Çin' in zulmü her saniye dahada artıyor" dedim kağıtlarımı düzenlerken. Çin bir elini masaya koyarak "Benim zulmüm mü!" dedi.Ben ise Çin 'e dönerek "Tabikide senin zulmün ,kardeşime ,Doğu Türkistan'a yaptığın zulmünden bahsediyorum"dedim. Çin bana eğilerek fısıltıyla"Kardeşin bunu çoktan hak etti" dedi.Ben "Sen adi herifin tekisin geçmişin intikamını almak istiyorsun ama onlar eski insanlar değil sende eski Çin değilsin bu zulme bir son ver!" dedim.Çin bana daha da yaklaşıp"Son vermiyorum! Sabrımı sınama Türkiye"dedi. "O benim kardeşim Çin,bunu yapmaya hakkın yok burda uzlaşmaya çalışıyorum! Doğu Türkistan'ı bırak yoksa-"Çin aniden dibime kadar eğilip gözlerime bakarak "Yoksa ne Türkiye Cumhuriyeti yoksa ne ? Ne yapabilirsin söylesene, NE YAPABİLİRSİN ?Beni durdurabilecek gücün olduğunu sanıyorsan çok yanılıyorsun. Şimdi beni iyi dinle buraya gelmeden önce kardeşine olan işkenceleri azaltmayı düşünüyordum ama artık iki katına çıkartıyorum.Hadi Türkiye Cumhuriyeti göster gücünü, ne bekliyorsun ,durdur beni yoksa korkuyormusun !" Rusya araya girip"Hey! Sakin olun ,burda uzlaşmaya varabilin diye topladım sizi..."Gerisini dinlemedim Çin 'in sözleri aklımda yankılanıyorken Rusya'nın sözlerini duymuyordum sonra aniden Rusya'nın sözünü kesip, onu kenara itip Çin'e bakarak "Asıl korkak sensin! Cesaretin varsa güçsüz ülkeleri bırakıp Amerika 'ya saldırdın ama tabi sendeki o cesaret nerdeeee, eskiden bile kadınlarınızın arkasına sığınıp bizi öldürmeye çalışmadınız mı!? İşte siz karşımıza çıkamayacak kadar ödlek insanlarsınız" dedim. Çin sesinde öfkeli bir tınıyla "Sen bana korkak mı demeye çalışıyorsun!?" dedi.Ben:"Demeye çalışmıyorum direk diyorum ,korka-AAaaah!" Daha sözümü bitirmeden Çin bütün gücüyle suratıma vurmuştu . Ani şokla, şaşkınca bana bakan Rusya'ya bir yandan da tepkisiz Çin' e bakarken , ani öfkemle dişlerimi ve yumruğumu sıkıp tüm gücümle Çin' e yönelerek" SENİ ADİ HERİF!!!" deyip Çin'in suratını hedef alıp tam vuracağım sırada bir el havada elimi tuttu ! Ama... kim! olabilir diye düşünürken aklıma Rusya geldi, yalvarırım yalvarırım sen olma Rusya demişken.Gözlerimde hayal kırıklığı ve derin bir üzüntüyle "Nasıl yaparsın?"dedim.Rusya bana bakarak
"O benim dostum Türkiye"dedi.
Ben şaşkın gözlerle ,bir yandan pis bir şekilde bana bakarak sırıtan Çin'e, bir yandanda Rusya'ya bakarak sesimdeki üzüntüyü bastırmaya çalışarak
"Bende öyleydim" deyip hemen elimi çektim ve ceketimi alıp hemen dışarı çıktım.3.kisi bakış açısı
Rusya tam Türkiye 'nin arkasından gidecekken Çin Rusya'nın kolunu tutup "Bırak gitsin ne yapabilir sanki" deyip Rusya 'yı bıraktı ve garsona dönerek "Bize 2 vodka"dedi .Garson vodkaları getirdikten sonra birini Rusya'ya uzatarak "Onu kafana takma hiçbir şey yapamaz hadi bugün içiyoruz" dedi. Rusya bir an tereddüt edip "Bilemiyorum,belki bir baksam"Çin hemen araya girip en soğuk ifadesiyle "Ne yani onun yanında mısın?"dedi.Rusya biraz düşündükten sonra "Hayır.Tabiki senin yanındayım" deyip Çin 'in uzattığı vodkayı alıp kafaya dikti.
Türkiye' nin gözünden:
Kendimi dışarı atar atmaz gözyaşlarım bir sel gibi akmaya başladı Rusya nasıl böyle bir şey yapardı ben onu arkadaşım olarak görmüşken o nasıl gidip haksız olan Çin'i savunurdu beni nasıl onun önünde küçük düşürürdü yine rezil olmuştum kimseye güvenmemem gerektiğini biliyordum Rusya'ya inandığıma inanamıyordum, yine aynı hatayı yapmıştım ve yine...yine Doğu Türkistan'ı, kardeşimi kurtaramamıştım .Bu düşüncelerle göz yaşlarım daha da akmaya başladı.Daha sonra Çin 'in sözleri aklıma geldi gerçekten hangi gücümle Çin'i yenebilirim , kardeşimi nasıl kurtarabilirim ki derken aniden gök gürledi ve ilk yağmur damlası kafama düştü .Birde bu eksikti diyip aklımda Çin'i ve kardeşimi düşünürek ıslanmamak için acela adımlarla yola koyuldum ama yağmur daha da hızlanmıştı bende yürümeyi bırakıp koşmaya başlamıştım en sonunda yol ayrımına geldim iki tane yol vardı bir ormandan geçen kestirme yol bir de benim her zaman gittiğim uzun yol ben de maalesef hemen eve varmak ve daha fazla ıslanmamak için aceleyle kestirmeden gitmeye karar verdim aslında buraya ilk defa geliyordum burayı daha çok tercih etmemin sebebi beni ürkütüyor olmasıydı belkide ben paranoyakça davranıyordum belkide ormandan geçtiği içindi ama şuan umrumda değildi bugün zaten çokça kötü olay yaşamıştım ve hemen eve gidip aklımı başıma toplayıp, kardeşimi kurtarmak için yeni plan yapmam gerekiyordu bu düşüncelerle git gide kararan orman yolunda adımlarımı daha da hızlandırdım artık tüm gücümle koşuyordum ki aniden bir şeye takılıp yere kapaklandım. Acıyla zar zor biraz doğruldum dizlerim soyulmuş ,pantalonum yırtılmış, her yerim çamur olmuş ve ıslanmamak için verdiğim tüm mücadeleye karşın her yerim ıslanmıştı gözlerim yine dolmuştu . "NEDEN!!!"ani öfke ve hüzünlü haykırdım "Neden"Ben ne yapmıştım ki bütün bunlar oluyordu...tüm bu günü bitmesini umarak beni neyin düşürdüğünü görmek için kafamı çevirdim , beni düşürenin taş olduğunu sanmıştım ama sanırım yanılmıştım gözlerimde yaşlarla neye takıldığımı görmek için yaklaştım, göz yaşlarımı elimin tersiyle silip yerdekini aldım daha da dikkatli bakmaya başladığımda anladım ki bu bir taş değildi bu bir kolyeydi.
______________________________________

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanla Anlaşma
FanfictionTürkiye:"Artık sıkıldım yok sayılmakta, aşağılanmaktan ,ezilmekten çok sıkıldım bana yaptıkları kötülüklerin intikamını istiyorum ve kabul ediyorum" dedi ve havada bekleyen eli sıktı o ise keskin dişleriyle gülümseyerek "Doğru karar" dedi ve geri d...