Tanrısal Bakış Açısısı
Türkiye Azerbaycan'ı çoktan geriden bırakmış ,gitgide kararan ve ıssızlaşan yolda artık adımlarını daha da hızlandırmıştı. Bir yandan yola odaklanmaya çalışırken bir yandan da kafasındaki sözlerle uğraşıyordu. Azerbaycan'ın , Amerika'nın, Çin'in sözleriyle. Amerika'nın aşağılayıcı, Çin'in ezici sözleriyle yine de uğraşabilir ve en sonunda kafasından atıp unutabilirdi ama kardeşinin Azerbaycan'ın söylediklerini bir türlü unutamıyor ve hafızasından atamıyordu.Nasıl olurda kardeşi, hayatta canını feda ediceği kişi bunları ona söyleyebilirdi.Azerbeycan'ın sözleri Türkiye'nin kafasında bozuk bir plak gibi sürekli tekrar ediyordu "Sen önce kendini kurtar!.. hangi gücünle?.. senin neyin var ki kazanmayı düşünüyorsun?!".
Türkiye'nin zihninden tüm bunaları geçerken içinden "belkide Azerbaycan haklıdır diye düşünüyordu belkide tüm söyledikleri doğrudur diye geçiriyordu. Gerçekten o kimdi ,ne gücü vardı, hangi gücüne güveniyordu da dünyanın en güçlü ülkesinden birine karşı çıkmaya çalışıyordu , kardeşi içindi her şey, onu kurtarmak için ama Azerbaycan'ın dedikleri ...daha kendini kurtaramamışken kahraman mı olmaya çalışıyordu"
Türkiye aklındaki tüm bu düşünceler ile boğuşurken bir şey fark etti o neredeydi? Aklındaki düşüncelere öyle bir dalmıştıki yolu tamamen unutmuştu.Türkiye bir saniye durup etrafına bakınmaya başladı hava çoktan kararmıştı ve etrafı ağaçlarla çevrilmişti. Türkiye tedirgin olmaya başlamıştı biraz etrafına bakındıktan sonra buranın neresi olabileceğini düşündü.En sonunda aklına evini yakınlarındaki ve kestirme ormanlık alan olabileceğini düşündü.Kahraman Bakış Açısı
Tamam şimdi de kayboldum. Allah'ım bu gün bitmiycekmi, ben evime ulaşamıyacakmıyım ,şimdi ne yapıcam... Bir dakika telefon! Telefonu hatırlayıp hatırlamaz hemen elimi cebime attım. Tamam navigasyon dan hemen bulabilirdim hemen navigasyonu açtım nedeni ni bilmiyordum ama her şeyi o kadar hızlı yapıyordum ki sanki iç sesim benimle konuşuyor ve hemen bu ormanı terk etmemi söylüyordu ve bende tam olarak iç sesimi dinliyordum çünkü gerçekten bu orman beni ürkütmeye başlamıştı.Bir yandan iç sesimi dinlerken bir yandan da hızlıca navisyondan evimi yazdım ama bir türlü bağlanılamıyordu oysaki internetim vardı ama bir dakika...kahretsin! İnternet çekmiyordu,sinyal yoktu! Evet şimdi ben ne halt yiyecektim. Gerçekten şuan ne yapacaktım! Azerbaycan haklıydı! "Daha kendimi kurtaramıyordum!" Her şeyde haklıydı ,hiç bir şeye yetişemeyen, hiç bir şey yapamayan , çöpün tekiydim ben ,daha evimin yolunu bulamıyordum , kardeşimi kurtarma yolunu nasıl bulucaktım ,onu Çin 'e veremem onu yarı yolda bırakamam, Amerika 'yı ,Çin'i haklı çıkartamam! Bu düşüncelerle yere çömeldim gözyaşlarımı tutamıyorum. Ben neden bu kadar güçsüzdüm! Ben neden bu kadar güçsüzüm!Neden! "Keşke, keşke eski gücüme ,Osmanlı zamanındaki gücüme dönebilseydim!" dedim yere çömelmiş ağlarken. Ormanda ani bir sessizlik olmuştu korkmaya başlamıştım en sonunda tüm cesaretimi toplayıp ağlarken ellerimin arasına aldığım kafamı kaldırdım ve etrafa baktım ama kimse yoktu. Ben artık daha da gerilmeye başlamıştım tamam artık ya delirmiş ya da sağır olmuştum çünkü bu ani sessizliğin başka açıklaması olamazdı. Ses çıkarmaya korkuyordum sanki ben bir ses çıkarırsam orman uyanacak ve beni fark edecek gibiydi.Ama bugün evrenin benden yana olmadığı en baştan belliydi ki telefonuma mesaj geldi. Evet kurtuldum sinyal geldi diye düşünüyordum ki etraf sallanmaya başladı.Ani korkuyla gözyaşlarımı silip hemen ayağa kalktım "Tamam kesinlikle deprem oluyordu! Ama şu anda korunaklı yerdeyim sonuçta burada yıkılacak bir şey yok " diye korkumu dindirmeye çalışırken bir mesaj daha geldi Azerbaycan'dandı korku ve aceleyle hemen mesaja baktım:
Azerbaycan konuşurken ben burda resmen yaşam savaşı veriyordum artık her yer daha şiddetli sallanmaya başlamıştı, ağaçlar devrilecek gibiydi ben artık ayakta zar zor duruyordum ki son anda dengemi kaybedip yere düştüm ama Azerbaycan hiç bir şey olmamış gibi bana yazmaya devam ediyordu analmıyordum şu an şunu hisseden bir tek ben olamazdım resmen dünyada kıyamet kopuyordu ve bir tek hisseden ben miydim? Bir şeyler oluyordu ve bu neyse hiç iyi bir şey değildi.
Ben bir yandan mesajlara bakamaya çalışırken ,aniden gök gürlemeye başladı ve bir çatırtı duyuldu ve bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha derken ayaklarımın altındaki yerde çatladı ,hemen korkuyla yerde geri geri kaçarken Azer'den bir mesaj daha geldi:
Azerbaycan'ın mesajına bakmamla şok oldum ,nasıl?!Ne alaka? Aklımdaki tonlarca soruya cevap bulamdan, aniden sesler dahada yükselmeye başladı, ben tam tekrar mesajlara bakıcaktım ki uzaktan bir silüeti görmemle duraksadım ilk başta hayvan diye düşündüm ama hayır bu bir insandı ve her adımda bana daha da yakalaşıyordu, tamam sonunda kurtuldum diye sevinirken siluetin yaklaşmasıyla ve görüntüsünün netleşmesiyle sevincim yerini dehşet bir korkuya bıraktı onun her adımında ben daha fazla gerilirken bir mesaj daha geldi,korkuyla titreyen ellerimle telefonu tutarken son cevabımı yazdım:O en sonunda benim dibime geldiğinde,bana gülümserken ,onun kim olduğunu, gerçeğin tüm dehşetiyle anlamışdım.
(Evet bu gerçekten benimde hoşuma gitmedi ama 1'e kadar yazı yazınca iyi bir sonuç çıkmazmis öğrenmiş olduk)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanla Anlaşma
FanfictionTürkiye:"Artık sıkıldım yok sayılmakta, aşağılanmaktan ,ezilmekten çok sıkıldım bana yaptıkları kötülüklerin intikamını istiyorum ve kabul ediyorum" dedi ve havada bekleyen eli sıktı o ise keskin dişleriyle gülümseyerek "Doğru karar" dedi ve geri d...