defter

203 22 10
                                    

Tanrısal Bakış Açısı

Yolları cevizden bir kasaba

güzleri meltemden

baharları çiçekten geçinmez

Ah bir de kıyısı var bu kasabanın

zavallı kayaları ve boynu büyük rıhtımı

okyanusa ağlar her gece

yaşları yıllar içinde

günden güne yontmuştur kayaları

ağlayan kayalar olmuştur adı

tezattır her şey bu fani dünyada

sen bana, ben sana

hem bana, hem sana

kurtarsam seni tüm kötülüklerden

içimdeki kalır dışıma

birbirimize vereceğimiz özel şeyler yokken

yalanları sıralarız birbirimize

acıtmaması acıtır bizi

eşerken ben toprağı

gömmek için günahlarımı

dudaklarına vereceğim cenneti

verebilecek başka bir şeyim yokken

en büyük günahım da senken

seni vereceğim sana

ölümden sonra bana kalmayacakları

severken seni, alacağım canını

Minho elindeki deftere yazdığı şeyleri üstün körü okuduktan sonra yanında uyuyan bedene baktı. Onu o iğrenç şehirden kurtarmıştı. Daha önce kimseyi getirmediği bir yere getirmişti. Burası onun gizli yeriydi. Sadece kendisi bilir ve kafa dinlemek istediği zaman gelirdi. Ufak bir kasabaydı burası. Tatlı meltemler eserdi. Yazdığı yazıda da anlatmıştı. Yanına aldığı her bedene bir şeyler yazardı ama Jisung onun için bir bedenden fazlasıydı. Sebebi bilmese bile biliyordu. İçten içe onun gözlerindeki sonbaharda kaybolmuştu. Beyaz çarşaflar arasında olan beden hareketlenmeye başlayınca Minho boş duvardan çektiği gözlerini Jisung'a çevirdi. Tombul yanakları ve kavruk tenine yakışan gözlerini uzun kirpiklerinin arasından araladı ve Minho'ya bakıp gülümsedi. 'Günaydın' dedi neşeli bir sesle, Minho ise gülümseyip 'Sana da günaydın' dedi. Bir süre birbirlerini izlediler. Minho, Jisung'un yanına yattı ve kollarını ona sarıp, 'İçimde çok garip şeyler var. Nedenini bilmiyorum. Şu yaşıma kadar gelip aşktan payımı almamış olsam da senin gözlerinde buluyorum huzuru. Ne dersin, sence sana aşık mıyım?' dedi donuk bir tonda. Minho böyleydi, düşündüğünü söylerdi. Burada gizlemesi gereken bir şey yoktu çünkü. Jisung gözlerini Minho'nun gözlerine çıkardı ve dolmasına engel olmadan kısık bir tonda 'Bilmiyorum, eğer ki bu aşksa ben de sana aşığım.'  dedi. Her şey fazla hızlıydı, Minho'nun planlarının temelleri sallanırken kararları kafasındaydı. Gülümsedi ve kafasını Jisung'un boynuna gömüp güzel kokusunu içine çekerken, 'O zaman kesin konuşacağım, seni seviyorum Jisung.'. Jisung ellerini Minho'nun sırtına çıkardı ve sıkıca sarıldı. 'Ben de seni seviyorum Minho.'. Minho, Jisung'un kolları arasından ayrılıp dudaklarına ufak bir buse kondurdu.  Açık pencereden gelen yelle temizlendi oda yalanlardan. Kalırken geriye doğrular günahlar sıraya geçti. Gelirken her şeyin sırası, bir bir bilendi bıçaklar. Geceler boyu dinmeyecek ağıtlar bestelenmeye başladı bu sabah. Zaman örerken ağlarını, ilmeklerden hallice hafif olan kollar ayrıldı. Defalarca birleşecek olsalar bile sonu geliyordu. İki beden yataktan kalktı ve eski mutfağa yöneldi. Doyurduklarında karınlarını dansa davet geldi rüzgardan. Fani insanlar anlamadı tabii. Vahşi köpeklerin iğrenç salyaları akarken bir bir tanrılara sunulacaktı bedenleri. Pek fark  olmasa da bu vahşi köpekler ve tanrılar arasında, insanlar kuracaklar kafalarında. Günahları ilmek ilmek örüp doğruları marş gibi diretecekler. Zavallı bedenler yanarken ateşin altında aşkın suyu mu kurtaracak onları? Utmayın ey cahil kalmakla yükümlü insanlık, sizin basit zevkleriniz günahken sahte tanrıların gözünde, kısacaksınız beyninizden. Hayvanlaşırken sessizce, şeytan da yetişemeyecek size. Olurken onlardan biri, çığlıklarınız dizilecek beş para etmeyecek boğazınıza. O zaman olamayacaksınız basit bir fahişeden hallice. Geceler boyu eğlenirken onlar muhakkak bir gün kapıyı çalacak o kötülük. Ondan gelen ona giderken mecbur kalınacak her şeye. Bilenen bıçaklar kullanılacak ve dillerin çözülmüş bağları açılacak. O zaman yalanlar mı gerçekler mi söylenecek? Geceye ve palavradan yoksun duygulara kalacak her şey. Kan dökülürken gözyaşları geride kalmayacak.

Shame/minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin