PALN HAZIRLANMADAN İKİ SAAT ÖNCE
İnsan yaşadığı ortama bukalemun gibi uyum sağlasa da bu onu o ortamın bir parçası yapmıyordu. Bukalemun ağacın üzerinde görünmeyecek kadar iyi kamufle olsa bile hala bukalemundu. İnsan da bazen bukalemun misali bulunduğu ortama uyum sağlayarak yaşamaya çalışsa da her dem özünün getirdiklerine yenik düşmeye mahkumdu. İşte benim güvendiğim konuda buydu. Uraz ile Pars'ın arasına bombayı attıktan sonra yönümü Mustafa ağanın her işini yürüttüğü mekana çevirdim. Hakkı ile bir anlaşma yapmışlardı. Hakkı "seni aradığımda bulabilmeliyim artık hem bir çocuğumuz var hem de korunmanın en kolay yolu bu" diyerek Mustafa ağayı ikna etmiş ve yerini sabitlemişti. Mekan büyük bir gazinoydu ama ağa bu gazinonun üst katından bütün işlerini hallediyordu. Mekanın kapısında durdurduğum taksiye parayı verip indiğimde kapıda beni gören korumalar selam verip kenara çekildiler. Ne kadar sıklıkla gelmesem de elimden geldiğince kendimi unutturmamaya çalışıyordum. Tabi bunda Armağan prensesin de rolü fazlası ile vardı. Hakkı bu mekanı özel olarak seçmişti çünkü Mustafa ağanın mekanları arasında en çok aile gelen mekan burasıydı. İçeri girdikten sonra bana selam veren garsonlara başımla selam verip çok iyi bildiğim odaya adımlayıp kapıyı çaldım. Gir komutu ile girdiğim odada bana bakışlarını yönelten Hakkı ve Mustafa ya gülümseyerek:
" İkinizi birlikte bulmayı umuyordum . Sanıyorum bu gün şanslı günümdeyim." dediğimde Hakkı yerinden kalkıp bana sarıldığında ben de ona kısaca karşılık verdim. Zira teması çok seven biri değildi. Mustafa ağa da ayaklanıp yanımıza gelerek benimle tokalaştıktan sonra kapıyı açıp dışarıdaki çalışana kahve söyledi ve hep beraber masanın başına oturduk. Kahveler gelene kadar havadan sudan olan sohbet kahve getiren çıkana kadar sessizliğe büründü. Çalışan dışarı çıktığında Mustafa ağa kolunu Hakkı'nın sandalyesinin arkasına atıp:
" E eee! Kerim savcı seni buraya sadece özlemimizin rüzgarı atmadı değil mi?" dediğinde gülümsedim. Zira zeki insanlarla karşılaşmak şansım, onlarla arkadaş olmak ise en doğru seçimimdi.
" Ağam sizi özledim ama haklısın bu gün ikinizden de yardım istemek için geldim."
Hakkı sırtını sandalyesine dayayıp bakışlarını bana yöneltirken:
" Dinliyoruz." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırarak:
" Ağam Meram adında trans bir birey tanıyor musun?" dedim.
Mustafa ağa yerinde dikleşip derin bir nefes aldı. Gözleri masaya inerken :
" Mehmet Rasim" dediğinde doğru yerde olduğumu anladım. Bir süre masaya boş boş baktıktan sonra bakışlarını bana döndürdüğünde gözlerindeki hüznü görmemem mümkün değildi.
" Geldiğim yerde insanlar hayatlarını yaşadıkları toprakların kurallarına göre yaşarlar. Nasıl nefes alacağın, nasıl giyineceğin , ne zaman uyuyacağın hatta kimle evleneceğine bile yaşadığımız toprağın insanı karar veriri. Mehmet bu toprağın kurallarının dışında biriydi. O zamanlar o topraklardan buraya gelmiş ve bir düzen kurup kendimi yeni yeni kabul ettirmiştim ama hala boğuştuğum tonla sorun vardı. Mehmet'in Halil ile kaçtığını duymuştum ve İstanbul büyük şehir bulamazlar diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bir gün Halil bana gelip para istediğinde neden diye sormadım. Açıkçası onun ne hissettiğini az çok tahmin ettiğimden parayı verince sorunun hallolacağını düşündüm. Sonra öğrendim ki parayı Mehmet'in ameliyatı için istemiş. Güçlü bir adamdı Halil taksicilik yaptı, fedailik yaptı , yaşadığı süre içinde Mehmet rahat etsin diye her işe girip çıktı. Gündüz taksiye gider gece meyhanede fedailik ederdi. Tabi ben bunları her şey olup bittikten sonra öğrendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN ZAMAN İÇİNDE EKSTRA (BXB) (TAMAMLANDI)
Aktuelle Literatur1985... ihtilalin arkasından Kerim ve Ertuğrul'un değişen hayatı. Artık farklı bir yönde ilerleyen ve değişen ülkemizde eşcinsel bir savcı ile hakimin günlük olduğu kadar sıra dışı yaşamı. Kapak çalışması @helianthusknw a aittir . Emeği ve yardıml...