KIRGIN YÜREKLER

556 62 22
                                    

  Güven, insanların gökten zembille inmesini umdukları duygulardan biri. Ama ne ilginçtir ki gökten zembille kimseye güven duygusu inmiyor. Hatta bunu düşünenlerin çoğu güven problemini en çok yaşayan kişilerden oluyor. Ben  de herkes gibi güvenin zamanla ve emekle kazanıldığına inananlardanım. Tek farkım güveneceğim kişileri seçerken sadece duygularımı baz almamam. Ancak uzun zamandır birlikte olduğum ve beni herkesten iyi tanıyan adamın bana olan güvensizliği ve bu güvensizliği ben yapıyormuşum gibi takındığı tavrı hayatımda ilk defa kalbimin kırılmasına yol açmıştı. Önceki hayatımda zavallı annem ve babam dışında kimse için kalp kırıklığı yaşamayan ben- ki o da şu anki gibi yoğun bir kırıklık hiç yaşamadım- bu acı verici tecrübe ile kendimi hiç tahmin etmediğim bir kapıda bulmuştum. Bir süre kapıyla bakıştım zira kendi sorunları ile boğuşan bu ikiliye yük olma düşüncesi beni rahatsız ediyordu. Tam vazgeçip gideceğim sırada açılan kapı ile tekrar döndüğümde Fatih ile karşılaşmak beklediğim bir durum değildi. Fatih bir süre yüzüme ifadesiz bir şekilde baktıktan sonra kaşlarını kaldırıp gülümseyerek:

" Çok şükür." dedi. Neden böyle söylediğini anlamak için yüzüne boş boş bakarken kapının arkasından beliren Salih ile irkildim. Salih Fatih'i hafif itekleyerek öne çıkıp:

" Hoş geldin Kerim neden kapıdasın içeri girsene." dediğinde bakışlarım Fatih'i buldu. Kenara çekilip bana yol verdiğinde başımla selam vererek içeri geçtim. İçeri adımlarken aklımdaki bütün sıkıntılar yerini Fatih'in sözünün anlamına duyduğum meraka bırakmıştı. Kapıyı kapattıklarında Fatih'e dönerek:

" Çok şükür mü?" dediğimde Fatih tek kaşını kaldırıp gülümsedi.

" Evet çok şükür."

" Neden?"

 Fatih'in sorumla birlikte gülümsemesi genişleyince Salih'inde dudakları kıvrıldı. Ben ise ne olduğunu hala anlamamış olmanın şaşkınlığı ile kapı arasında ikisini izliyordum.

" Sen her sıkıntıda yanımdaydın. Hapishane de yaralarımı sardın. Dağıldım , herkes toplamaya çalışırken sen sessizce yolu gösterdin. Evlendim boşandım zorda kaldım el uzattın. Çok şükür ki sıra bana gelebildi. Kimseye borçlu kalmayı istemem Allah'tan ziyade."

  Sözleri bittiğinde bu defa gülümseyen bendim. Özel olarak yaptığım bir şey değildi ama Fatih'in hayatına dokunmuş olmak beni mutlu etmişti. Ama sokmadan da duramadım.

" Yani diğer borçlarını layığıyla ödedin tabi." 

 Bu sözleri Salih'e bakarak söylediğimde Salih gülüşünü kapatmak için başını öne eğerken Fatih'in gözleri kocaman açıldı ve topuklarını yere vurarak içeri geçti. Ben de gülmeyi ihmal etmedim. Ardından Salih'e dönerek:

" Biraz dinlenmeye ve düşünmeye ihtiyacım vardı. Soluklanacak bir yeriniz varsa talibim ." dedim. Salih eli ile içeriyi göstererek beni yönlendirdiğinde kitapçının arka tarafına geçtik. Tahta bir kapının önünde durduğumuzda kapıyı açıp beni içeri davet etti. Bir kapalı bahçeydi girdiğimiz yer. Dört yanı çeşit çeşit bitkilerle dekore edilmiş ortasında oturmak için koltukların olduğu bir yer. İçeri girdiğimde hayranlıkla etrafa bakıyordum. Bu arada Salih de arkamdan gelerek:

" Konuşmak istersen buradayız." dediğinde teşekkür ettim. İçeri geçip dışarıyı gören ikili koltuklardan birine oturdum. Sarmaşıkların kapladığı camdan koşuşturan insanları görebiliyordum. Düşüncelerim beni sararken önümdeki sehpaya konan bardağın sesi ile başımı kaldırdığımda Fatih ile göz göze geldik.

" Ne olduğunu bilmiyorum ama konuşmak istersen dinlerim."

" Sanıyorum önce benim kendimi dinlemem gerek. Eğer size sıkıntı olmazsa bir süre bu huzurun tadını çıkaracağım."

ZAMAN ZAMAN İÇİNDE EKSTRA (BXB) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin