yirmi yedi

13.8K 688 76
                                    

-perşembe, 00.08
uraz

Sahneden indim. Herkes şaşkınlıkla bir şeyler konuşurken kalabalıktan bir çocuk üzerime atıldı. "Siktin hayatımızı! Orospu çocuğu seni!" Yüzüme yumruk attığında kendimi toplayıp üzerimden attım. Birkaç yumruk atıp kendimden uzaklaştırdım. Ortalık şimdiden karışmıştı. Herkes birbirine dalmaya başlamıştı. Muhtemelen herkes bana söverken gözlerim Esin'i aradı. Yanında korumalar vardı, onu eve götürüyorlardı. Güvende olduğunu gördüğümde rahatladım. Küfürler ardı ardına gelirken kalabalıktan kaçınarak Esin'in peşinden ilerledim.

Bir şey yapabildikleri yoktu zaten, hepsi çok sarhoştu.

Korumalar bir kapının önünde normal bir şekilde duruyorlardı. "Açın kapıyı." İtiraz etmeden açtılar kilidini. Beklemeden girdim içeri. Esin odanın içinde ileri geri yürüyordu. Sonra durup bana döndü. Sinirle birkaç adım atıp önümde durdu.

"NE YAPIYORSUN SEN URAZ?" İki elini sinirle yana kaldırıp bağırdığında sertçe yutkundum. Tamam, bu kadar fazla çıkışmasını beklemiyordum. "Ya ben her şeyi hesaplamıştım, bitirecektim her şeyi. Yine aynısını yaptın! Yine her şeyin içine edip geldin!" Sinirlendiğinde hep olduğu gibi gözleri doldu. Sıkıca yumdu gözlerini, ellerinin tersiyle gözlerini silip burnunu çekti.

Kızarık gözlerine baktığımda kendime sinirlenmiştim.

Böyle yapmasaydım her şey daha kötü olacaktı. Esin çok daha zayıf bir kızdı, hiçbir şey planladığı gibi gitmeyecek ve o çıldıracaktı. Birkaç kişi kız olduğundan emin olduğu için çoktan kendilerini ayarlamışlardı, o açıkladığı an zarar vereceklerdi. Bu ihtimali düşünmek bile istemiyordum. Onu koruyamamak benim delirmeme sebep olurdu. Bir şekilde kurtulmam lazımdı bu durumdan ve ben beklemeden kendimi öne attım.

Bana kimse bir şey yapamazdı. En çok dayak yerdim. Umursamıyordum. Esin çok daha önemliydi. Ve şimdi karşımda tir tir titreyip ağlarken mahvoluyordum.

"Esin-" Susmam adına titreyen ellerini önümde tuttuğunda devam etmedim. Sadece onun iyiliği için yapıyordum.

"Uraz ben bu kadar salak biri miyim? Düşünmedim mi sanıyorsun olacakları? Her şeyi göze aldım ben. Sen ne yaptın? Her zamanki gibi gelip tüm planlarımı yıkıp geçtin. Ne olacak sanıyorsun bundan sonra? İnanacak mı insanlar sana? Ben söyleyeyim, hayır. Kimse senin hesap sahibi olduğuna inanmaz."

Her şeyi göze almış olması daha kötüydü. Zarar göreceğinin bilincinde ola ola bunu yapmak istemesini görmezden gelmeye çalıştım.

"Niye inanmasınlar Esin? Dokunamaz ayrıca kimse bana. Babamın gücünün farkında mısın sen? Amcan bir yere kadar korurdu seni." Her şeyi onun için yaptığımı göremeyecek kadar kör oluşu çok sinirimi bozuyordu. Ona olabildiğince kendi sorunlarımı yansıtmamaya çalışıyordum. Kendi içinde bir sürü şey yaşadığından emindim, hiçbirini bana anlatmıyordu ama anlatsın istiyordum. Onu daha çok öğrenmek istiyordum ben.

"Ya hadi herkese yutturdun, Batu inanmaz." Takıldığı şeye güldüm. Batu önemsiz bir detaydı.

"Niye? Ne sikime onu koruyorsan zaten."

"Arkadaşımız bizim o Uraz! İyi biri gayet."

"Ben değil miyim?" Durdu. Cevabını zaten biliyordum. Yüz ifadesinden anlayamadığım şeyler geçerken o an tek isteğimin onu anlamak olduğuna karar verdim. Kapalı kutu gibiydi.

"Ben eve gitmek istiyorum." Sessizce konuştuğunda sadece tebessüm ettim. Stres olduğunun farkındaydım, o nedenle fazlasıyla yorulmuş olmalıydı.

"Kalabalığı senin korumalar dağıtınca çıkalım." Bir şey demedi. Aklından neler geçtiğini yine anlamazken yatağa oturdu. Karşısındaki tekli koltuğa geçtim ben de. Gözleri tırnaklarındaydı.

"Uraz ben özür dilerim." Şaşkınlıkla baktım ona. Her şeyi söylemesini bekliyordum ama özür dilemesini asla beklemiyordum. "Sana bazen haksızlık ediyorum ama bugün benim için gerçekten önemliydi. Beni korumak için yaptığını da anlıyorum, haklısın. Yine de gerek yok. Ben başımın çaresine hep baktım, bilmiyor musun?"

Başının çaresine bakacağını söylediği her an kendine eziyet ediyordu. Baktım ona uzun uzun, hiç bakmamışım gibi baktım. Kırılmış küçük bir kız çocuğundan başkasını görmüyordum. Ne kadar güçlü olmaya çalışsa da gözümde, düştüğü an ağlayan bir çocuktan farkı yoktu.

"Başının çaresine böyle mi bakıyorsun Esin? Saçların dökülüyor kaç aydır, doğru düzgün yemek yemiyorsun. Görmüyor muyum sanıyorsun?" Önünde diz çöküp titreyen ellerini aldım avucumun içine. "Buradayım bak, ne olursa olsun yanında olacağıma söz veriyorum. Anlat bana ne derdin varsa."

"Uraz, bana biraz zaman ver. Olur mu?" Kafa salladım hızlıca. Olurdu.

yorum ve oy lütfen....
bugün başka bölüm atmıyorum 🙏🏻🙏🏻

ifşa /yarı texting/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin