"Uraz! Bora arıyor!" Uraz'ın telefonunu elime alıp odasına gittim. Banyodan su sesi geliyordu, tanıdık olduğundan bekletmeden açtım.
"Neredesin amına koyayım? 5 dakikaya burada ol demedim mi ben sana?" Bora'nın sinirli sesini duyduğumda kaşlarım çatıldı. Bugün Uraz'la film gecesi yapmayı planlamıştık.
"Bora, Uraz duşta da-"
"Siktir! Seviştiniz mi lan? Yuh amına koyayım. Lan daha sevgili değildiniz bu ne hız? Gerçi o Uraz götü sikine sahip çıksa şaşardım."
"Sevişmedik tabii ki." Yanaklarıma ateş düştüğünü hissederken Uraz'ın odasından çıktım. "Ne saçmalıyorsun sen ya?"
"Ne bileyim prenses. Duşta deyince aklıma başka bir şey gelmedi." Alaycı sesiyle konuştuğunda göz devirdim.
"Gelmesin senin aklına bir şey."
"Ne oldu? Sevişmediniz diye mi gerginsin?"
"Bora!" Telefonu yüzüme kapadığında sinirle masaya bıraktım. Utandırmıştı beni durduk yere. Bu çocuk iflah olmazdı cidden.
Dün kafede epey durup beraber kapatmıştık, sonrasında da Bora bize gelmişti ve biraz içmişlerdi. Bahçedeki masayı tam bir alkol masasına çevirmiştik, o ikisi kendi aralarında bir şeyler konuşurlarken ben de köşede oturmuş ifşadan sonra normal hesabıma yazılan mesajları okumuştum. Sevdiğim bir aktiviteydi bu. Özellikle insanlar destekleyici mesajlar atıp, hâlâ daha yardıma ihtiyacı oldukları konuları bana anlattıklarında çok hoşuma gidiyordu. Amcama atıp yardımcı olmasını istiyordum. Ben içmediğimden olsa gerek Uraz fazlaca içip çakır keyif olmuştu. Normalde ben içtiğim zamanlarda sırf bir sorun çıkmasın diye ağzına sürmezdi. Etrafa güvenmediğini söylerdi. Bu sefer içmesini hem Bora'ya güvenmesine hem de evde oluşumuza yormuştum.
Bora bir süre sonra telefonuyla ilgilenmeye başladığında Uraz beni ne kadar çok sevdiğini anlatmıştı dakikalarca. Mesela ne giysem çok yakışıyormuş ama en çok onun kıyafetlerini giymemi seviyormuş. Makyaj yapmadığım zamanlarda çok daha güzel olduğumu, saçlarımın her haliyle mükemmel durduğunu anlatmıştı. Yatmadan önce ne kadar sarhoş olursa olsun mutfağa gidip ballı sütümü bile hazırlamıştı.
Ve ne yalan söyleyeyim epey hoşuma gitmişti.
Birinin daha önce beni bu denli sevip benimsediğine şahit olmamıştım. Şimdi Uraz'ın bu yakınlığı, her an yanımda olması tuhafıma gidiyordu. Üstelik ne olursa olsun ilk beni dinliyor, benim dediklerime inanıyordu. Başlarda onu sürekli kendimden uzaklaştırmak istesem de şu an daha yakın olalım istiyordum.
Her saniye beni öpsün, sarılsın, saçlarımı okşasın istiyordum.
"Yavrum? Bana mı seslendin?" Uraz üzerine bir tişört geçirerek baklavalarını kapatıp yanıma oturduğunda sorusunu ancak algıladım.
"Bora aramış, açtım ben. 5 dakikaya burada ol falan bir şeyler dedi." Kafa sallayıp masadaki telefonuna uzandı. Tahminimce Bora'yı arıyordu. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum.
İçimden Bora'nın saçma sapan konuşmasını dilerken Uraz konuştu. "Gelmiyorum ben bugün amına koyayım. Yazdım sana, okusana."
"Anasını satayım bir kıza sattın bizi. Yakışmadı." Bora'nın alaylı konuşmasını kısık sesli de olsa duyduğumda kulak kesildim.
"Kes siktirtme kendini."
"Siktir git." Telefonu kapatıp tekrar telefonuyla uğraşmaya başladığında kaşlarımı çatarak ona baktım. Niye benimle ilgilenmiyordu?
Öksürüp dikkatini çekmeye çalıştığımda işe yaramadı. Birine mesaj yazıyordu.
Göz devirip uzandım, ayaklarımı bacağının üzerine bıraktığımda bir eli bileğimi bulup masaj yapmaya başlasa da dikkati telefondaydı.
"Uraz?"
"Efendim yavrum?" Telefonundan bakışlarını ufak bir an çekip bana baktı, sonrasında yine telefonuna döndü.
"Beni sevmiyor musun artık?" Cilveli bir sesle konuştuğumda anında tebessüm etti. Telefonu bırakıp bana baktı.
"Gel." Kollarını hafifçe araladığında doğrulup arasına girdim. Hemen sarıp sarmaladı. Kucağında oturuyor gibiydim ama rahattı.
"Aklından bile geçirme tamam mı? Babamla konuşuyordum bu seni tehdit etme mevzusuyla ilgili. Yanına çağırıyor."
"Hmm, tamam. Ben de dün babamla konuştum. Annenin tedavisi çok iyi gidiyormuş."
"Biliyorum yavrum, seni anlattım ona çok sevindi."
"Ne? Nasıl anlattın?" Sesli bir şekilde gülüp alnımdan öptü.
"Seviyorum dedim. Fark etmiştim zaten dedi. Tavsiye falan verdi."
"Babama söyler mi?"
"Söylemez birtanem."
"Bir şey soracağım." Dedim tane tane. "Sor bebeğim." Öksürüp boğazımı temizledim. "Biz şimdi neyiz?"
Gülümsedi. "Ne olalım istersin?"
"Bilmiyorum."
"O zaman, benimle çıkar mısın birtanem?"
"Nereye?" Afallayarak konuştuğumda güzel bir kahkaha attı. "Ay ne bileyim çıkma teklifi çok eskide kalınca şey edemedim."
"Ney edemedin?"
"Çıkalım tamam." Bu sefer afallayan taraf O'ydu.
"Nasıl yani?"
"Sevgilim oldun." Gözlerindeki mutluluğa şahit olduğumda gülümseyerek yanağından öptüm. "Teşekkür ederim Uraz. İyi ki varsın."