Sadece personele ait olan asansörü bir kereye mahsus kullanmıştım. Daniel'in odasının önüne gelip kapıyı vurdum. Daniel kapıyı açtı. İçeri gelmemi söyledi. İçeri girdiğimde bir masada bir yığın kağıt olduğunu gördüm.
''Bunlar nedir ?''
''Planlarım..''
''Ne planları ?''
''Buradan intikamımı almam gerekiyor. Onun için 2 haftadan beri plan yapıyorum''
Aslında neden bunları yaptığını az çok tahmin edebiliyordum. Eminim onunda bir yakınına zarar gelmişti. Ama yinede sorma ihtiyacı duydum.
''Peki, neden ?''
''Kardeşimi elimden aldılar. Bu aptal herifler insanlara iyilik yapıyoruz deyip, beyinlerini yıkıyorlar. Herkesi böyle aptal bir yerde topladıkları için hükümetten izin almayı başardılar. Gerçi şu anda hükümeti kim yönetiyor bir fikrim yok. Yaklaşık olarak burada 4.000'den fazla insan var. Bunlardan sırayla seçtiklerini alıp üstlerinde deneyler yapıyorlar. Kayıtlarda,kağıtlarda her yerde hayır yapıyor gözüküyorlar ama bunlar bir çözüm bulmak yerine daha beter ilerletiyorlar !! Sıra sana da gelecek Nick !''
Daniel, bunlardan gerçekten nefret ediyordu. Morgan'ın da kızını almışlardı. Ama bu kadar abartılı olamazdı. Belkide sadece kuruntu yapıyordu. Bunları düşünmek istemiyordum. ''Daniel, artık ben odama gideyim''
Hızla odama gittim. Acaba yarın beni neler bekliyordu. Yatağıma girip dışarıdan gelen iğrenç seslerle uyudum...
----------
''10 DAKİKA SONRA KAHVALTI SERVİSİ BAŞLAYACAKTIR, LÜTFEN 14. KATTAKİ KAFETERYAYA ÇIKINIZ, AYRICA GECİKMEYİNİZ...''
Her zaman ki alışık olduğum bu robotik sesle gözlerimi araladım. Gözüme giren gün ışığı gözümü almıştı. Üstümü değişip asansöre gittim. Evet çalışıyordu. Ama gayet meşgul gibi gözüküyordu. Bir o kata bir bu kata gidip duruyordu. Zaten ağır olan asansörü bekleyecek halim yoktu. 2 kat yukarı çıktığımda servis başlamıştı. Gayet kalabalık olan kafeteryada uzunca bir sıra vardı. Yemeğini alan oturulacak yerlere gidip oturuyordu. Bende sıraya girdim. Yaklaşık 15 dakika kadar beklediğimde anca sıra gelmişti. Ve verilen yemek hiçte iç açıcı değildi. Sağıma soluma bakınıp tanıdık bir yüz görmeye çalıştım. Ama göremeyince gözüme kestirdiğim ilk boş yere gidip oturdum. Yemek püre gibi bir şeydi ve verilen suyun tadı da petrol gibi bir şeydi. Suyu içtiğimde yüzümü fazlaca ekşitmiş olacaktım ki yanımda oturan bir adam ''Biliyorum, su günlerce bekletildiği için tadı böyle. Hiç iyi değil ama hiç yoktan iyidir'' Bunu öğrenmem bana fazla bir şey kazandırmamıştı. Sonuçta o suyu içecektim. Yaklaşık yarım saat sonra yemeğimi bitirmiştim. Kafeterya yeterince içimi bunaltmıştı. Dışarı çıkıp balkona gittim. Balkon bayağı genişti ve terası andırıyordu. Aşağı baktığımda hüzünlendiğimi fark ettim. Daha 1 ay öncesine kadar kendi işimde gayet normal bir hayatım vardı. Şimdi ise bomboş beton yığınları gibi geliyordu her yeri mahvolmuş büyük şehir.
''Nick''
Morgan'ın sesiyle irkilmiştim. Ona döndüm
''Merhaba''
Oda yanıma gelmişti. Ve benim gibi aşağılara bakıyordu. Yüzüne baktığımda benimle aynı şeyleri düşündüğünü tahmin edebiliyordum.
''Bugün saat 14.00'da dünkü odaya gel''
Morgan tekrar konuşmaya başladığında ona döndüm.
''Bize verilen görev için mi ?''
''Evet, bir planım var''
''Nedir ?''
''Şimdi anlatamam arkada kameralar var. Senden tek istediğim bana uyman ve aksi bir şeyler yapmaman''
''Tamam''
Ne kadar emin olmasamda ona uymak istiyordum.
Tekrar 2 kat aşağı inip odama gittim. Daha bayağı zamanım vardı. Bu zaman zarfı içinde biraz dinlenmeye karar verdim. Odadaki yatağa uzandım. Boş boş tavana bakıyordum. Bana gayet uzun gelen bir sürenin ardından kafamı kaldırıp saate baktım. Ve sadece 10 dakikadır uzandığımı görmek sinirimi bozmuştu. Hiç yorgun olmadığımı fark etmem uzun sürmemişti. Odamın çıkışına yavaş adımlarla ilerledim. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda aşina olduğum koridor bomboştu. Asansör tahmin ettiğim gibi çalışmıyordu. Merdivenlerin olduğu tarafa doğru ilerlerken ayakkabılarımdan çıkan sesler boş sayılabilecek koridorda yankılanıyordu. Kafamdan ''Buralar bu kadar ıssız olmamalıydı'' diye düşünürken koridorda sadece 3 oda olduğu aklıma geldi. Merdivenlerin başına gelip aşağı doğru baktım. Ama oralarda boştu. İnsanların küçücük bir odada ne yaptıklarını merak etmiştim. Belkide zamanlarını uyuyarak geçiriyorlardı. Doğru ya şu uyuma zamanı. Her şeyin unutulup bambaşka bir dünyaya geçiş zamanı. Belkide rüya alemine dalmak gerçek hayattan daha ilgi çekici geliyordur insanlara. Tekrar odama doğru yürürken Daniel'in odasına girmeye karar verdim. Ne yaptığını merak ediyordum. Belki de sadece uyuyordu. Ama bu aşırı sessizlik sinirime dokunmaya başlarken kendimi Daniel'in odasının kapısını çalarken buldum. İçeriden ''Gel'' diye bir ses duyarken kapıyı aralamıştım. İçeri girdiğimde Daniel tahminimin aksine planlar yapıyordu. Daniel'e doğru yürürken konuşmaya başladı
''Hey Nick, bende seni bulacaktım''
''Neden ?''
''Sonunda bunları alt edebiliriz''
Hem Morgan hem de Daniel'in bunları alt etme çabaları bende bir soru uyandırmıştı
''Neden bu adamları alt etmek yerine, sadece çekip gitmiyoruz ?''
''İzin vermezler. Dışarıda güvende olmazsınız diyerek bizi dışarı çıkarmazlar. Akıllarınca iyilik yapıyorlar. Aslında burada tutsağız Nick''
''Planın nedir ?''
''Planımı şu anda uygulamaya koyamayız. Çünkü zamanı değil. Zamanı geldiğinde bunu detaylıca anlatacağım''
Bunları söylerken bile sabırsızlandığını hissedebilmiştim. Tekrar önündeki kağıtlara dönünce bana kibarca git diyordu. Bende onu rahatsız etmemek için dışarı çıktım. Odama doğru yürürken merdivenlerden 2 askerin çıktığını gördüm. Onlara doğru döndüm. Bana bir şey demelerini beklerken sertçe Daniel'in odasına daldılar. Şaşkınca oraya doğru yürürken bir asker Daniel'i bayıltmış sürüklüyordu. Diğer askerde içerideki kağıtları topluyordu.
''Ne yapıyorsunuz siz ?!''
Adamlar bana cevap vermeden asansöre bindiler. Elektrik tekrar çalışmıştı. Arkalarından koşarken asansör aşağıya inmeye başlamıştı bile. Büyük ihtimalle neyin peşinde olduğunu anlamışlardı. Morgan'ı bulmaya karar verdim. Acilen bu işin peşini bırakmalıydı. Ama zaten onu bugün göreceğimi hatırladım. Saat 14.00'a geliyordu. Hızla merdivenleri inip en aşağı kata ulaşmıştım. Geçen sefer girdiğim kapıdan girip koridorun sonuna gittim. Odanın kapısı çalıp içeri girdiğimde neredeyse herkes gelmişti. Hemen yerime oturdum ve Sam Havering'i beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutasyon Z
Mystery / Thriller"Bir gece kızınızın sesiyle uyanıyorsunuz ve o kıyamet başlıyor. Hayatta kalacak kadar yetenekli misiniz? Yoksa elinizden gelecek tek şey yemek mi olacak?"