3. Bölüm - Not

75 10 1
                                    

Girdiğimiz boş bir kulübede bekliyorduk. Yaklaşık 3 saatten beri burdaydık. Ve Tommy'den hala herhangi bir iz yoktu. Telefonum kapsama alanı dışında kalmıştı. Ve arayamıyordum. Daha 3 saat önce burası sıradan tenha bir kasabaydı ama şimdi sığındığımız bu küçük kulübenin etrafını aylaklar sarmıştı. Sonunda telefonum çalışmaya başladı. Tommy'i aradım. Hemen açtı.
''Tommy, nerdesin ? Century'e geldik.''
''Üzgünüm Nick , ama biz şu anda Hindistan'a uçuyoruz''
''Ne !? Nasıl yaparsın bunu ?''
Aptalca güldükten sonra telefonu suratıma kapattı. Bu ahmağa güvendiğime şaşırıyorum. Şimdi kötü olan Lisa ve Morgan'a ne diyecektim ? Eğer beni buraya getirirlerse onları kurtaracağımı söylemiştim. Birden Morgan'ın sesiyle o tarafa baktım.
''Ee ? Ne dedi ?''
''Gitmiş..''
Morgan hiç beklemediğim bir şekilde gülmeye başladı.
''Ahh Nick, gerçekten geleceğini mi sanıyordun ?''
''Evet''
''Bak, herkes kendi derdinde şu çevremize bir bak. Tabi ki bizi beklemeyecekti. Birazdan şu kapı kırılacak ve içeri zombiler artık onlara ne deniyorsa doluşacak. Belki de kaderimiz budur, ha ? Belki de uğraşmamız boşunadır''
Morgan'ın bu dediklerinden sonra elimden gelen tek şey boş ifadelerle yüzüne bakmak oldu. Arkadan bir binanın parmaklıkları yere düşünce kulübenin çevresindeki zombiler o tarafa doğru yöneldi. Lisa uyuyordu. Saat akşamı geçiyordu. Uyumaya karar verdim. Belki de Morgan haklıydı. Artık çevremizde kimse yoktu. O zaman bu lanetten kurtulsak bile neye yarardı ? Zaten daha küçücük bir kulübeden çıkamazken kurtulmamız mümkün değildi. Ne sanıyorduk ki kendimizi ? Televizyondaki zombi filmleri gibi miydi hayat ? Her zaman başrol oynayan karakterler kurtulurdu. Biz de hayatın başrolümüydük ? Belki de bu şu ana kadar aklıma gelen fikirlerin en imkânsızıydı.
-----
Sabah kalktığımda bu olanların hepsinin rüya olmasını istedim. Ne yazık ki bu imkânsızdı. Çevreme baktığımda Morgan'ı göremedim. Tek gördüğüm şey dün gece yattığı yerde olan kâğıt parçasıydı. O kağıdı alırken yazmasını beklediğim
''Sevgili Nick, ben gidiyorum kızıma iyi bak'' yazmasıydı. Ama öyle değildi. Gayet güzel bir el yazısıyla yazılmış uzun sayılabilecek bir nottu.
''Sevgili Nick, biliyorum çok ani oldu. Ama böyle olması gerekti. Gece aldığım bir telefonla burdan ayrılmak zorunda kaldım. Şimdi neden bizi de uyandırmadın diye düşünmüşsündür. Ama inan ki o kadar vaktim yoktu. Korkma ben iyiyim ve senden bir şey istiyorum. Ilk arabama bindiğinde bizi kurtaracağını söyledin ama olmadı. Şimdi sıra bende. Lisa'yıda alıp sürekli Doğu'ya gelmeni istiyorum. Ara sıra bana ulaşmaya çalış. Hastanenin adını vereceğim. Lütfen bunu başar. -Morgan ''
Işte şimdi işler kızışıyordu. Hadi Nick artık bir amacın var...

Mutasyon ZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin