8. Bölüm - Havering Araştırma Kampı

38 8 0
                                    

''Nick hızlı sür !''

''Sürüyorum işte !''

Bulduğumuz 2007 model bir Ford'la Buckeye Yolu'nda ilerliyorduk. Morgan'ın dediğine göre bu yol bizi havalimanına ulaştıracaktı. Tabi sağdan soldan camları kırmaya çalışan zombileri saymazsak ulaşacaktık. Bu pis yaratıklar çok hızlı koşuyor ve bayağı yukarı zıplıyorlardı. Arabanın camına son süratle bir kafa atıyor ve geri düşüyorlardı. Arabanın camlarında çatlaklar meydana gelmişti. Eğer biraz daha buralarda takılırsak bizde sağa sola kafa atmaya başlayacaktık. Arabanın hız ibresi 190'ı gösterirken ilerden Phoenix Havalimanı'nın girişi gözüktü. Lisa'ya telefonumu uzattım '' Lisa, çabuk babanı ara ve havalimanına ulaştığımızı söyle'' Lisa 3 dakikalık bir telefon konuşması yaptıktan sonra bana döndü;

''Yolcu Kabul Bölümü'nde bizi bekliyorlarmış ve arka pistte kalkmaya hazır bir uçakları varmış. Hemen oraya gitmeliyiz''

''Tamam''

Havalimanına girmiştik. Ve ilerde solda 'Yolcu Kabul Bölümü' vardı. Tabi oraya girmek için arabadan inmemiz gerekiyordu.

''Lisa, aşağı inmemiz gerekiyor''

''Nasıl yapacağız ?''

''Bak, kapının yanına iyice yanaşacağım ve üç dediğimde arabadan atlayıp kapıdan içeri gireceksin''

''Kapılar kapalıysa ?''

''İçeride bizi bekliyorlar, açacaklar sana kapıyı''

''Sen nasıl geleceksin ?''

''Bende ilerden bir U dönüşü yapıp aynı şekilde girmeyi deneyeceğim''

''Tamam''

Arabanın hızını bir nebze de olsa düşürdüm. Arabayı duvara iyice yaklaştırdım. Neredeyse araba duvara sürtüyordu. Tam Kabul Bölümü'nün olduğu yere geldiğimde ''ÜÇ'' diye bağırdım. Ve Lisa'nın arabadan atlayışını izledim. Alnımda soğuk terler birikmişti. Arkama dikiz aynalarından bakıyordum. Ve Lisa'nın içeri girdiğini gördüm. Tabi zombiler peşinden koşmak için daha hareketli nesneyi seçtikleri için hala peşimdeydiler. Yaklaşık 100 metre ilerledikten sonra ani bir frenle U dönüşü yaptım. Ve hızımı artırarak geri dönmeye başladım. 'Kabul Bölümü'ne ulaştığımda kapıyı açtılar ve bende içeri atladım. Zombiler tekrardan arabanın peşine düşmüşlerdi. Morgan bağırarak ''KOŞ'' dedi. Bende ne olduğunu bilmeden peşlerinden koşmaya başladım.

-------------

''Nereye gidiyoruz ?''

''Bir tür araştırma merkezine''

Morgan'la bu konuşmayı siyah renkli bir uçakta yapıyorduk. Ve yanlarında Morgan'dan başka 4 kişi daha vardı. Ve New Jersey'e gittiğimizi öğrenmiştim. New Jersey'de bir araştırma merkezine gidiyorduk. Sanırım dünyada kalan sınırlı 'Güvenli Bölge' olarak nitelendirilen yerlerden biriydi. Yaklaşık 40 dakikalık bir uçuştan sonra bölgeye vardık. Piste indiğimizde bizi bir tür minibüs bekliyordu. Ona bindik ve araştırma merkezine doğru yola çıktık. Ya bu bölge diğer yerlere göre biraz daha güvenliydi ya da şoför bizi zombilerin fazla olmadığı tenha yollardan götürüyordu. Ama yolda tek tük zombi görüyorduk.

''Neden zombiler bu kadar az ?''

''Bu tarafa daha, fazla yayılmadılar ama uzun sürmez''

Minibüste tek Morgan'la konuşuyordum. Diğer adamlar ben yokmuşum gibi davranıyorlarlardı. Lisa ise babasının yanında oturmuş bizi dinliyordu. Camlardan dışarı baktığımda havanın karardığını gördüm. Ve havada kara bulutlar gözüküyordu. Yağmur havası vardı. Ben bunu düşünürken gökte bir ışık patladı ve ardından yüksek sesli bir şimşek çaktı. 10 dakikalık yolculuktan sonra uzun bir bina gördüm ve büyükçe bir tabelada 'Havering Araştırma Merkezi' yazıyordu.

''Hadi iniyoruz, acele edin''

Morgan'ın sesiyle araçtan inip binaya girdik. Binanın önünde büyükçe bir lamba vardı ve buradan mavi ışık geliyordu. Sanırım bu zombileri uzak tutan ışıktı. UV denilen ışık zombileri uzak tutuyordu. İçeri girdiğimizde kapıdaki görevliler gözümüze ışık tuttular ve ''TEMİZ'' dediler. Sanırım bu ısırılmış mıyız diye bir kontroldü. Ben içeri girdim. Arkamdan Morgan ve diğer adamlar. Sıra Lisa'daydı. Gözüne ışık tutuldu ve ışık mavi yerine kırmızı yandı.

''ENFEKSİYONLU, İÇERİ ALIN''

Birden Morgan bağırınca irkildim.

''NE !! NE YAPTIĞINIZI SANIYORSUNUZ SİZ !? BIRAKIN ONU !''

''Üzgünüm efendim ama torpil yapamayız''

Lisa'yı çekerek alıp götürdüler. Düşündüğümün aksine Lisa sakindi. Morgan telaşla ne yapacağını bilmeyerek ileri geri gidiyordu. Morgan'a Lisa'nın ısırıldığını ama dönüşmediğini yani bağışıklı olduğunu anlattım. Morgan buna şaşırmıştı.

''Nick, sen şu koridordan ilerle ben Lisa'nın yanına gidiyorum''

Morgan'ın gösterdiği yerden ilerlemeye başladım. Ve yine bir görevli vardı.

''Sen Nick misin ?''

''Evet''

''Al bu senin 'Erişim Kartı'n. Bununla yemekhaneden yemek alabilir ve odana girebilirsin. Ve erişimin olduğu odalara girebilirsin. Görevliden kartı aldım ve ilerlemeye devam ettim. Karşımda turnike benzeri bir kapı vardı. Ona yaklaşınca robotik bir ses ;

''LÜTFEN KARTINIZI OKUTUNUZ''

Bende kartımı makineye gösterdim ve açılmasını bekledim. Yine aynı ses ;

''1250 NUMARALI ODA SİZİNDİR. YEMEK SAATLARİ SABAH : 8.00, ÖĞLE : 13.00, AKŞAM YEMEĞİ İSE 19.00'DADIR. GEÇ KALMAYINIZ...''

En azından düzenli olarak yemek yiyebilecektim. Koridorun sonuna ilerlediğimde büyükçe bir hole çıktım. Burda yaklaşık 20-25 kişi oturuyordu. 1250 numaralı oda benim olduğuna göre burda bayağı kişi olmalıydı. Ve odaya nasıl çıkacağımı bilmiyordum. İlerdeki resepsiyona benzeyen yere yöneldim. Orada oturan görevliye ''1250 numaralı odaya nasıl çıkabilirim ?''

''Şuradaki asansöre bin ve 12. kata bas. Orada bulabilirsin. Eşyanı yerleştirdikten sonra buraya geri gel sana bir şey demem gerekiyor''

''Tamam''

Asansöre doğru ilerlerken 12. kata kadar tırmanmak zorunda kalmadığıma şükrediyordum. Ve bu askerin benimle ne gibi bir işi olabilirdi bilmiyorum ama tek bildiğim şey odama bir göz attıktan sonra onun yanına gitmekti. Asansörün yanına geldim ve düğmeye bastım. Asansörün gelmesi yaklaşık 2 dakika sürdü. Sanırım ağır çalışıyordu ki bu normaldi. Hatta şu durumda nasıl elektrik bulabildiklerine şaşıyordum. Asansör geldiğinde içine girdim. Bomboştu. Biraz tedirgin olmadım desem yalan olur. Bu ağır aletin içinde tek başına kalmak kötü bir durumdu. 12. kata bastım. Asansör ağır ağır çıktı ama sonunda ulaştım. İçinden çıktığımda derin bir nefes aldım. 1250 numaralı oda koridorun sonundaydı. Uzun sayılabilecek koridorda yalnız 3 oda vardı. Anlaşılan fazla komşum olmayacaktı. 1250 numaralı odaya girdim. Oda gayet küçüktü ama temizdi. Zaten yerleştirecek eşyam olmadığı için odadan çıktım. O büyükçe asansöre geri döndüm. Asansörün ışığı yanmıyordu. Birden merdivenlerden çıkan kan ter içinde bir adam gördüm. Bana bakarak ''Günde sadece 2-3 saat çalıştırıyorlar, çok elektrik çekiyormuş. Zaten genelde yemek saatlerinde çalıştırırlar''

Anlaşılan yürüye yürüye inecektim aşağıya. Adama adını sormak yeni aklıma geliyordu.

''İsmin ne ?''

''Daniel. Seninki ?''

''Nick''

''İstersen gel odamda konuşalım''

''Aşağıdan beni çağırtmışlar onlarla konuşup geleceğim. Kaç numaralı oda ?''

''1249''

''Tamam benim yan odam''

En azından bir arkadaşım vardı ve yalnız değildim.




Mutasyon ZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin