🗝 XIV. EZYAH 🗝
Bileklerimi parçalayan duygular, solan bir yaprağın suyu çekilen damarlarındaydı. Köküne dökülen su, kötü bir adamın gözlerinden akan göz yaşı ve parmak uçlarında taşıdığı şefkattendi. İğnenin ucunu kalbime saplayıp diktiği yapıştırma duyguların gerisinde; yaşadıklarını, yaşattıklarını saklayan bir adamın topraklarındandı benim güllerim.
Farkında olmadan yumruklarımı sıktım. Parmaklarıma akan kanın kesilmesiyle beyazlayan eklemlerim şiddetini avuç içime bırakırken, tırnaklarımın derime hilal şeklini verdiğini biliyordum. Acıyı hissediyordum; izlerini bırakarak kalbime doluyordu.
Ahşap kapının açılıp kapanma sesi ile üzerime yağan yağmur kesilmiş evin içine girmiştik. İçim titriyor beni kucaklayan kollarının arasın da göğsüne sarılarak ısınmaya çalışıyordum. Bu mecburluğum onun topraklarında ki en büyük yenilgimdi.
'Ben kötü bir adamım' yutkundum elimin altında ki kazağını avuçlayıp daha da sıktım. Bana söyledikleri tekrar kulaklarım da çınlıyordu. 'Ben bir suçluyum' nefeslerim boğazıma sırayla dizildiğinde göğsümde ki yarayı acıtacak şiddette öksürmeye başladım. Yaşananları duyduklarımı ve doğru bildiğim yalanları sindiremiyordum. Kusmak istiyordum; kafamda ki sesleri, şahit olduğum her şeyi kusup içimden atmak istiyordum.
Beni daha sıkı sarıp sarmalarken gözlerim aralandı ve beni yattığım odaya taşıdığını gördüm. Sönmek üzere olan şöminenin loş ışığı etrafı aydınlatırken oda eskisi kadar sıcak değildi.
Beni yatağın üzerine oturttuğun da dişlerim birbirine vuruyordu. Nöbet geçiren hastalar gibi titriyordum. Halimi gördüğünde hızla yanıma oturup ıslak saçlarını geriye doğru savurdu ve bana baktı.
"Yarana bakmalıyım." Yakınlığı ile soğuktan titreyen bedenim bedenine çarpıyordu. Kaşları çatıldı ve elleri üzerime giydirdikleri neredeyse bedenime yapışan tişörtün eteklerine gidince yarı açık gözlerim ile ona döndüm. "İ-istemiyorum, uzak dur b-benden." Bana uzanan elleri yumruk şeklini alırken gözleri kısılmış ve kaşları daha da derinden çatılmıştı.
"Ne demek istemiyorum? Sen kafayı mı yedin?!" Omuzlarımı kavrayıp beni kendine çektiğinde başım geriye doğru fersizce düşmüştü. "Deli gibi sağanağın altında koşturuyorsun. Yaran kanamış olabilir! Açılmış da olabilir! Sen kendini düşünmüyor olabilirsin ama ben, seni kendimden önce düşünmeden edemiyorum!" Eli tekrar tişörtümün eteklerine gittiğinde "İstersen çığlık at, istersen çırpın! Yaranın iyi durumda olduğunu görmeden bu odadan çıkmayacağım!" Sesi bıçak kadar keskindi. Alıp verdiğim titrek nefesler arasın da göğsümü hızla inip kalkıyorken ellerini tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMİHLAL
FantasíaKıyametin kral ve kraliçesini selamlayın! 🕯️ Yalanların kanlı tırnaklarıyla sakladığı sırlar, gerçeklerin sarılı olduğu kara gökyüzünü parçalara ayırdı.. Bir ses geliyordu; adamın göğsünde ki yarıkt...